O gece hiç uyumamıştı Gönül.Yine o hain uykusuzluk nöbet tutmuştu başında.Kapayamadı bir türlü gözlerini.Ya kalemi alıp iki satır karalıyor ya da kendini uçsuz bucaksız hayallere bırakıyordu...
Günelşi bir sonbahar günüydü.Eylül havası vardı Gönül'ün gözlerinde.Mutluluk dolu bir rüyayla uyandı sabaha.Gülen yüzü en şaheser tablosuydu dünyanın.Yavaşça kalktı yatağından.Şöyle bir odasına baktı.Yeşil renkli duvarları,kitaplığı,laleleri ve masadaki kağıtları gördü.Onlarda Gönül'ü ilk defa bu kadar mutlu görmüşlerdi.Yatağını toplayıp masanın üzerindeki kağıtları defterinin arasına koydu.Canı hiçbir şey çekmiyordu.Yine de bir şeyler atıştırdı.Etrafı toplayıp düzeltti biraz.Sonra aynanın karşısına geçti.Uzun kahverengi saçlarını taramaya başladı.Bu kolay olmuyordu pek ama seviyordu.Aynaya baktı öyle derin derin.Kahverengi gözleri kapandı bir an.Acele etmesi gerektiğini hatırladı.Hemen dolabının karşısına geçti.Aslında düşünmüştü her şeyi.Ne giyeceğini,saçını nasıl yapacağını,yanına neler alacağını,hangi ayakkabıyı giyeceğini çoktan planlamıştı.Siyah elbiseyi çıkardı dolaptan.Birçok kişi bu elbisenin ona çok yakıştığını söylemişti,o da böyle düşünüyordu.Hemen giydi.Sonra anahtarlık,telefon ve birkaç kitap attı çantasına.Tekrar geçti aynanın karşısına, son bir kez şöyle baktı kendine.Saçları dümdüz akıyordu aşağı doğru.Gülümsemesi renk katıyordu beyaz yüzüne.Bütün bir allık kutusunu sürmüş gibi pembeleşiyordu yanakları.Saate baktı ve evden çıktı.Birkaç yıldır gidebildiği her yere yürüyerek gidiyordu. Biraz daha hızlanması gerektiğini farketti.Bir an gözleri karardı ki mutluluktan olacak sanırım.Neyse ki tuttu kendinide düşmedi.ŞEhir ilk defa bu kadar güzel,ilk defa bir dünya kadar göründü.Sonra o satırlar geldi aklına "Bilinmedik bir hüzün var içimde, bir gariplik. Anladım ki, ya ben fazlayım bu şehirde ya da biri eksik."(Can Yücel) Artık ne bir eksiklik vardı ne de fazlalık.Evet,gel diye şiirler yazdığı,her şeyini onun yüreğine adadığı,her anlamıyla her şeyi olan adam geliyordu.Evet geliyordu işte.Sonunda geliyordu.Allah'ım nasıl bir mutluluktur bu.Nasıl da bir anda bir sürü şey hissedip içi bir acayip oldu.Heyecan yüreğine oturmuş,yanakları daha da pembeleşmişti.Neler yaşayabileceğini geçirdi bir an aklından.Hepsini sildi düşüncelerinin.Az kalmıştı,biraz sonra onun yanında olacaktı.Yavaşladı bir an,hem bir an önce onunla olmak hemde geciktirmek istiyordu.Telefonu çalmaya başladı.Ancak  üçüncü çalışta duyabildi telefonu.Durdu,çantasını açtı çıkardı içinden.O arıyordu işte o,meşhur "Bülent" işte.Eli ayağına dolaştı.Açabildi sonunda.Neredesin diye bir soru yöneltiyordu telefonun diğer ucundaki ses.Derin bir nefes alıp beş dakikaya oradayım,gelince görüşürüz diyebildi.Telefonu tekrar çantasına koydu.Hızlanması gerektiğini düşündü.Kapalı yerlerde çok fazla duramazdı Gönül,içi daralırdı. Yeşil Su Park'ında buluşalım dedi Bülent'e.Onunsa ilk tepkisi 'park mı?' oldu.Sen nasıl istersen dedi sonra sen nasıl istersen...Diğer hiçbir yere benzemezdi orası.Adı gibi yeşildi her şey. Ağaçlar en güzel süsydü parkın.Birçok tür vardı ama Gönül en çok Defne severdi çünkü yaprağı kurusa bile kırıldığında o gzel kokuyu saçmaya devam ederdi.Bunları düşünürken neredeyse gelmişti.Şöyle bir saçlarını düzeltti eliyle.Melek şeklindeki uğurlu kolyesini takmayı unuttuğunu farketti.Çantasına koymuş olmayı diliyordu.Ah evet oradaydı işte.Bir an saçmaladığını düşündü.Ama umrunda mıydı?Kolyeyi takmaya uğraştı sokak ortasında.Becerebildi sonunda.Beş dakika geçmişti,gelmesi için o kadar uğraştığı,dualar ettiği adamı bu kadar bekletmek hoşuna gitmedi.Sokağı dönünce karşısındaydı zaten park.Herhalde parkın içindeki bir banka oturmuştur diye geçirdi içinden.Nereye oturdu acaba diye düşündü.Köşeyi döndü ve bir anda bütünüyle titredi.Karşısında mıydı yoksa gözleri oyun mu oynuyordu?İnsan gider bir banka oturur ya böyle aniden ay Allah'ım ne yapacağım ben ah dedi sessizce.Gülümsemeye çalışıyordu.Bacaklarını hissetmiyordu.Ne yapacaktı şimdi?Karşısında düşüvermekten korkuyordu.İyice yaklaşmıştı ona.Nasıl da yürüyebilmişti oraya kadar.Şaşırmıştı kendine.Bütün bu yaşadıklarını,hissettiklerini,duygularını belli etmemeye çalışıyordu ama beceremedi ki Bülent anlamış gibi bakıyordu.Elini uzattı Bülent,merhaba dedi kocaman gülümseyerek.Nasıl böyle gülüyor da bu adam beni dünyadan koparıyor diye geçirdi içinden.Havada kalmıştı Bülent'in eli.Hızlıca elini uzattı Gönül.Sımsıkı tuttuğunu farketmedi bile.Bırakmak istemiyordu ama yavaşça çekti elini.Gülümsemesi kaydı yüzünden.Parkın içinde yürümeye başladılar.Hava ne kadar güneşli olsada rüzgarvardı ve Gönül'ün saçlarını savuruyor,yüzüne getiriyordu.Durdu Gönül, başını ancak kaldırdığında görebildi Bülent'in binbir aşk gizli olan yüzünü.Göz göze geldiler ve Gönül'ün eliyle yaptığı geçelim işaretiyle arkasında defne ağaçları olan bir banka oturdular.Söyleyecek çok şeyi vardı aslındaçHiçbiri gelmiyordu o an aklına.Birkaç mısra döküldü yüreğinden başlası seslice okumaya.
                         Kucak açıyorum sevdaya yüreğimle
                         Sımsıkı sarıyor bütün ruhumu
                         Sevdadan kastım sen oluyorsun
                         Kinayeler tutuşuyor,sen gelmiyorsun...
Geldim diyordu Bülent,geldim.Elini tuttu Gönül'ün.Başını Bülent'in omzuna yasladı Gönül.Devam etti Bülent."Geldim işte kapına mevsim gibi"(Ahmet Muhip Dıranas) şiirindeki gibi geldim sana.Geldin diyordu Gönül.Yakmalı bütün o şiirleri,kalmasın gelmediğine dair tek delil.Geldin çünkü.Bülent'in yüzüne kaydı Gönül'ün bakışları.Gözleri çok yakışıyordu yüzüne,gülümsemesi dolduruyordu her yeri.yakışıklıydı çok.İlk defa bir erkeği gerçekten yakışıklı bulmuştu Gönül.Ne düşünüyorsun diyordu hep aşina olduğu o ses.Seni,beni ve artık bizi diye cevap verdi.Sonra yine güldü Bülent ve öptü Gönülü.Öptü.
Ve her şey eski haline döndü.
Bıraktı kalemi elinden Gönül.İlk defa bir hikayeye bu kadar kaptırmıştı kendini.Aynanın karşısına geçti ve kendine baktı.Bir hayalin kendisinde yaarttıklarını gördü.Birkaç cümle etti kendi kendine.
'Güzeldi ama sadece bir hikaye,bir hayaldi.Geldi ve geçti.Ama biliyorum ki sen hiç gelmeyeceksin.Bende gelmediğin kadar bekleyeceğim seni...'
 
 
( Gönülden... başlıklı yazı YaseminElif tarafından 28.11.2012 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.