Bir rüya gibi ,mutlu günlerin resimlerini ,mutluluklarımızı gözlerimle çekmiştim .
Tek tek bakmak istedim bu gece, karışık resimlere ...
Kalabalık bir aileydik, yakın bağlarla aynı evde yaşıyorduk. Üsküdar`da...

Böyle aynı sofrayı, paylaşmak ne keyifmiş meğer.Hiç canımız sıkılmazdı.
TV yoktu, net yoktu, cep tel yoktu, ev telefonu kimselerde yoktu.
Kocaman bahçede akşam olmasını istemezdik, özellikle tatil dönemleri tabi ...
Meyveli ağaçlar, sebzeler , çiçeklerin her çeşidi, meyve yol hopla zıpla amcanın kızı, kardeşlerin, halanın oğulları oh lay lay lom..
koş zıpla oyna ; hormonsuz ve teknolojisiz bir hayat , dostluklar, komşuluklar, akrabalıklar olan , birdaha ele geçmeyen günlermiş.
Yan bahçemizde ki komşularımıza ,sabah günaydınlarıyla başlayan o tatlı muhabettler.
Bahçelermizde yapılan hıdrellezler akşamları çardak altı sobetleri, bayram sabahları, çocukluk defilelerimiz, bayram paralarını saymalarımız. Hafta sonları Çamlıca Tepesi'nden İstanbul'u seyredip çam havası aldığımız sağlıklı günlerimiz, o zamanlar boğaz köprüsü yoktu , natureldi İstanbul ; taşlaşma da yoktu.
Cam gibi denizlerimiz şeffaf kendini görebilirdin hatta balıklar kaçışırdı ,ürkerdi 'a aa ayna gibi' demelerimize .Haftada dört kez ;
uskumru balığı yerdik o kadar boldu ki,oysa bugün deniz anaları bile yok oldu. Adalara gitmek lüksümüzdü ..Bir de mimozların mevsimiyse ,işte tatil bir günlük kana kana iç dur.
Cumhuriyet bayramları ve Zafer bayramlarında meşalelerin aheste aheste yanışları ne heyecan katardı bayramlara..arada
yaz geceleri sokalarımızdan cambazlar geçerdi , ip cambazlarıydı bunlar çok sevinirdim bir de çok korkardım tel, ip kopar mı diye babama sık sık sorardım. Sokakarımızda araba sayısı çok azdı , bizim yoktu, gümrükte çalışan kiracımızın impalası vardı , akşam üzerleri evine gelince , herkez balkondan impala arabaya hayranlıkla bakardı, bir de büyük oğulları Telat'ın motosıkleti vardı; kısa bir süre sonra da babası birkaç kez düşüp kolunu kırdığı için satmıştı...!!!!!!!!!!!!
Her mahallenin bekçileri vardı sabaha kadar uyumazlardı ,hiç hırsız girmezdi evlerimize,düdük çaldıkları zaman ben yorganı başıma çekerdim ,biraz da titrerdim. Akşam üzerleri küçük el arabalarıyla dondurmacılar geçerdi ,çocuklar sıraya girerdik, ben limonlu ve çikolatalıyı çok severdim, hala da çok severim favorimdir ikisi. Silivri yoğurtçuları geçerdi ,omuzlarında tahtaya bağlı iplerde tepside ,kaymaklı silivri yoğurdu ,'kg bir liraya' diye bağırırlardi,kaymaklarını şekerle yemeye bayılırdım. Darbukalı macuncularımız vardı, renkleri gökkuşağı gibiydi, her renginden çıraya sardırırdım. Bir de şiir okurlardı onların şiirlerini dinlerken macunu yemeği unuturdum , sıcaktan erirlerdi, ellerim ballanır annem çok titizdi,görmeden tulumbadan su çekip yıkardım , babaannem o tulumbalı kuyuya karpuz atardı, çatlardı karpuzlar, bazende samanlı buz alırdık kasaptan, buz satarlardı, buz dolaplarımız yoktu .Tel dolaplarımız vardı.Perşembe akşamları da radyo tiyatrosu dinlerdik,pazar günleri de Rahmetli Nedet Selçuker şiir okurdu radyoda, hiç ses çıkarmaz sessizce dinlerdik, ne güzel günlerdi o günler , KARIŞIK RESİMLER bitti ..!

Şimdi düşünüyorum da rüya gibiydi masal gibiydi..Çağ teknoloji çağı çağ hormonlu gıdalar çağı..Gözlerimle çektiğim karelerdi !

Oya Gedik
( Karışık Resimler ! başlıklı yazı Oya GEDİK tarafından 26.11.2009 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu