DOSTA MEKTUPLAR 3

  Sevgili Mustafa ceylan dosta mektuplarýn en meraklý okuyucusu olacaðýný yazmýþ. Ben de madem meraklýlarý var diye yazmaya devam edeceðim bu abuk-sabuk satýrlarý. 2012 yýlý temmuz ortalarýnda sýcaklardan yatak odamda uzanýp birþeyler yazmak o kadar zor ki, madem dostlar istiyor yazalým bari diye oturduk bilgisayarýn baþýna. Neler mi yazayým. Temmuz sýcaklarýný yazacak halim yok elbette. Meteoroloji uzmaný deðilim, hiç de anladýðým bir konu deðil. Sadece eskilerin ata dede bilgilerinden baþka bildiðim birþey yok meteoroloji ile. Aslýnda onlarýn söylediklerinin meteorolojiden daha isabetli olduðunu hemen söylemeliyim. Çünkü onlarýn takvimi bin yýllarýn birikimi olarak dilden dile gelmiþ ve hiç þaþtýðýný görmedim. 

   Neyse þimdi býrakalým meteorolojik bilgileri de biraz bizim edebiyat sitelerinden de bahsedelim istiyorum. Hergün durmadan edebiyat siteleri açýlýyor, kimi kendi egosunu tatmin amacýyla, edebiyat alanýnda bir isim yapmak arzusundan, kimi gerçekten Türk edebiyatýna hizmet amacýyla açýlýyor bunlarýn biliyorum. Her ikisinin de edebiyat dünyamýza hem katkýlarýnýn olduðunu hem de zarar verdiðini de belirtmek istiyorum.  Çünkü edebiyatýmýzýn geliþmesi ve yeni þair ve yazarlarýn ortaya çýkarýlmasý açýsýndan bulunmaz bir medya aracý oldu internet. Hoþ herkesin interneti var mý diyeceksiniz elbette yok ama dünya istatistiklerine baktýðýmýzda internet kullanýmý alanýnda Türkiye''nin iyi bir yerde olduðunu da görüyoruz. O zaman demek ki internetin edebiyat ve sosyal hayatýmýza katkýlarýnýn yadsýnamaz olduðunu da kabul etmekten baþka çaremiz yok herhalde. 

  Konu edebiyat denilince 43 yýldýr karýnca kararýnca uðraþýyorum yazýp çizmeye. Sayýsýný bile bilmediðim yazý ve þiirler yazmýþýmdýr. Bunlarýn çoðunun adýný ve nerelerde yayýnlandýðýný bile unuttum gitti. Ama internet dünyasýnda hayli yer aldýðýný da söylemek durumundayým. Þöyle google arama motorunda bir "sabit Ýnce" yazýnca bunu da görürsünüz zaten. 

  Ýlk olarak yazmaya lise yýllarýnda edebiyat öðretmenim Hatice Altun'un teþvikleriyle yazý yazmaya baþladým. O çocuk denilecek yýllarda bir öðrencinin okul gazetesinde yazýsýnýn çýkmasýnýn sevincini hepimiz tahmin ediyor ve yaþamýþýzdýr. Ben de öyle mutlu oldum ve havalandým ki, bu iyi de olmuþ benim edebiyat dünyasýyla buluþmama neden olmuþtu. Devamlý okuyordum okudukça yazmak isteði doðuyordu. Yanýlmýyorsa 1969 yýllarýydý Ýstanbul da tüm Türkiye'de yayýnlanan Bizim Anadolu gazetesini okuyordum o yýllarda. Herkesin deðiþik yazýlarý yayýnlanýyordu. Kendime güvendim ve "Milli Eðitimimiz ne alemde" konulu bir makale yazýp gazeteye gönderdim. Tabii ki hergün yayýnlanacak mý diye merakla gazetecide gazetenin gelmesini bekliyordum. Birgün iþte olan oldu ve yazým 2. sayfada yayýnlandý. Böylece ben de edebiyat dünyamýza adým atmýþ oldum. Arkasýndan yazmaya devam ettim. Gün geldi Ýstanbul da üniversiteyi kazanýp kayýt yaptýrdým. Ýstanbul da tek bildiðim de gazetem vardý. Hemen oraya gittim Rahmetli M.Ali Yörük, Necdet Sevinç gibi yazýn ustalarýyla tanýþtým. Ýþ arýyordum ve sonunda gazete de iþe baþladým. Hem de istihbarat da yazý yazýyor, yazýlarý kontrol ederek gazete de yayýnlanmasýna çalýþýyordum. Bitmeyen anýlarým oldu. Daha sonra Tercüman gazetesine muhabir olarak geçtim, ondan sonra Hergün gazetesine istihbarat þefi olarak baþladým ama 6 ay sürdü. Hem gazeteciliði hem de gazeteyi býrakýp Kayseri'ye döndüm. Uzun hikaye tabii burada anlatmak uzun sürecek. Ama zaman zaman hatýrladýðým anýlarýmý dosta mektuplarda yayýnlamaya ve yazmaya devam edeceðim. Yeni bir mektup da buluþmak üzere selam ve sevgiler dostlarým...