MÜSAİT BİR
YERDE İNECEK VAR
Nine çatalımsı bir sesle “Müsait
bir yerde ineyim şoför bey oğlum.” diye seslendi. Şoför de hiç tereddüt etmeden,
trafiğin seyrek olduğu ileride yolun sağına yanaşıp nineyi indirdi. Şoför de
nine de memnun, işler yolunda.
Bu hafta “Müsait” kelimesiyle
çalkalandı sosyal hayat. Çalkalandığına göre durulacak da demektir. Nerede
hareket orada bereket. Kelimeni anlamının kadınları aşağılayacak bir biçimde
sözlükte yer aldığı şayiası ayyuka çıktı.
2009 yılında İstanbul’a göç
ettim. Kendi çapımda işlerde çalışmaya başladım. İstanbul kibardır ya. Kimin
telefo0nuna kulak misafiri olsam,
selamlaşmanın sonunda “Müsait miydiniz bir konu görüşme isteğim var.” Biçiminde
söze başlanıyor. Bu kibarlığa hayranlığımla beraber üzüntülerim de içimi
daraltıyordu. Âlâ, çok hoş, eyvallah.
Kendi kendime “Şu memlekete bakınız,
bir soruya cevap v ermeye vakit olmamalı ki böyle davranılıyor, benim vaktim
çok insanların işi çok vakti yok .” diyordum.
Araçta “müsait yer olmayınca arka
minderi beşlediler. Zira arka minder dört kişiliktir.
Sözlük çalışmaları epeyce
eskidir. Sözlükçüler “dostlar işbaşında görsün, ”kabilinden sözlük ihdas
etmezler. Bir işe yaramasıdır matlup olan. Buna kısaca özellikle yazarken yazılandan
yazanın anlatmak istediğinin anlaşılıp anlaşılamadığını ayırt etmek için anlamı
herkesçe aynı olan kelimelerin yerli yerinde kullanımını sağlamak arzusudur
sözlüğün varlık sebebi. Yoksa birimiz
diğerimizi bir ömür anlayamayız. Sesli konuşmalarda ,vurgu, ton ve beden dili
vasıta olunca kelimelerin anlamını yanlış da kullansak, ”Anladın sen onu. “olup
geçer. Burası böyle.
Gelelim tartışmalara konu olan”
müsait” kelimesinin hikâyesine.
Kelime Arapçadır. Eski Türkçenin
latinize biçimine aktarılırken “müsaid” yazımı kullanılmış, daha sonraları “d”
harfinin yerine “t” harfi ikame edilmiş. Buradan Müsaid=müsait çıkarımının
yanlışlığı söz konusu edilemez.
Biraz kaynaklığı kamuca bilinen
ve kabullenilen sözlüklerin “müsait”i nasıl anlamlandırdığına bakalım. Böylece “Buzağının
öküz altında m,ı inek altında mı aranıp aranmadığının farkına varırız.
1-Müsaid: (Arapça) yardımcı,
yardım eden, teşvik eden. (Nişanyan, Çağdaş Türkçenin Etimolojisi İnternet
sitesi.)
2-Müsaid: Muvafık, uygun, yardım
eden, izin veren.Osmanlıca Türkçe Lügat,Ölçü Birimleri Dönüştürücüsü İnternet
sitesi
3-Müsait: Uygun ,elverişli. TDK
sözlük,s,589,Bilgi Basımevi, Ankara 1974.
4-Müsaid: Yardım eden, elverişli,
uygun, müsaade eden ,izin veren.Ferit Devellioğlu,Osmanlıca Türkçe Lügat,Doğuş
Ltd.Şti Matbaası Ankara 1970
5-Müsait: 1-Uygun,elverişli.
2-Flört etmeye hazır olan,kolyca flört
edebilen(kadın) TDK Sözlük,İnternet
sayfgası
“Müsait” kelimesinin ortak kullanılabilecek
anlamlarını üç aşağı beş yukarı sıraladık. Burada herkes dilediğini kulansın
seçeneği yok, tek ,yegane amaç bireyler arası sözlü veya yazılı anlaşmanın
yanlışsız sağlamamasını gerçekleştirmektir.
Doğrusu 1. Şıktaki anlamını pek
kullanan yok gibi. 2. Şıkkın son iki anlamı da 1. Şıkla aynı.
Hasılı uzatmaya gerek yok,” uygun
ve elverişli” anlamları dışında kullanılmayan bir kelime. Ne oluyor ki TDK 1974 basımı sözlüğündeki “Uygun, elverişli”
anlamını genişletiyor.
Acaba kelimelerin mecaz ve argo
anlamlarını mı karıştırıyor. Lâmı cimi
yok! “Müsait kelimesi evelemeye gevelemeye de herek yok. Yaşayan haliyle olumlu,
olumsuz, bir işi yapabilmeye her şartıyla hazır olmayı ifade ediyor.
Örnekler: Bugün Öğle namazını
müteakiben meyyitin cenaze namazını kıldırmaya müsait misiniz sayın hocam.
Birader askerden yeni geldin
senin şerefine kafaları çekeceğiz, umarım sen de müsaitsindir.
Mezuniyet tezimi, hocama takdim
etmeyi arzuladım, hocama da duyurduydum. Lâkin muhterem hocam kabule müsait
değillermiş.
O var ya o, her melanete müsait
keştir. Onun keş olduğuna aldırmayın ,kötü emellerinize müsait değildir.
Uzatmayı kes/Maksat eserse/Bir
dize yeter/Seni keserse // Şakir
Albayrak