Çocukken tüm sanatçıların aynı mahallede yaşadıklarını sanırdım.Ve oradan hiç çıkmadıklarını
Bizim dünyamız farklı derlerdi ya hep konuşmalarına başlarken ,bundan mı olsa gerek , bizlerden ayrı bir Dünyada yaşattım onları.Şehrimizden epeyce uzak sıcak mı sıcak hepsi içiçe bilinmedik bir yerde.
Mesela Fatma Girikle Filiz Akının karşılıklı,Erol Taş ile Aliye Rona’nın altlı üstlü dairelerde komşu olduklarını sanırdım.Manavın hep Cüneyt Arkın.’a çalıştığını çırağın yedi gün yirmi dört saat elma kasalarını soluk soluğa evine taşıdığını falan .Adile Naşitle Münir Özkul’un balkonda baş başa uzun uzadıya çay sohbetlerini yaptıklarını.
Kadir İnanır’ın geceleri hiç uyumayıp sokak lambasının altında sigara içme bahanesine etrafı teftiş ettiğine iyice inandırmıştım kendimi.
Detaylarda vardı tabi ki bu düşlerimde .Mesela mesela sinema sanatçılarıyla müzisyenlerin sokaklarının ayrı olması gibi.O zamanlarımda müzisyenlerin adı şarkıcıydı türkücüydü.Ama sinema sanatçısı hiç değişmedi adı sinema sanatçısı...Ayhan Işık alkışlarınızla
Çocuk gözümde daha bir belirgindi sinema sanatçıları işte gizliden bir üvey evlatlık muamelesi zararsız tarafından.
Şarkıcıları yokuş aşağı bir sokakta ikamet ettirdim hep.Çok sesli oluşlarından olsa gerek
Çalgı çembelek
Darbuka dümbelek
Allah muhafaza ya hep bir ağızdan koro tuttururlarsa ,attırıverirseler Kanlı Nigar ın tayfalarını
-Heyt  ulan 
-karada kaçan havada uçan
maazallah...
Elmayla armutuda hiç karıştırmadım bu arada ,itinayla yerleştirdim manavdaki renkli sandıklara hangisinden vazgeçebilirdim ki ?
Figüranları bile sokağın girişindeki ufacık ama bir o kadarda sevimli ,jönlerin kaloriferli dairelerinin aksine ,sobalı, bacası bir metre dışarıya uzanmış ,bacasının kurum akan yerlerine yoğurt kovası sıkı sıkıya paslı tellerle iliştirilmiş. kulübelerde yaşattım hep,sessiz sedasız.
Çoğu kez ansızın gecenin bir vakti kaçmak gelirdi bu mahalleye olanca cesaretimi toplayıp,ayaklarımın ucuna basıp bir ,iki üç vınnn...
Aşağı sokaktan girip yukarı mahalleden çıkmak.Duyar mıydım acaba İbo’nun ’ayağında kundura yar gelir dura dura’feryatlarını gizlensem bir ağaç altına.Sezen Aksu ’şimdi bana kaybolan yıllarımı verseler ’ dediğinde kaybolur muydum yüreğimin diplerinde.
Ne bileyim
Cengiz Kurtoğlun dan’ilk aşkım sevgilim liselim benim ’ dediğinde bir çığlık atıp ta sarılır mıydım rugan ayakkabılarına
saklandığım yerden çıkıp.
Kim bilir
Kim bilir bu gidişimin dönüşü olur muydu
Kibariye nin bahçesinden atlarken yalın ayak kim bilir ?
Kim bilir ne iyi gelirdi parmak uçlarımdan saç uçlarıma kadar derin bir huzur içinde salınırken ruhum yavaş yavaş...
Bekçi amcanın son nefes üfürdüğü çığlık çığlığa düdüğü kaçırır mıydı düşlerimi
peki ya şimdi çağırsam gelir mi
_Bekçi amca ! mahallede yangın var !!
yangın...
( Mahallemizde Yıldız Var başlıklı yazı ATEŞİN GÜLÜ tarafından 6/10/2013 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.