“Bazen istemeden düşünür insan. Çoğu zamanda düşünmeden ister.“ Sen hep böyle derdin. Ama benim “bazen” ya da “çoğu zaman” diyebileceğim “bir an”ım olmuyor. Ya hiçbir şey istemiyorum hayattan; ya da bir şeyin hiçine takılıp kalıyorum. O zaman da küçük keşkeler yumağının büyük ve şaşalı sessizliği kalıyor geriye. Sence neden?

             

                 Ömürlük bir yalnızlığa hapsedilmiş gibiyim ( tamam, böyle hissetmeye, düşünmeye hiç hakkım yok. Biliyorum ama hissettiğim şey, tam da bu!) sanki, yaşanması gereken zamanları, yaşayamadan geçiyor zaman. Dedikleri gibi: Ömür mü kısa gerçekten, ben mi kısa kalıyorum ömrüme? Ne dersin, sence hangisi?

                     

               Dost…

              

              Herkesin aynı dili konuşup fakat kimsenin birbirini anlamadığı koca bir kalabalığın içinde yaşıyor gibiyim. “Hiç” ler ve “sessizlik” ler arasında, duyamadığım tınıların içindeyim sanki. Hiç bilmediğim türküler söylüyor, bastığım notaları bilmiyorum yine. Ama sen seversin, belki olur ya duyarsın diye, alıyorum sazı elime, fısıldıyorum tellerime adını, boğazım yırtılana kadar, aydost’lar çekiyor, amanlar di(li)yor;  dost, dost diye çığlıklar atıyorum göğe.  

               ...
               "Duy da gel “çiğnetme beni ele,  yol gibi…”
( Dosttan Dosta... başlıklı yazı GülcanÇakır tarafından 15.05.2012 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu