Sevdan saklı bahçem, kimse girmesin
Aşkı devşirdiğim, gülü bilmedin
Gezerim avare, gelmiyor sesin
Şiirde ördüğüm, çulu bilmedin
Sararmış gündüzler, geceden siyah
Eyyüb’ün sabrıyım, kuyumda sabah
Sükûtum yetmez mi, bana da günah
Güneşi bekleyen, kulu bilmedin
Bir ömür kanardım, güzel busene
Beklerdim ömrümce, geçse de sene
Varlığın yapışmış, kanayan tene
Berduşça ezdiğim, yolu bilmedin
Kahpe yalnızlığın, sonu muamma
Çekildi ipimiz, döndüm ardıma
Hazanım gelince, döküldüm amma
Gizlice kırılan, dalı bilmedin
İnleyen şarkıda, kalmadı sohbet
Tellerim kırıldı, bitti muhabbet
Acılar özlenir, bekle de sabret
Telveye dökülen, falı bilmedin
Örsünde dövülen, kılıç yüreğim
Bağbanlar uğramaz, bozuldu evim
Sendin bu âlemde, asıl gerçeğim
Bulutu özleyen yeli bilmedin
Mazimiz belirdi, yalnız lahzada
Ziyası kaybolur, serkeş zamanda
Titredi hayalin, kırık aynada
Günlere isyankâr, yılı bilmedin
Çırpınan bir ruhum, aşkına susuz
Akmayı unutan, nehir uykusuz
Lügatte yazmaz mı, aşkımız sonsuz
Ummana uzayan, sal’ı bilmedin
Ekinler ekildi, baharım geldi
Tenine dokunmak, ömre bedeldi
Bu veda bağrımı, hançerle deldi
Eridi yüreğim seli bilmedin
Mevsimler çağladı, sokaklar ıslak
Buz kesti bedenim, kalmadı sıcak
Tükendi sermayem, tütmüyor ocak
Şarkıda inleyen, dili bilmedin
Örülü saçların, kokun rayiha
Gözlerin bir Anka, bakmaz mı daha
İçerim çöl oldu, bakışım vaha
Meryem’i kutsayan, eli bilmedin
Yokluğa asılmış, sahipsiz rüzgâr
Zehrin ki şekerim, sevgimiz yaşar
Geçit vermiyor ki, gelsem de dağlar
Yaşayan bu beden, ölü bilmedin
Karanlık sözcükler, taşır hüznünü
Kirazlar olmadan, unuttun dünü
Can özüm kayboldu, şaşırdım yönü
Sahipsiz kaldığım, ili bilmedin
Nihayet baykuşlar, söyler şarkıyı
Dalgalar vurursa, ağlarmış kıyı
Ufkumdan çekilir, kar beyazlığı
Üstüme çığ düştü, külü bilmedin
Seslendirme: Zekeriya EFİLOĞLU
Gaziantep
1 Haziran 2012