SAHİDEN,
“TERZİ KENDİ SÖKÜĞÜNÜ DİKEMEZ”Mİ?
Bu sözü
duymayanımız yoktur sanırım. Sanki atasözü haline gelmiştir. Halbuki bir terzi
müşterilerine nasıl en güzel dikişlerini yapıyorsa, kendi giysileri ile ilgili
dikişleri de en iyi şekilde yapabilme yeteneğine sahiptir. Üstelik, “can var
canandan yakın” sözü, kişinin kendi ustalığını öncelikle kendisi üzerinde icra
etmesi gerektiğine işaret etmiyor mu?
Herhangi
bir konuda profesyonel olan usta, kendisini bir şekilde ihmal ediyorsa, bunun
nedenlerini iyi araştırmak gerekir. Elbette buradaki “terzi” yakıştırması bir
örnektir. Anlatacaklarımız bütün branşlardaki usta veya profesyoneller için
geçerlidir.
Terzinin
kendi söküğünü dik(e)memesinin sebeplerine bir göz atalım dilerseniz:
-
Öncelikle dikememesinin imkanı yoktur.
Çünkü ustadır ve terzilikle ilgili her türlü eylemi müşterileri için yaparken,
kendisi için de yapma yeteneğine sahiptir.
-
Dikmemesinin nedeni ise, en geniş
şekliyle kendisine önem ve değer vermemesi olarak değerlendirilebilir.
Peki,
kendisine değer vermemesinin nedenleri neler olabilir?
-
İşleri çoktur, kendisine ayırmaya vakti
kalmamıştır.
-
Kendisini önemsememektedir.
-
Müşterileri için kendisini heba veya
feda etmektedir.
-
Kendisine önem vermemekle, çevresine
saygıda kusur ettiğinin farkında değildir.
Geçen
hafta yeni bir kitap aldım. “KENDİNİZE YATIRIM YAPIN” isimli. Prof.Dr. Ertuğrul KÖROĞLU yazmış. 742 sayfa,
tam bir başucu kitabı.
Kaliteli
yaşamın subasmanının, kaliteli bir insan olması gerektiğini artık biliyoruz.
Kendisine bakmayan, kendi söküğünü dikmeyen, kendisine önem vermeyen, kendi kalitesine
ve yaşamına yatırım yapmayan bir insan nasıl kaliteli bir insan olabilecektir?
Mumun
çevresine ışık saçabilmesi için, öncelikle kendisinin yanması gerekir. Kaliteli
insan çevresine ışık saçma yeteneğini gösterirken, mum gibi kendisini yok
etmemelidir. Projektör veya jeneratör gibi çevresini aydınlatırken, kendisini
de sürekli şarj edebilme yeteneğine sahip olmalıdır.
Kendi
kalitesine ve sağlığına önem vermeyen, önleyici ve koruyucu tedbirleri
zamanında al(a)mayan bir kişinin, kendi söküğünü dikmeyen veya dikemeyen bir
terziden farkı yoktur.
Esasında
kendi söküğünü ihmal edenler için, tükenmişlik başlamış demektir. Kendini
tüketmeye başlayan bir kişinin ise, çevresine verdiği ışığın da en kısa zamanda
tükenmeye başlayacağı bir gerçektir.
Kendi
söküğünü dahi dikmeyen bir terzinin; sağlığını, beslenmesini, egzersizlerini,
okumasını, eğitimini, paylaşmasını, pozitif iletişimini, empati yapmasını,
sinerji üretmesini ve toplam kalitesini de ihmal ettiğini bilmek için, müneccim
olmaya gerek yoktur.
Toplam
kaliteli bir insan olmanın gerekleri olan kaliteli eylemleri, kendisi üzerinde
uygulamaktan kaçınan terzinin, çevresine
ışık saçma coşkusu ne kadar güçlü olursa olsun; kendi sağlığı ve kalitesi günün
birinde bozulduğu zaman, verdiği ışığın feri hızla sönmeye başlayacaktır. Kendi
söküğü ile birlikte, kendisine zamanında yapması gereken yüksek nitelikli
yatırımları yapmadığı taktirde, önce kendi bireysel kalitesi, daha sonra da
çevresine ürettiği toplumsal kalite, hızla yara almaya başlayacaktır.
Yüksek
kaliteli bir yaşam için, yüksek kaliteli bir insan olmanın gerekliliğini artık
biliyoruz. Kaliteli bir insan olmanın da yüksek kaliteli bir bedeli vardır.
Emeksiz yemek yok…
Bireysel
ve toplumsal sorumluluğumuzu, ustalık anlamında yerine getirebilmemiz için, ilk
önce kendi kıyafetlerimizin sağlam, düzgün, kaliteli ve söküksüz olmasına azami
özen göstermeliyiz. Her türlü tedbir ve önleme rağmen, söküğümüz oluştuysa da,
en kısa zamanda kimse görmeden ustalığımızı önce kendi üzerimizde göstererek
söküğümüzü tamir etmeliyiz.
Aşırı
işkolikliğin bir kaliteli yaşam hırsızı olduğunu biliyoruz. Çok iyi ustayız ve
kendimize gelen bütün işleri yetiştireceğiz diye, lambanın fitilini daha çok
açıp daha fazla aydınlatma amacında iken, lambaya gaz koymaya zaman
bulamıyorsak; bir süre sonra lambanın söneceği kesindir.
Aniden
hastalanmak, eğlenmeye ve dinlenmeye vakit ayırmamak, sevdiklerimizle kaliteli
zaman geçirememek, dost ve arkadaşlık eylemlerine yatırım yapamamak, özel ve
güzel hobiler geliştirememek, sağlıklı beslenmenin zevkine varamamak, okuma ve
araştırmayı askıya almak, lambanın yakında söneceğinin işaretleridir.
Kişinin
mutlu olması, huzurlu ve keyifli olması, güler yüzlü ve tatlı dilli olması,
pozitif iletişim sahibi olması, grup dinamizmi ve etkinliğine katkı sunması,
sevgi sermeyesi hesabını dolu tutması, kendisini sürekli yenilemesi ve
geliştirmesi; sökülmeyen ve dejenere olmayan yüksek kaliteli eylemler bütünü
ile mümkündür.
Terzinin
kendi söküğünü dahi dikmemesi veya yoğunluğundan dolayı dikmeye zaman
bulamamasının sebepleri vardır:
-
Ya tembellik yaparak sürekli
erteliyordur.
-
Ya müşterileri için yanıp tutuşurken,
kendisini bitiriyordur.
-
Ya kaliteli yaşam ve sağlıktan haberi
yoktur.
-
Ya kalitesi bozulduğu zaman yeniden
tamir edebileceğine dair ustalığına güveniyordur.
-
Ya da mesleğin cilvesi olarak görüp,
kendini işin akışına bırakmıştır.
Halbuki
yukarıdaki olumsuz düşünce ve eylemlerin kaliteli yaşamda hiçbir yeri yoktur.
Özellikle,
“terzi kendi söküğünü dikemez”, “mum dibine ışık vermez”, gibi neredeyse
atasözü olmuş olumsuz cümleleri adeta sancak yapıp, “negatif etiketleme”de
bulunmak, asla doğru bir davranış şekli değildir.
Çevreye ışık
saçabilmenin en önemli yolu, kendi ışık saçma kaynağımızın sürekli dolu
tutulmasına bağlıdır. Elbisenin söküğünü dikememeye gelmeden önce sökükle asla
işimizin olmadığını iyi idrak etmemiz gerekir. Söküldükten sonra, usta hemen
dikse bile, ona ayıracağı zamanın, müşterilere veya kendi kalitesine ayıracağı
zamandan çalınacağı da işin bir başka tehlikesidir. Önce müşteri zihniyetiyle
kendi söküklerine yol vermesi ise, önce kendi ışığının, arkasından da
müşterilere vereceği ışığın ferinin cılızlamaya başlaması demektir.
Ustanın
elbisesinin sökülmemesi için zamanında alacağı önlem ve tedbirlerin maliyeti,
söküldükten sonra her ne zaman dikerse diksin, bu maliyetten daha düşük olacağı
asla unutulmamalıdır. Nasıl olsa dahiyane doktorlarımız ve envai çeşit
ilaçlarımız var diyerek sağlık ve kalitemizi kaderine terk etmek, terzinin
söküğünü ciddiye almamasından çok daha ciddi bir problemdir.
Her anın
kaliteli değerlendirilmesine çok ihtiyacımız vardır. Yaşam yaz boz tahtası
değildir. Küçük veya büyük her türlü söküğün, hayatımızın kalitesinden çaldığı
ve çalınan o zamanların asla bir daha geri gelmeyeceği unutulmamalıdır. Hele
hele sökülmesine göz yumup, bir de dikilmesine bahaneler uydurulması kelimenin
tam anlamıyla, kaliteli yaşamın hırsızları ile kucaklaşmak demektir.
Selam sevgi ve
dualarımla… Allah’a emanet olunuz…
20 şubat 2014.
Perşembe saat: 08.00 Antalya
Yrd.Doç.Dr.
Süleyman COŞKUNER