SOSYAL MEDYANIN KALİTELİ YAŞAMIMIZ
ÜZERİNDEKİ ETKİSİ
1989 yılında doktora
tezimi yazarken, okuyup öğrendiğim bir gerçek hala aklımdadır. “Teknolojik
gelişmeler öyle hızlı bir şekilde olur ki, tozu dumana katarak gelir. Homurtusu
çok uzaklardan duyulur. Uyum sağlayabilenler, başarılı olurlar, uyum
sağlayamayanlar ise, tozun dumanın içinde kaybolur giderler.”
Teknoloji üreticilerinin
işi gücü ar-ge çalışmaları yapmaktır. İnnovatörler artık tasarlayacakları
yenilikleri insanlara anket yaparak sormuyorlar. Kendilerini de tüketici yerine
koyarak, kimsenin aklına fikrine gelmeyecek özelliklerde teknolojik icatlara
imza atıyorlar. Ürettiklerini hayatımıza öyle bir sokuyorlar ki, uyum
sağlayamayan veya kulaklarını tıkayanlar bir müddet sonra, topluma
yabancılaşmaya veya hayatlarında gerekli olan bazı işlemleri yapamamaya
başlıyorlar.
Günümüzde herkesin
kullanmaya mecbur bırakıldığı, sosyal medya unsurlarından en önemli ikisi,
facebook ve akıllı telefonlardır. Bunları kullanmamakta hala direnen var mı
bilmiyorum ama, okul işlemlerinin, banka işlemlerinin, devlet işlemlerinin bir
çok yere müracat verilerinin yerine getirilmesinde sosyal medyayı kullanma
zorunluluğumuz vardır.
Zaten söz konusu
teknolojik gelişmelere imza atanların amaçlarının başında, ürettikleri
ürünlerin mümkün olduğu kadar çok insan tarafından kullanılması ve sonucunda da,
yüksek düzeyde paralar kazanılması gelmektedir.
Günümüzde cep telefonu
kullanmayan kalmadı. Genç nesil ise, planlı proğramlı olarak belirli bir zaman
diliminde “pazarın kaymağını alarak” yeni ürünleri piyasaya süren teknoloji
üreticilerine dört-beş ayda, hadi diyelim bir yılda yenileyerek, yeni
teknolojilere ayak uydurmaya gayret etmektedir.
Gerek gösteriş, gerek
rekabet, gerek daha üstün işlemler yapabilme, gerek en önde olabilme, gerek
egosunu tatmin etme gibi saiklerle, eldeki akıllı cihazlar sürekli yenilenmektedir. İnternet
hizmetine ulaşımın kolaylaşması, ucuzlaması ve bazı işlemlerin yürütülmesinde
vazgeçilmez olması, söz konusu amacı hızlı bir şekilde kamçılamıştır.
Sosyal medyanın sayısız
faydası vardır. Dost ve arkadaşlarla hızlı ve etkin iletişim kurma, ölüm-doğum
gibi haberlerin hızla duyurulması, yetenekli insanların hünerlerini kısa süreda
bir çok kimseyle paylaşabilmesi, her türlü reklamın kolayca yapılabilmesi,
merak edilen kişi ve konulara hızlıca ulaşılabilmesi vb. gibi konularda yabana
atılamaz faydaları vardır.
Ancak, kötü amaçlarla
kullanılması, teşhircilik, röntgencilik, terbiyesizlik, ağır şaka, dalga geçme,
hayatın gerçeklerini “ti”ye alma, suistimal, hesapları ele geçirme, sarkıntılık,
tehdit etme, rencide etme, gizli kalması gerekenleri ifşa etme, şantaj sebebi
olarak kullanma, gerçeği saptırarak veya abartarak ifşa etme vb. gibi yıkıcı ve
zarar verici etkilerini de unutmamamız gerekiyor.
Ayrıca, zaman
hırsızlığı yapması, durağan bir hayata geçirerek ataletin pençesine atması,
geyik muhabbeti yapılarak kıymetli zamanın öldürülmesi, gereksiz tartışmalara
dahil olarak, kavgalara ve kinneşmelere sebep olması, istemediğimiz görüntüleri
izleme zorunda kalmamız, bizi hiç ilgilendirmeyen özel yaşantılarla ilgili yazı
ve görüntülere zaman harcamak durumunda kalmamız vb. gibi bir çok negatif
etkileri de bulunmaktadır.
Toplumsal ve sosyal
hayatta çok iyi bilmemiz bir gerçek vardır: “Getirisi yüksek olan şeyin,
götürüsü de yüksektir.” “Getirisi düşük olan şeyin, götürüsü de düşüktür.” Bu
konu risk alma hususunda da geçerlidir. Yüksek risk alan birisi kazanırsa
yüksek kazanır, kaybederse de yüksek kaybeder. En önemli örneği de menkul
kıymetler borsadır. Yüksek parayla girerseniz, kazancınız da kaybınız da o
oranda yüksek olur.
Ağır sonuçlar doğuracak
zararlarına rağmen, faydalarından yararlanmak ve gündemden düşmemek adına,
sosyal medyayı kullanmamız gerektiğine itiraz edileceğini zannetmiyorum.
Nasıl ki, televizyonlar
ilk çıktığı zaman, negatif yönlerinden
dolayı kullanmamakta direnenlerin hepsi sonuçta pes etmişlerdir. Eğer, hala
sosyal medyaya direnenler var mı bilmiyorum ama, onlar da günün birinde mutlaka
pes edeceklerdir.
Peki, ne yapmalıyız?
-
Sosyal medya ve akıllı telefonları
mutlaka rasyonel, etkin, verimli ve rantabl bir şekilde kullanmalıyız.
-
Yüksek kaliteli amaç ve hedeflerimize
ulaşabilmek için, onları araç olarak kullanmalıyız. (İş müracaatı,
yazdıklarımızı kitlelere ulaştırmak, duyuru ve ilanlarımızı yaymak, eski dost
ve arkadaşlarımıza ulaşmak, ürün ve hizmetlerimizi pazarlamak, hünerlerimizi
paylaşmak, acil ilanlarımızı duyurmak, eğitimimize – işimize ve ilişkilerimize
destek sağlamak vb. için).
-
Sosyal medya kullanımını bizim
irademiz akıllı ve etkin bir şekilde yönetmeli, onun girdabında kaybolup
gitmemeliyiz.
-
Sosyal medya kullanımında ölçüyü ve
dengeyi kaçırmamalıyız.
-
Mutlaka kaliteli yaşamımıza üstün
katkılar sunacak bir şekilde kullanmalıyız.
Peki, neleri
yapmamalıyız?
-
Sosyal medyaya günde ayıracağımız
zaman, makül ve hak ettiği bir süreyi asla
aşmamalıdır.
-
Kaliteli yaşamımız için önemli olan
görev ve sorumluluklarımızı geriye iteklettirecek kadar hayatımıza
girmemelidir.
-
Dost ve arkadaşlarımızla,
sevdiklerimizle, aile yakınlarımızla iletişimi azaltacak, sevgi sunumu ve paylaşımına
zarar verecek kadar zaman ayırmamalıyız.
-
Bize anormal gelen bazı paylaşımlar,
bazı insanlara normal gelebilir. İnatlaşarak ve iddialaşarak kavga ortamına
sürüklenmemeliyiz.
-
Birilerinin şaka niyetiyle paylaşımı
diğerine çok olumsuz bir şekilde etki yapabilir. Bunlara verilecek cevapların
yeni kavga ve negatif sonuçlara sebebiyet vermeyecek hassasiyette olmasına
dikkat edilmelidir.
-
Günde 8 saat kaliteli gece uykumuzu,
sevdiklerimize ayıracağımız yüksek kaliteli ve anlamlı zamanı, görev ve
sorumluluklarımızın gereklerini, spor ve egzersizlerimizi, kişisel bakım ve
hijyenimizi, üretim ve paylaşımlarımızı, yardımlaşma ve dayanışma
eylemlerimizi, kariyer ve gelecek planlamalarımızı, velhasılı önem arz eyleyen
bütün işlerimizi, sosyal medyanın insafına terk etmemeli, janjanına ise, asla
feda etmemeliyiz.
-
Mutfağımızdaki bıçağı gerektiği gibi
kullanmadığımız zaman elimizi kesiyor veya kaza ile üzerine düştüğümüz zaman,
ölümcül yaralar açabiliyor diye, kullanmaktan nasıl vazgeçmiyorsak; sosyal
medya ve akıllı telefonlarımızı da olumsuz yönlerine dikkat ederek, irademizi tümüyle
teslim etmeyerek ve hayatımıza kalite ve anlam katmasını sağlayarak kullanmaya
devam etmeliyiz.
-
Asla ve asla “ayranı yok içmeye..”, “kuyruğu dik tutma”, “hava atma” ve “egomuzu
tatmin etme” gibi olumsuz düşünce ve eylemlerin peşine düşerek; başkalarını küçük görme, aşağılama, rencide etme,
değersizleştirme sığlığına düşmememiz gerekir.
Selam, sevgi ve dualarımla... Allah’a (cc) emanet olunuz.
05.Şubat.2015 Saat: 21.00. Antalya
Yrd.Doç.Dr. Süleyman COŞKUNER
Kaliteli Yaşam Uzmanı