Kapı zili çalınıyor, bir iki dakika sonra yeniden çalınıyor ama kapı açılmıyor. Kişi ısrarcı, bir daha, bir daha tekrarlıyor ama kapıyı açılmıyor.
Kendince "evde birileri var ama açmıyorlar kapıyı" diye bu defa yumruklamaya başlıyor ve bağırıyor:
-Aç kapıyı evdesin, biliyorum...
Bu durum hiç hoş değil, evde birisi olsa da kapıyı açacak pozisyon uygun değildir, örneğin banyo yapıyordur, uyuyordur, hasta olduğu için ıstırahat etmesi gereklidir vs...
Kapıdaki ısrarcıdır, cep telefonunu çaldırır ve içerdeki telefonun çalan sesini duyar, ısrarla hem telefonu hem de kapı zilini çalmaya devam eder.
Ne dersiniz böyle bir sahneye?
Postacı bile (bir zamanlar) kapıyı iki kere çalarmış...
Toplum terbiye kuralları var, eskiden adab-ı muaşeret kaideleri denilirdi ve bizim jenerasyon bu kaideleri bütünüyle uygulardı ama şimdi?
Telefonda da durum aynı, arıyorsunuz, çaldırıyorsunuz, açan-bakan yok...
İki-üç dakika sonra tekrar çaldırıyorsunuz yine bakılmıyorsa telefona, devam etmenin anlamı yok, aramanız zaten daha sonraları cevapsız arama şeklinde görülecektir.
Yani ısrar bir anlamda itici olmaya sebep oluyor.
Toplum kaidelerinden olmak üzere;
Bir topluluktasınız, bir zıpçıktı elindeki cep telefonu ile görüntünüzü alma safhasındayken müdahale ediyorsunuz;
-Hayır, beni görüntüleme...
-Neden? Ne olur ki...
Olması gereken, başlangıçta izin almasıydı,
-Bir görüntünüzü alabilir miyim? Diye...
Hani nerde nezaket!...
*****
Davet edilmediğiniz veya onay almadığınız bir eve valizi alıp gece yatısına gitmek olmaz...Ev sahibi kapısını açar ama......
Tekrarına izin vermez.
Kişi tanıdığından borç almıştır fakat söz verdiği tarihte geri ödeme yapmamıştır. Sonraki tarihlerde yine borç ister hem de ısrarla...
Buyrun, buradan yakın. :-)
Çocukluğumun geçtiği kasabamızda yaşanmış mini bir öykü:
Gençlerden biri, kökten akrabası olan dede görünümlü bir amcayı ziyaret eder. Sohbetin arasında bir miktar borç ister. Amcanın durumu iyidir ve ona:
-Oturduğum minderi kaldır ve onu al...
Genç, minderin altındaki parayı alır ve amcanın elini öper oradan ayrılır. Sözüne sadıktır günü gelince geri ödeme için geldiğinde amca:
-Yine o minderin altına koy...Der.
Bu olay iki kez tekrarlanır. Son geri ödemeyi yapmadan gencimiz yine gelir amcaya sıkıntısını anlatır amca da:
-O minderin altından al...Der.
Genç bakar ki minderin altı boş,
-Burada yok bir şey...Deyince amca:
-Sen koymamışsın ki olsun, koysaydın olurdu...Der,
Kıssadan hisse...
*****
2016 yılında...
-Gençler evleniyorlar, mutlular, Allah mesut etsin...
Davetlilerin karşısında gelin sakız çiğniyor, öyle balon gibi şişirdiği yok ama çiğniyor işte...
Kimbilir, belki bilmiyordur böyle bir şeyin yakışıksız olduğunu...
İkaz edilseydi...
????????
*****
Zan ile hareket etmek bazen ve genellikle yanlış sonuçlar doğurur. Hala üzüldüğüm mini bir hatıramı paylaşmak istiyorum:
Şehrimiz üniversitesinde öğrenim gören bir öğrenci, ailesi bir başka şehirdeki kızımın yakını...Bir kaç kez ziyaret etti bizi. Yerleşik düzendeki bizler, anne ve baba gibi ilgilendik O'nunla...
Burası Antalya, havalar ısınınca meltem esintisinden faydalanmak için evde olsak da olmasak da 24 saat balkon kapıları ve pencerelerimizi açık tutarız.
Dışarıda olduğumuz bir günde bu gencimiz gelmiş, zili çalmış defalarca ama açan olmayınca dış cepheden bakmış ki, balkon kapıları ve pencereler açık "evdeler ama kapıyı açmadılar" diye kendi kendine hüküm vermiş.
Sonralardan duyduk önyargısıyla böyle düşündüğünü...
Daha sonra hiç gelmedi bize...
Ne diyelim,
Hayatın akışında bir çakıl taşı ki topuğumuza deyerek ruhumuzu sendeleten...
Selam ve sevgilerle...
Yurdagül Alkan.