Ben yürüdükçe

Yollar da yürüyordu.

İşte bu yüzden,

Varamadım hiçbir yere.

 

Bir mezardan uzak düştüğüne

Bu kadar mı yanar insan.

Bu kadar mı özler

Sevdalı kolların ahududu kokusunu,

Yürüdükçe yürüyen yolların sonunu…

                   

Eflatun renkli

Bu karanlık ülkede

Ne işim olduğunu

Ben bilmezken

Kim bilecek…

 

Kim bilecek

Karayelle dönen

Değirmen kanadında

Ömrümün tükendiğini…

Oysa,

Bir kartala tutundum sanmıştım

Ne çok aldanmışım…

 

Sadece bu sebepten

Budala olduğum da doğrudur.

Fersah fersah yolculuğumun

Dervişliği bitmez ki

Celladın kalbine bırakayım

Tek bir çiy damlasını.

Tekbir!

 

Derin uykuya dalmışken sema,

Yeri göğü yırtan haykırışıyla

Gizemli bir dünya uyanır.

Göllerde alev yanar mesela.

Sonra dallar eğilir

Okşamak için toprağın saçını.

Köprüsüz nehirlere baktıkça

Canım yanar.

Uzun ve kederli bir çığlıkla

Peşinden samanyolunu sürükleyerek

Tek bir yıldız kayar.

Tekbir!

 

Dünyada her şeyin

Sonu var diyorlar.

Feyzim sendendir ey Rumî cananım

Bizim de biter sürgünümüz.

Elif gibi doğruluruz

Beyazlar içinde.

Bir musallada kutlanır düğünümüz…

 

Filiz ALTIOK DURAK

 

( Köprüsüz Nehirler başlıklı yazı Filiz Altıok tarafından 23.02.2012 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.