ANLAŞILMAK VEYA
ANLAŞILAMAMAK
Yaş aldıkça görüyoruz ki hayat o kadar da uzun
değil… Bu yaşam bize ait, onu en iyi şekilde kullanmalıyız. Boş bir defteri
özenle yazabiliriz veya onu bir karalama defterine de çevirebiliriz. Hayat öyle
bir defterdir ki karaladığımız sayfalarını koparıp atamayız. Bu nedenle
attığımız her adıma dikkat etmeliyiz. Bize Allah tarafından bir defalığına
bahşedilmiş hayatı en iyi şekilde değerlendirmemiz gerekmez mi?
George
Orwell diyor ki: "Belki de insan sevilmekten çok anlaşılmayı
istiyordu." Fark ettim ki hayatımızın
çoğunu kendimizi başkalarına anlatmaya çalışarak geçiriyoruz. Anlamayana ya da
anlamak istemeyene kendimizi beyhude anlatmakla kaybettiğimiz zamanın telafisi
yok. Üstelik başaracağımız işleri de bu yüzden geciktiriyoruz.
Yaptığımız her işin elbette bir
açıklaması olmalı ancak bunu ömrümüzce başkalarına izah etmeye çalışarak zaman
kaybetmemeliyiz. Zorunlu olarak hesap vermemiz gereken öncelikle yüce Mevla’dır.
Aile içinde aile büyüklerine, anneye, babaya, eşe; iş hayatında amirlere; toplumda
adaleti, huzuru sağlamakla görevli emniyet yetkililerine ve adliyede yargıcın
önünde hesap vermek ayrı bir konu… Ondan
söz etmiyorum.
Yapmak istediğimiz her şeyin hesabını ilgili ilgisiz herkese uzun uzun açıklamak
zorunda değiliz. Hesap sormaya hazır insanlar var kendilerinin zorunlu olarak
ilgililere vermesi gereken pek çok hesapları varken… “Nereye gidiyorsun? Nereden geliyorsun? Bu
işi neden yaptın veya neden yapmadın? Seni anlamıyorum! Seni anlayamıyorum. “ tarzındaki
sorular yahut serzenişler yağmur gibi yağıyor. Birine anlatıyorsunuz, başka
birine de yeniden anlatıyorsunuz, bir de bakmışsınız ki izah etmekle
harcadığınız vakit uğraş verirkenki vakitten daha çok…
Mevlâna Celâleddin-i Rûmî “Sen ne söylersen söyle, söylediğin, karşındakinin anladığı
kadardır.” der.
"Yürüyüp geçeceksin, hep yürüyüp geçeceksin.
Ben
öyle yaptım. Hep yürüdüm.
Herkesin
her şeyi anlamasını bekleyemezsin.
Sen
yürüyüp gideceksin.
Anlayan
anlayacak, anlamayan anlamayacak; dünyanın hepsine yetişemezsin ki!
Bilirsin
ben iyi yürürüm." diyor Murathan Mungan...
Ben de diyorum ki: Kim ne derse desin,
kim ne düşünürse düşünsün yürüyüp geçeceksiniz hem de ilaveten gülüp geçeceksiniz.
Anlayan anladığı kadarıyla yetinsin. Anlamak istemeyenle de uğraşacak halimiz
de vaktimiz de yoktur.
NOT: Umarım anlaşılmışımdır.
Sevgiler…
HARİKA
UFUK
ADANA
11
MAYIS 2016
SAAT:19.45