GENÇ VE GÜZEL

Yakın dostları onu, “Körfezin En Genç ve En güzel Kızı” diye nitelediklerine göre demek ki zamanın etkisini bir çalımla savuşturmuş. Aynen yelin kayadan bir şey koparamadığı gibi.

Ben onu bir edebiyat sitesinde üç makaleciden birisiyken tanıdım. Yazılarının bağımlısı olmuştum. Her yazısının altına imzamı tereddütsüz atabilirdim. Çünkü benim düşünüp te yazamadığımı o yazılarda buluyordum. Cumhuriyetin kazanımlarını anlattığı bir yazısında karşı devrimci birisinin yorum yapıyorum diye kendince eksiklikleri sayarak bunları da yazmasını istemesi üzerine: “Görüşlerinizi özel bir yazıyla aktarabilirsiniz. Ancak benim köşemde propaganda yapmanıza izin vermiyorum.” Şeklindeki çıkışını çok beğenmiştim.

Bir ara izini kaybettim. Tanıyacağını tahmin ettiğim, vaktiyle hakkında övgüler düzen kime sorduysam, yerini söylemediler. Devlet sırrı gibi sakladılar. Ta ki facebook’ta yazı ve şiirleriyle karşılaşana dek.

Körfez’den Merhaba adıyla bir şiir kitabı çıkarmış. 112 sayfadan oluşan kitaptan bir tane de adresime göndermiş. Kitap, bir şiir kitabı ki her bir şiir, duygu yüklü satırlardan oluşmuş. Yoğun bir emek ve titiz bir çalışma ürünü olan yapıtta ne yok ki! Aşk, sevgi, isyan, vefa, ustalara saygı, tarihî gerçekler, günümüzün sorunları vb…

Şiir kitabı okumak, roman ve hikâye kitabı okumaya benzemiyor. Okuduğun bir şiirin etkisinden, yani havasından sıyrılmadan yeni bir şiir okumaya kalkarsan, baklava üzerine su içmiş gibi oluyorsun. Ne baklavanın tadını alabiliyorsun, ne de suyun. O bakımdan şiirin duygusunu yakalayayım diyorsan eğer, içindekiler bölümüne bakacak, seni çeken şiiri okuyup kitabı kapatacaksın. Yoksa bir sonraki şiirin tadını alamazsın. Bu kadar sözden sonra, adı geçen kitapta en çok etkilendiğim bir şiiri paylaşmak isterim:

Bugün Ne Gündür?

Susuzum en yeşilinden bir vadide.
Hüseyin’im
Ve
Kerbela’nın ta kendisiyim şimdi.
Soluksuzum,
Kavruğum ve minnetsiz.
Musa’yım,
Kızıldeniz’i yarmakla başladı mucizem.
Odun ettim balıkları yaktım suda.
Ve su bile yandı benimle.
Dergâhta buluştum Pir Sultan ile.
Hacı Bektaş’aydı dizelerim.
Mevlana “Gel” dedi
İşte burdayım.
Sonsuz aşk için burdayım.
Ve dizelerde külüm şimdi ben.

Gönüllerde sevdayım.
Kerem’im,
Belki de Karac’oğlan.
Şirinim ben en gerçeğinden ve
Şirindir dillerim en sahicisinden.
Gülen gözlerimle girdim yüreklere ve
Narindir yüreğim en incesinden.

Aşktan korkarım.
Sevdadan yana nasıl da cesur.
Bedenimle yaşarım, hücrelerimle ve
Gelgeç değildir yüreğim,
Bir de korkusuz.
Utanmak adına örterim aşkın üstünü.
Kilitlerim zindana
Ve sevda apaçık ortadadır.
Göğsümü gere gere hatta.

Adını bile anmam yârin.
Karabasanlar uğruna.
Türkülerde ararım bir tek namede.
Halaylarda, baraklarda koşarım ben
Ve ben Veysel’im bugün.

Not: Hz. İbrahim kıssasında, odunların balık, ateşin su olduğu anlatılmıyor muydu?

Yaşam felsefesini şu cümleyle özetlemiş Sezer Kılıç Nişancı: “Yaşam, insanın, insanca yaşaması olmalı her anlamda.”

Ben de kendisine sağılıklı uzun ömür ve mutluluklar diliyorum.
( Genç Ve Güzel başlıklı yazı RasimCANBOLAT tarafından 23.01.2010 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu