Evet midemin derinliklerinden gelen büyük sesle tamamen netlik kazandı açlık duygum .Tabi o kadar antistamik serum ve anastazik iğnelerden sonra iki gündür sadece suyla beslenip yaşamımı bu rutubetli ve hatta sanki yıllardır yüzeyine hiç oksijenin temas etmediği duvarlarla çevrilmiş olan tanımadığım bir odaya tanımadığım kişilerce koyulduğum için …Midemin sesine kulak veremiyecek kadar içinde bulunmuş olduğum karmaşık olayın tam olarak bende yarattığı duyguları dinlemeye anlamaya çalışıyordum ..Nefes almak ciğerlerimin genişleyip kaburgalarıma baskı yaptığını hissetmeyi tüm hislerimle fark etmek istiyorum .Deniyorum …Ama o kadar sıkı sarmışlarki üzerimdeki kefenimsi örtüyü bunu birdaha deneyip kırık kaburgalarımın canımı yakmasına izin vermiyeceğim.
--Karanlıkta kalmanın vermiş olduğu baskı altında düşürülmüş olduğum kumpasın kimler tarafından planlandığını bulmak istiyordum . Hiç kimseye bu kadar büyük bir kötülüğüm olmamıştı .Tamam bir kaç kişinin hayatına çok küçük pürüzlere yol açacak kötülüklerim olmuştur fakat bu üç haftalık bir yolculukta benim ölümle sonuçlanacak kadar tehlikeli kaza yapmama neden olacak kişiler olamazlardı . Sanki bulmaca gibi görünüyordu şu üç dört gün ..(tabi bayılmamdan sadece bir gün geçmiş ise) neyse patronum zeki bey firmada yükleme bölümünden lojistik bölümüne bir buçuk sene önce terfi ettirdiği günden beri sürekli kısa sefer yolculukları bana uygun görüyordu .Daha doğrusu o böyle söylüyordu ona takım arkaşım(ki firma sloganımız ‘’bizbir takımız hepinize o kadar yakınız’’ t-shirt ü en üzerimdeydi) olan şanlı şennaz’dan daha iyi şoförlüğüm olduğunu ne zaman söylesem 
---Senin bu konumda bu firmada hala çalışıyor ve üstüne terfi alarak çalışıyor olduğun gerçeğine baktığım zaman malesef senin en uygun konumunun bu şekilde ilerlemesini doğru buluyorum 
gibi karmaşık cümlelerle açıklıyordu .Bunun işime geldiğini düşünerek tekrar bi açıklama yapmasını istemektense teşekkür ederek odasından ayrılıyordum 
Tam bu üç haftalık Yunanistan seferi habirini aldığımda karşı koridorda hızlı bir şekilde koşma derecesinde yürüyen şanlı şennaz’ı tuvalete girerken görmüştüm .Onun herhangi bir işte acele etmesi nedense beni onun hakkında farklı düşündürüyordu bu fark oldukça özelime doğru gidebilecek bir fark haline gidebilir gibi geliyordu bana.Zeki bey’e beni tercihinden ötürü pişman olmayacağını söyleyerek odasından teşekkür demetleri saçarak ayrılmıştım .TIR’ın yanına doğr giderken^^ kendimi birazcık ağırdan satmış olsam ölmezdim ya^^diye düşündüğümü hatırlıyorum.TIR çıkış kaydı yaptırmak için çıkış birimine direksiyon başındayken uzatmıştım onay makbuzunu;
--Buyur celal abi sana süpriz bir hediyem var
tabi Makbuz celal hemen yapıştırdı cevabı;
--Asıl süpriz olmayan bir hediye büyük bir süpriz olurdu kardeş .Uzat bakalım çıkışını
Hep aklıma gelmişti firmanın mutfağındayken bu uzun sefer gidenler neden kıçını kaldırıp TIRdan indikten sonra çıkış makbuzlarını onaylatmıyordu .Hep kısa seferlere çıktığımdan dolayı bana kamyon’u uygun görüyorlardı zeki beyler .Ama şimdi kıçın oturma sırası benim kıçtaydı kolumu gerdire gerdire zorda olsa çıkış biriminin oval şekilde kesimiş camına uzattım.Tabi bu gururumu makbuz celal anlamadı bile adama artık herşey o kadar standart geliyordu ki benim ödümün patladığı TIRın havalı kornasına adam tepki olarak baykuş gibi kafasını ağır ağır sesin geldiği yöne doğru çeviriyordu .Bu çok komik bir görüntünün oluşmasını sağlıyordu.
---Tamamdır kardeş buyur makbuzunu hadi hayırlı seferlere ayarlı tekerlere…
---Eyvallah abiciğim üç haftaya görüşürüz Deyip korna sesiyle ayrılıyorken yan aynadan şanlı şennaz’ın beni TIRın arkasından dik durrmuş vaziyette seyretmesini görmüştüm .Görüntü bende ufak bi şok etkisi yaratmıştı bu etki şaşkınlık derecesinde olmuştu Şennaz için bi kere daha basmıştım kornaya .Sonunda uzun yollar beni bekliyordu…
TIRla sefere çıkanların şirkette hep yüz ifadelerinde bir mutluluk bir büyüksenme bir tutku var gibi gözüküyordu gözlerime. Onları boş zamanlarımda beklediğim mutfktan sefer dönüşlerinde TIRdan inerken gözlemliyordum .Buna çok önem veriyordum sonuçta herhangi bir işi mutlu veya mutsuz bitirmen tamamen iş sonunda yüzünde ister istemez canlanıyordu.O yüzden gözler kalbin aynasıdır mantığını kendi mantığıma yadsımaya çalışıyordum.Ya seferi sağ salim tamamlayıp ilgili teslimatın gerçekleştiğini haber vermek için patronun yanına göğsü kabara kabara gidiyordu .Bu durum ufak bir çocuğu markete yumurta almaya gönderdikten sonra ve yumurtaları kırmadığını gösteren aynı zamanda ufakta olsa bu işi başarmanın mtluluğuyla aynıydı .Yada teslimatı gerçekleştirmiş fakat seferden o kadar sıkılmış ki biran once raporunu verip iki günlük istirahata çekilmek için atacak canı kalmış ise can atardı seferi tamamlamış kişi .Bunlara kafa yorduğum boş zamanlarımı düşünerek yoluma yüzyirmibeş kilometre hızımla devam ediyordum 
( ---x--- başlıklı yazı AVIATORES tarafından 11/28/2013 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu