Hikaye / Yaşamdan Hikayeler

Eklenme Tarihi : 19.10.2015
Okunma Sayısı : 729
Yorum Sayısı : 0
Yazar, insanların sürekli yakındığı 4 olguyu mahkemeye çıkarır. Bunlardan ilki, Kader’dir.

“Hâkim; “Evet. Burada, insanların sizden nefret etmeleri sonucunda, insanlara adil davranmama, onları hep hor ve hâkir görme, keyfe keder davranışlarda bulunarak insanların yüzündeki tebessümü yok etme suç iddialarıyla ve bu yargılama neticesinde idamla infazınızın istemi ile bulunmaktasınız. Lakin, öncelikle tüm bu suçlamalar ve idam istemi karşısında savunmanızı yapmak durumunda ve savunmanızın doğruluğunu ispatlamak mecburiyetindesiniz. Anlaşılmayan bir yer var mı?” diyerek girişini yapar.”

“Kader; “Yok sayın hâkim.” şeklinde kısa bir yanıt verir.”

“Hâkim; “Öyleyse buyrun lütfen.” der ve Kader’in 
savunmasını dinlemek için pür dikkat kesilir.”

“Ve Kader, savunmasına başlar. “Sayın hâkim bey, sanırım biliyorsunuzdur. Birini karalamak, defter karalamak kadar kolaydır. Bakın tarihe… Kabil ile Habil kardeşlere mesela... Birinin adağı kabul edilirken diğerininki kabul edilmedi ama kabul edilmeyen bunu hazmedemedi ve duygularına yenik düştü. Öldürmese daha iyi olur muydu? Onu yalnızca Yaratan bilir. Ama şu yönüyle de düşünmek gerekir; ilk cinayet işlendi, cinayetin ne olduğu öğretildi insanlara. Hayati önemi çok olan bir sürü ders verildi aslında burada. Bakın peygamberlere, çoğunun hayatı en son gönderilen peygamberle, ona gönderilen Kitap’ta anlatıldı. Bunların hepsi aslında benim bir parçam, sayın hâkim.” Kader, biraz soluklanır ve devam eder.” 

“Sayın hâkim, kulların Yaratıcısı, onlara buyurdu ki; ‘Bu dünya sizin için bir imtihandır.’ ve yine O, kullarına taşıyamayacağı yükü yüklemez. Aslına bakarsanız sayılamayacak kadar nasihatta bulunup bir sürü yol gösterdi kullarına. İyisini de kötüsünü de her ikisinin sonucunu da anlattı. Öyleyse, siz insanlar, Allah’ın sözünden daha büyük bir garanti mi aldınız da O’nun sözlerini yalnızca söylemekle yada kimi zaman sadece kendiniz yaşamakla yetindiniz? Kul, çoğu zaman ‘Allah’ım affet beni. Ben bir hata işledim, sen beni cezalandırdın. Dersimi aldım.’ demeyi unuttu. Ee bunları demeyince ortaya bir suçlu koymak gerekiyordu çünkü kimse ateşten gömleği giymeye cesaret edemedi. Lâkin sorsanız hepsi bir babayiğit, hepsi maaşallah astığım astık kestiğim kestik tipler. Hâl böyle olunca efendim, ortaya beni ve arkadaşlarımı suçlu olarak sürdüler. Ağızlarına geleni söylediler. Akıl almaz iftiralarda bulundular. Halbuki, yüce Yaratıcı, onlara bunu anlatmasına rağmen onların bir kulağından girip diğerinden çıktı. Tıpkı tarihteki geçmiş örnekleri gibi.”

Hâkim sabırla onu dinlerken aslında birçok kez kendisinin de aynı hataya düştüğünü farketti. Çünkü hatasız kul olmazdı. Hem ne demişler; önce iğneyi kendine sonra çuvaldızı başkasına batır.

“Zannediyorum az çok tarih bilginiz vardır. Olmasa da genel kültürünüz sanırım iyi seviyededir sayın hâkim. Sırf nefsine yenik düştüğü için bir kızı kirletenler değil de kirlenen kızlar öldürülür töre gereği… Yada namus adına mı demeliyim? Bu da onların kaderi hâkimim. Yani benim. Kimisi için iyi kimisi için kötü görünüyor olabilirim ama benim iyi yada kötü olduğum hakkındaki hükümleri insanlar değil, insanları Yaratan bilir. Bana kimsenin aklı sırrı eremez sayın hâkim. Eee bilirsiniz sayın hâkim, kedi uzanamadığı ciğere mundar dermiş. Yada oynayamayan gelin yerim dar dermiş, de diyebiliriz.”

“Hâkim; nutku tutulmuş bir biçimde onu dinlemektedir. Ve Kader devam eder; “Sayın hâkim, sizleri yaratan Yüce Yaratıcı, sizleri imtihan ediyor. O, doğru yoldan çıkmayın diye sizin isteklerinizi engelliyor çoğu zaman. Bazen size ders vermek istiyor bazen de aslında istediğiniz şeyin hayr olduğunu o bildiği için size daha hayırlı ama farklı bir kapı açıyor. Siz ise, bunu görmektense sadece kendi istekleriniz olsun istiyorsunuz. Sayın hâkim, ben; erkek evlat isteyip de sürekli kız evladı olan ve bu yüzden Allah’a isyan eden çok kişi tanıyorum.” Kader, savunmasını; “Sayın hâkim, bu kadar suçlu varken siz, bizi yargılamaya cüret ediyorsunuz. Bizim korkacak yada utanacak bir hâlimiz yok çok şükür. Utanması gereken biri yada birileri varsa o da, bizi şikayet etmeye cesaret gösterenler olmalı. Acaba onlar çuvaldızı bize saplamadan önce iğneyi kendilerine batırıp acının ne olduğunu öğrendiler mi?” sözleriyle bitirir.”

“Hâkim; yüksek, bir o kadar kararlı sanki gece sessizliğini yaran bir gökgürültüsü şiddetinde kararı açıklar: “Karar! Şikayetçi tarafın şikayetleri ve isteği doğrultusunda, söz konusu sanığın savunması alınmıştır. Bu durumda; söz konusu sanığın beraatine, Kader ve arkadaşlarını yargılama isteminde bulunan insanların eğitimi için gerekli çalışmaların başlatılmasına, insanların kaderinde olana razı göstermesine ve Yaratan’a isyan edenlerin isyanlarının bastırılmasına karar verilmiştir.” Hâkim kararını açıkladıktan sonra Kader’e bakar. Ve yüzünde gülmekle gülmemek arasında bir ifade görür. Sorar; “Beraatine karar verdim. Neden sevinmiyorsun?” Kader; “Sayın hâkim, beni serbest bıraksanız bir dert bırakmasanız ayrı bir dert. Şimdi, beni serbest bıraktınız diye herkes beni sevecek mi zannediyorsunuz? Yanılıyorsunuz hâkimim, yanılıyorsunuz. ” diye yanıtlar.”
 
( Dört Sanık - 1 Numaralı Sanık Kader başlıklı yazı 4harf1kelime tarafından 19.10.2015 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu