" - Üşüyorum üfleme
Rüzgara dönecek yoksa nefesin ;
Bilimiyorsun bu diyardaki bulutların
Fırtınalara gebeliğini
ve dahi
doğurduklarında yarattıkları cehennemi...
 
Cehennem ateşten ve sarı sanıyorsun
Hatta kuşların konuşabildiğini de;
Kuzgunun yavrusunu
Anka sandığı da
Sanrılarının arasında ;
Biliyorum...
 
Oysa yine bilmiyorsun !
Gridir cehennem
Önce rüzgarı savurur avuçlarını ;
Sonra yağmur olup
Islatır düş uçlarını...
Kuşlar da konuşmaz aslında
/...Lâl mi diyorsunuz siz ?
onun gibi işte.../
Hatta
hiçbir Kuzgun
Anka sanmaz yavrusunu,
ve hepsinin hücrelerinde işlidir,
içlerinde besledikleri vahşetin tutkusu...
 
Gridir aslında cehennem !
Önce rüzgarı ilişir,
gelir yerleşir göğüs uçlarına...
ve bir gün
Şaşırırsan yolunu arafta,
Gökyüzüne bak !
Ulaşılmaz griliğini göreceksin günahın
Cennetten ziyadesiyle uzaklaştığında....
 
Oyuncaklar çocuklar için mi dedin sen?
Hâlâ bilmiyorsun !
Cehennemin grisinden beslenen
Kağıttan uçaklar benimki ;
Çocukların düşlerinden ellerime düşen
Gözyaşlarından miras belki..."
 
" - O vakit
Cennet nerenk anne..."
 
 
 
 
İkibinoniki'nin Ekim'i
İstanbul...
 
( Kağıttan Uçaklar başlıklı yazı Erkut Durmuş tarafından 1.10.2012 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.