[if gte mso 9]>

Adam beş çocuğunu kendi elleriyle bırakmıştı. Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumuna ve gelmişti. Beş çocuk; üç ile onbir yaş aralığında beş çocuk. Gözleri sabit bir noktaya takılıyor ve öylece bakıp duruyordu. Orada, takıldığı noktada bir çocuk oluyordu. Sonra bir kaç çocuk, en sonunda beş çocuk oluyordu.  Öpüyordu onları, kokluyordu, seviyordu… Sızlıyordu yüreği, hüzünlüydü bakışları. Oradan bakışlarının takıldığı o noktadan, acılarının yoğunlaştığı o noktadan aldı kendini. Ne kadar olmuştu suskunluğu, kaç saniye, kaç dakika bilemiyordu. Çıktı sonra acının derinliğinden. Unutmalıydı unutması gerekiyordu hayat devam ediyordu ve kendisi için önemli olan çocuklarının geleceği idi. Küçük ilçenin hükümet konağının;  üç masalı bir odasının; dört misafir koltuğundan birine oturmuş idi. Gömülmüş idi koltuğa. Kayboluyordu oturduğu koltukta, Siniyordu, sindikçe siliniyordu. Utanıyordu kendinden. Yumuşacık koltuk bile onu sıkıyordu mengene gibi.  Kaldırdı başını kendisini izleyen gözlerden uzaktı bakışları. Odanın kum beji rengindeki duvarlarına, sonra duvarların büyük kısmını çevreleyen ahşap dolaplara baktı. Baktığı yerde yeniden buluştu çocuklarla, durdu yine, zor dedi. Derin bir nefes aldı. Verdim dedi. Götürdük Malatya’ya bıraktık. Dün; Jandarma ile beraber gittik: Beş çocuğu erkekleri ve kızları ayrı ayrı yurtlara bıraktık ve geldik. Bıraktık derken kafasında bir sürü soru vardı belli ki. Zorlanıyordu konuşurken, karşımızda volkanik bir dağ vardı ve patlama öncesi bir durumu izliyor idik.

Biz üzülmesin diye konuşmuyor, sadece izliyor idik. Ne söylenebilirdi, nasıl teselli edilebilir, çaresizdik, acizdik. O ise konuşarak rahatlamak derdindeydi belli ki. Durdu eğdi başını; düşündü, yine sabit bir noktaya baktı ve iyi bakarlar demi? Bu çocuklar orada adam olurlar demi? Dedi. Çok içten soruyordu, aslında o da biliyordu bu çocukların artık yanında kalamayacağını, kendisinin bu çocuklara bakamayacağını. ve kendisinin yanında kalsalar da bu çocukların perişan olacağını biliyordu. Zaten en yakınları dahil köydeki herkes, çocukların bu adamın yanında kalmaktansa yurda verilmesi gerektiğini, adamın kendisine bakmaktan aciz bir biçare olduğunu konuşuyorlardı. Bundan dolayı ilçede kaymakam dahil tanıyan bilen herkes çocukların yurda gönderilmesi için çaba sarf etmişlerdi. Ama babaydı işte sonuçta babaydı ve evlatlarını kendi elleri ile yurda vermek zor geliyordu. Adam zor dedi eğdi başını,  kıstı sesini. Dayanamıyorum. Dedi. Yüreğinde yanan ateşin dile yansımasıydı bu tek kelimelik cümle.

Sabitledi yine bakışlarını bir noktaya, gideceğim, dedi çalışmaya gideceğim terk edeceğim buraları. Neyim kaldı zaten. Bir zavallı annem var o da yaşlı. Çocuklardan sonra oda üzüntüden kahroldu.  Ne zaman gideceksin çocukları görmeye? Diye sorduk. Dört ay dedi durdu. Kesik kesik konuşuyordu. Ağzından çıkan kelimeler paramparçaydı Sonra bir tarih mırıldandı. Dört ayı hesap ediyordu. Gelme demişler, çocuklar buraya alışmalı, unutmalı seni, öyle demişler. Ne de kolay söylemişler, ne zor geliyordu oysa adama. En küçüğü dedi durdu Üç yaşında, dedi. Unutur dedi bilmez artık beni tanımaz artık beni dedi ağzından çıkan kelime değil ateş idi, çok zor söylüyor idi.

Değişti bakışı, sertleşti yüzü. Biraz önce çocuklardan bahsederken ki şefkatli bakışlar yerini sert bir yüze bıraktı. Onun yüzünden dedi.  O hayırsız kadın evi terk edip başka bir adama kaçmasaydı böyle olmazdı dedi durdu yine. Gözleri doldu. . kaçırdı bakışlarını. Sonra sırtında büyük bir yük varmışçasına ağır ağır ayağa kalktı. Adam; zor dedi, çok zor dedi. Eğdi başını, yürüdü sildi gözün yaşını. O çıktı gitti, biz onun yanında söyleyemediğimizi söyledik, zor dedik.

( Adam Zor Dedi Eğdi Başını. başlıklı yazı Vedat Akıllı tarafından 6.12.2013 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu