O Atanamayan Bir Öğretmen
..
İnsan
bazen çaresiz kalır. Yaşadığı sıkıntı için yapabileceği hiçbir şey
yoktur. Hele de konu kişinin çok sevdiği birini ilgilendiriyorsa,
çaresizliğin girdabında boğulacak hale getirir.
Bir
anne olarak paylaşıyorum sizlerle bu yazımı. Dünyaya getirdiğim ve her
zaman,Allah’a şükrettiğim bir kızım var. Allah ona ve bütün
evlatlarımıza uzun ömür versin. 2012 yılının Haziran ayında eğitimini
bitirdi ve Kamu Yerleştirme Sınavına girerek, yüksek sayılabilecek bir
puan aldı. Buraya kadar her şey olması gerektiği gibi yolunda gitti.
Kızım, eğitime gönül vererek okudu okulunu. Öğrenci harçlığıyla eğitim
vereceği öğrencilerine kitaplar aldı ve okuldaki kütüphanesine koymak
üzere bir kenara ayırdı. O kitaplara bakarken yaşadığı heyecana şahit
olduğum için anlatıyorum sizlere. Ve tercihlerini yaptı, hep beraber
heyecanla sonucu beklemeye başladık. Onun gönlünü kaptırdığı meslek,
diğer mesleklerin haricinde aynı zamanda sevgi ve fedakârlığı da
barındırması gereken bir alandı. Kızım sınıf öğretmenliğinden mezun
olmuştu.
Sonuçlar açıklandığında ailecek şoka girdik.
Bizim gibi o şoku yaşayan bir sürü aile vardı. 4+4+4 sitemi yüzünden
kızımın bütün hayalleri ve uykusuz geceleri heba olmuştu. Tabii aile
olarak her zaman olduğu gibi önce Allah’ a, sonra da bir sonraki şansa
sığındık. Önemli olan bizim için çocuğumuzun sağlığıydı. Başka da
çaremiz yoktu aslında. Türk milleti olarak, kadere inancımız olmasaydı
halimiz nice olurdu bilemiyorum. Bir sonraki şansa emanet ettik
kendimizi. Atama için verilen kadro çok komik bir sayıydı. Ve kızım çok
ağladı. O ağladıkça bizim çaresizliğimiz artıyordu. Bu arada kızım
depresyona girmişti ve internette iş ilanlarını takip ediyordu.
Biliyordum ki, onun yüreğindeki aslan öğretmenlikti. Fakat diğer
işsizler ve atanamayanlar gibi o da çok çaresizdi. Televizyonda ve
gazete haberlerinde bir umutla atamaları takip ediyordu. Onun için görev
yapacağı yerin hiç önemi yoktu. O bilerek ve isteyerek seçmişti
mesleğini. Köyde yaşamamış bir kız olarak köyde hizmet vermeyi, soba
yakmayı göze almıştı çünkü. Onun için önemli olan eğiteceği çocukların
yüzlerindeki gülümsemeyi görmek ve mutlu olmaktı.
En
son umudu Şubat atamaları haberleriydi. Bugün beklemediği haberi
aldığında yıkılmıştı. Sadece benim kızım yaşamadı biliyorum o yıkımı.
Onu o halde görmek bir anne olarak beni çok üzdü.Yine kaderciliğimizi ön
plana çıkarmalı ve benim en değerlimin inancını körlememeliyim. Beni
kimsenin duymayacağını, duymak istemeyeceğini çok iyi biliyorum. Olsun,
bir öğrencinin ailesi bu yazıyı okusa benim için yeterli diye
düşünüyorum. İdealistlik mi? Yoksa mantık mı sizce?
.
(
O Atanamayan Bir Öğretmen başlıklı yazı
Nermin Kaçar tarafından
1.02.2013 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.