“Kim En'âm Sûresini gece ve gündüz okursa, yetmiş bin melek ona salât (istiğfâr) eder ve onun için af diler”. (Hadîs-i şerîf-Envâr-üt-Tenzîl)
Resulullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) buyurdu ki: "Yetmiş bin (70.000) melek, tesbih ve hamd sözleriyle bu surenin inişine eşlik etti."
Allah Resulü (s.a.v.) buyuruyorlar
ki :
" Kim sabahleyin En'am Suresi'nin ilk üç
ayetini okursa, Allah c.c. o kimsenin emrine yetmiş bin melek verir. O melekler
o kimseyi korurlar ve onun için kendi amellerini kıyamete kadar yazarlar.
Yedinci kat gökten yanında demirden tokmak bulunan bir melek iner. Şeytan o
kimsenin kalbine bir şer koymak istediğinde melek tokmakla şeytanı döver ve bu
esnada şeytan ile o kimse arasında yetmiş bin perde oluşur. Kıyamet günü Allah Teala
buyurur ki :
"Ey âdemoğlu! Benim gölgem altında yürü,
cennetin ağaçlarının gölgesinden faydalan, Kevser'den iç, Selsebil suyunda
yıkan. Sen benim kulumsun. Ben de senin Rabb’inim. Bugün senin aleyhine ne bir
hesap vardır, ne de azab. "
En'am Suresi, Kur'an'ın altıncı suresidir, Mekke'de nâzil oldu (indi) ve 165 ayetten oluşmaktadır. Surenin bazı ayetlerinde Arapların kurban edilen hayvanlarla ilgili birtakım gelenekleri kınandığı için sureye En'am Suresi denmiştir. Hucce (Hüccet) Suresi olarak da bilinmektedir.
Surenin bazı ayetlerinde Arapların kurban edilen hayvanlarla ilgili birtakım gelenekleri kınandığı için sureye En'am Suresi denmiştir.
Koyun, keçi, deve, sığır ve manda cinslerini bir arada ifade eden bir kelimedir.
Surenin
temel konuları:
*Tek Allah inancı (tevhid), Allah'a ortak koşulmaması,
*Batıl inançlar,
*Temel ahlak ilkeleri,
*Peygamberlik,
*Hz. İbrahim'in tevhid mücadelesi,
*Kur'an'ın gerçekliği,
*Ahiret hayatının gerçekliği.
*Allah'ın varlığı, birliği, yüceliği ve kudreti bilinmeli ve sadece ona hamd edilmelidir.
*İnsan, çevresindeki varlıkları gözlemleyip
Allah'ın varlığını, birliğini ve kudretini daima hatırlamalıdır.
*Müminler, inkârcıların söz ve davranışlarına
karşı metanetli olmalıdırlar.
*Peygamberler
insandırlar; onların beşer üstü özellikleri yoktur. Onları diğer insanlardan
ayırt eden özellik, Allah'ın elçisi olmalarıdır.
*Yardım
sadece Allah'tan beklenmelidir; Müminlerin Allah'tan başka gerçek dost ve
yardımcısı yoktur.
*Allah, her şeyi en iyi bilendir. İnsanların
yaptıklarını da çok iyi bilir.
*Allah
adına din konusunda yalan uyduranlar zalimdirler.
*İhtilafların çözümünde hakem, onun kitabı
Kur'an'dır.
*Anne-babaya
iyi davranılmalıdır.
*Ölçüde ve tartıda hile yapılmamalı, yalan
söylemekten kaçınılmalı ve verilen söz (Allah'a ve insanlara) yerine getirilmelidir.
*Fakirlik korkusuyla çocukların canı tehlikeye
atılmamalıdır.
*Fuhuş ve zinanın her türlüsünden uzak
durulmalıdır.
*Kötülük
yapan bir misliyle, iyilik yapan ise on misliyle karşılık görür.
*Hz. Muhammed'in (s.av.) yolu (dini, ahlakı,
ruh yüceliği) en son ve tek geçerli yoldur.
***Muhammed Mustafa (s.av.), tüm yaratılmışların (enam) en üstünü olandır. Cenabı Mevlana’nın c.c. halka, yaratılmışların tamamına (enam) yüce bir hediyesidir, armağanıdır, lütfudur (enam). Kanıttır (hücce’t’), Kuranı Kerim’in (enam, hüccet) canlı bir delilidir.
En'âm Sûresinde; İslâm dîninin îmân esasları, dünyâ hayâtının fânî (geçici), oyun ve eğlenceden ibâret olduğu, âhiretin daha hayırlı olduğu, hazret-i İbrâhim'in üvey babası ve kavmi ile olan mücâdelesi, hazret-i İshâk, Yâkûb, Dâvûd, Süleymân, Eyyûb, Yûsuf, Mûsâ, Hârûn, Zekeriyyâ, Yahyâ, Îsâ, İlyâs, İsmâil, Elyesa', Yûnus ve Lût'un aleyhimüsselâm fazîletleri (üstünlükleri), Allah’ü Teâlâ’nın adı anılmadan (Besmele çekilmeden) kesilen hayvanların etinden yememek, günahtan sakınmak, Allah'a ortak koşmamak, Ana-babaya iyilikte bulunmak, yetim malı yememek, ölçü ve tartıyı hakkıyla, eksiksiz yerine getirmek gibi hükümler bildirilmektedir. (Senâullah-ı Dehlevî, İbn-i Abbâs)
Enam: Arapça kökenli bir sözcüktür. 1. Bütün mahlûkat, yaratılmış her şey. 2. Halk, insanlar. 3. Seyyidü'l-Enam; Halkın, yaratılmışların en yücesi Rasûlullah (s.a.s). 4. Kur'an-ı Kerim'in 6. Suresinin adı. 5. Bazı ayet ve duaları içeren dua kitabı. 6. Hediye, armağan.
Hücce (Hüccet): 1. Sözlükte "delil, burhan, senet, kanıt. 2. Bir hükmün doğruluğunu kanıtlamak ve muarıza karşı galip gelmek amacıyla ileri sürülen delil; mahkemede düzenlenen hukukî belge. 3. Seçkin âlimlere verilen unvan. 4. Bir konu hakkında en doğru, gerçek ve geçerli yorulmalarda, saptamalarda, değerlendirmelerde, nitelendirmelerde bulunan, bilge, âlim. 5. Tasavvufta hakikat – ledünniyat – hz. Hızır (a.s.) – Muradı İlahi ilmine vakıf olan. İlmi ile yaşayışı ile hakikatin kendisi olan, âlim.
1 - Hamd, gökleri ve yeri yaratan, karanlıkları ve aydınlığı var eden Allah'a mahsustur. Böyleyken kâfirler hâlâ Rablerine başkalarını eşit sayıyorlar.
161 - De ki: Rabbim, beni doğru yola iletti. Dosdoğru dine, Allah'ı birleyen İbrahim'in dinine. O, ortak koşanlardan değildi.
162 - De ki: Benim namazım, ibadetim, hayatım ve ölümüm hep âlemlerin Rabbi Allah içindir.
163 - Onun ortağı yoktur. Bana böyle emrolundu ve ben Müslümanların ilkiyim.
164 - De ki: Allah her şeyin Rabbi iken, ben O'ndan başka Rab mi arayayım? Herkesin kazandığı yalnız kendisine aittir. Kendi (günah) yükünü taşıyan hiç kimse, bir başkasının (günah) yükünü taşımaz. Sonra dönüşünüz Rabb’inizedir. O, ayrılığa düştüğünüz gerçeği size haber verecektir.
165 - Sizi yeryüzünün halifeleri yapan, size verdiği şeylerde, sizi denemek için, kiminizi kiminizden derecelerle üstün kılan O'dur. Şüphesiz Rabbin, cezası çabuk olandır ve O, bağışlayan, esirgeyendir.
Kaynaklar:
http://www.mumsema.org/
http://dualarhazinesi.blogspot.com.tr/
http://www.tdk.gov.tr/