Güney Afrika liderini kaybetti.

Dava adamını…

Özgürlüğün anahtarını getirenini kaybetti.

O dünyanın en ünlü mahkûmuydu.

Dile kolay 27 yıl hapis yattı.

Beyazın siyaha üstün olmadığını anlattı. Ve bunu güzellikle anlattı, sakinlikle, olgunlukla anlattı.

Bakıyorum da hala ırkçılığı savunanlar var günümüzde, renk ayrımı yapanlar var; kendilerini ak köpük sananlar var. Var da var ama bunlar artık para etmiyor.

Malcolm X’in, Martin Luther’in, Rosa Parks’ın ve Gandi’nin yoludur bu yol. Uzun, çetrefilli, zor ve bir o kadar tek başına kalacağınız yoldur bu. Pes etmek yok, durmak asla, geri dönmek mümkün değil bu yolda!  O tek başına yürüdü bu yolda, hapsedildi, aşağılandı ama yılmadı.

Kim olduğunu bileceksin ve elbet unutmayacaksın ama unutmaman gereken bir şey daha var o da insan olduğundur.

Şiddeti savunmadı kavgayı istemedi. İyi niyetle, sabırla, hoşgörüyle, barışla yürüdü bu uzun yolu. Cezaevinden başkanlığa kadardı bu yol.

İngiliz egemenliğinde olan Güney Afrika’da azınlık durumunda olan beyazları yasalarla daha üstün kabul eden ve devlet hizmetlerinde daha fazla yararlanmasın sağlayan sisteme karşı çıktığı için 27 yıl hapis yatmıştı.

“Mücadele benim hayatımdır. Hayatımın sonuna kadar siyahların bağımsızlığı için mücadele edeceğim.” sözü onun Afrikalılar arasında efsaneleşmesini sağladı.

Mandela 1994’te ilk siyahi başkan seçilerek 46 yıllık beyaz egemenliğine son verdi.

Kendisini 27 yıl hapis yatıran sisteme karşı asla kin duymadı ve halkı ayaklandırmadı. Gandi’nin günümüzdeki temsilcisiydi sanki. Bu barışçıl yönüyle dünyaca sempati topladı ve barış adına ödüller aldı, sembol oldu.

Ölümü üzerine bazı takımlar “Kazanan rüyalarından asla vazgeçemeyendir.” Sözünü pankart olarak taşıdı sahalara. Saygı duruşu yapıldı onun aziz hatırasına, ismi söylendi, yaptıkları sayfaları doldurdu, televizyonlar onun ölüm haberini verdi. Kolay olmasa gerek bütün dünyaca kabul edilmek ve ona göre uğurlanmak?

Irkçılığa karşı mücadelenin sembolüydü.

Dünyanın en ünlü mahkûmuydu.

Mandela’nın şiddete ilişkin tavrıyla ilgili olarak anlatılan şu güzel hikâyeciği okuyalım ve ‘siyah adam’a başsağlığı dileyelim.

Rüzgâr ve güneş “Hangimiz daha güçlü?” diye bahse tutuşur. İddia, yolda yürüyen adamın paltosunu kimin çıkartabileceği. Rüzgâr estikçe eser, estikçe adam paltosuna sımsıkı sarılır. Sıra güneşindir. Bulutların arasından hafifçe yüzünü gösterir. Adam gevşer. Güneş ışıldar. Adam düğmelerini çözer. Güneş tepeye gelir. Adam kendisini kurtarır paltosundan.

O güneşti Afrika’yı ısıtan.

Güneşiydi Afrika’nın.

Aç ama mutlu, aç ama onurlu, aç ama bağımsız bir kıtanın aslanıydı O!

Cezaevinden başkanlığa giden yoldu onun izlediği.

Barışın adamıydı.

Özgürlük tutkunuydu.

Eşitlik ve adaleti savunuyordu hesapsız kitapsız.

Bugünün rahatı dünün sıkıntılarıdır. O sıkıntıyı çekendi, çileyi yaşayan…

Muhammed Ali şunu söylüyordu Mandela’nın ölümü üzerine: “O bize büyük ölçüde affetmeyi öğretti, tüm kardeşlerimizin tüm renklerden geldiğini fark ettirdi”

Beyazın siyaha siyahın beyaza üstün olmadığı bir dünyada yaşamak onun vasiyetiydi. Dünyanın tek derdi sadece beyaz siyah meselesi değildir mücadele ettiği; dil, din, mezhep, bölge hatta ve hatta kıta farklılığı… Doğal gaz, kimyasal gaz, silah, bomba vesaire… Bombalar, gazlar, silahlar bir yanına düşüyor dünyamızın, ölenler belli… Kalan sağlar da belli!

Barış olur mu Filistin’de, Suriye’de, Irak’ta? Afrika’da açlık biter mi? Kutuplardaki erime durur mu? Arakan’daki kan biter mi? Mısır huzura erer mi?

Mandelaların çoğalması lazım! İnsanlığı esas alan barışı söyleyen kayıtsız şartsız erdemi öne çıkartan şahsiyetlerin ekranlarda çoğalması barışın havarisi kesilmesi gerekiyor. Dünyanın herhangi bir noktasındaki haksızlığa ayrımcılığa karşı durması gerekiyor.

Mandela, mekânın cennet olsun.

Emanetin örnek olsun.

 

 

( Mandela başlıklı yazı GürhanGürses tarafından 9.12.2013 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu