Esenpınar beldesi, namı-diğer Güvere;
Muhabbetin yaylası, mizahta eşsiz yöre!
Göncü, Garip, Urfalı… Sıralasam uç uca,
Bu kuşağın tamamı “Çağdaş Nasrettin Hoca”!
Allah ömürler versin, hele de Halit Amca;
İş muhabbet olunca, beldede kilit amca!
Kahveye oturunca toplanırız başına,
Herkes saygı gösterir seksen küsur yaşına!
Eş, eşek ve dört oğlu, bir de kerpiç evi var.
Emekli maaşıysa, asgari ücret kadar…
Doksan yılına ait, anlattığı hikâye,
Güldürüp düşündürmek burada asıl gâye!
Nasıl olduysa almış bir piyango bileti;
Hayale fazla dalmış, biraz bozmuş niyeti!
Bencileyin garibin para geçmez yanından,
Yine de ayırmazmış bileti cüzdanından!
Eşi Hanife Teyze hastalanmış bir sabah,
“Minibüsçü Necati; yetiş, gidelim eyvah!”
Erdemli’ye inmişler Halit Amca’yla eşi,
Hastane kuyruğunda hafiflemiş ateşi…
Amca, bileti görmüş el atınca cüzdana,
“Şu büyük ikramiye şayet çıkarsa bana;
Erdemli’den beş katlı apartman alacağım,
İlk dört katta çocuklar, üstte ben olacağım!”
Teyze itiraz etmiş: ”Yaşlandık, görüyorsun;
Alt kat bize münasip, oğluna veriyorsun!
Ben merdiven çıkamam, romatizmalı dizim.
Zemin katta olmalı fakirhanemiz bizim!”
Halit Amca, sesini daha da yükselterek,
“Üst kat bizim olmalı, tartışmaya ne gerek!
Beşinci kat havadar, var mı daha ötesi?
Beni rahatsız eder tavanda ayak sesi!”
Beyhude tartışmanın tükenmemiş arkası,
Kuyrukta patlak vermiş karı-koca kavgası!
Muayene olmadan ayrılmışlar sıradan,
Köye geri dönmüşler minibüsle oradan!
Olmayan kat kavgası evde de devam etmiş,
Servetin düşü bile huzur bozmaya yetmiş!
Hanife ayrı safta, Halit Bey ayrı safta,
Karı koca küs gezmiş yaklaşık iki hafta!
Halit Amca eşine tebessüm edip bakmış,
Önce yırtmış bileti, sonra sobada yakmış!
Hayal kurmaya görsün, gariban neler umar?
Haram para rüyası, piyango “Milli kumar”
Şöyle der Halit Amca: “Şükür, huzurlu başım;
Asıl servet Hanife’m ve emekli maaşım!”
Halil GÜLŞEN