Zamanımızın epey önceleri hikâyemizin geçtiği köy rivayetlere göre Giresun İli ile Ordu İli arasında bulunan zekere köyünde geçtiği söylenir. Bu şirin ve güzel Karadeniz köylerinde anlatılmayan yoktur. Bende bunlardan bir tanesini rivayetlerden geldiğince anlatacağım.
Kahramanımız Çakırcalı köyün saf gençlerindendir. İlkokulu on üç senede bitiremeyip tasdikname ile mezun edilmiştir. Bir gün annesi Zülfiye kadın oğluna seslenir. Ben komşulara Emin emmi gile düğün yardımına gideceğim sen hayvanları otlamadan getirince samanlığın altına (Ahıra) atıver diyerek tembihler. Çakırcalı önüne konulan sığırları alıp köyün merasına doğru yola konur. Akşam yaklaşırken de hayvanları toparlayıp eve getirir, anası zülfiye kadının dediklerini yapar. Kendiside eve gelip istirahata geçer.Evde anası olmadığından bizim saf çakırcalı ocak başında ateşin karşısında uyuya kalır.
Düğün evinden geç dönen anası zülfiye kadın ocak başında uyuyan oğlunu kaldırıp ulan saf çakırcalı oğlum ne yatarsın burada git yatağında zıbarı ver (Uyu) der.Bizimkide oflaya puflaya kalkıp uyku semetesine öbür odadaki sedirin üzerine uzanıp oracıkta uykuya dalar. Sabah erken zülfiye kadın hayvanları sağıp sütünü aldıktan sonra çakırcalıyı kaldırıp karnını doyurarak elinede biraz azık verip biz bu gün gelin almaya gideceğiz komşu köye. Emin emmin gile sümüklü musaya Gülüzar (Gülizar) kızı alıp geleceğik sen geldiğinde hayvanları içeri yerlerine atarsın der.Bizim saf oğlan alıp hayvanları gider otlatmaya.Öğle sonudur hava epeyce sıcak olmuştur hayvanlar sıcaktan rahatsızlanıp huysuzlaşınca bizim çakırcalı alır hayvanları gelir eve, önlerine su ve birazda kuru yem verip kapılarını iyice kapatır.Eve çıkar dinlenmeye ama bu sırada anasının düğüne gittiği aklına gelir.Kalkar yerinden Cemil emmisinin kendine böyücek şeherden (İst.) aldığı laylon lastikleri (Ayakkabı) giyip oda Emin emmilerin oraya doğru gider varır düğün evine.
Abaooooooo oda ne be, altın gibi kıpkırmızı bir atın üzerinde kocaman kırmızı entarili (Duvak) birisi durmaktadır.Yanındada Emin emminin garısı şükran elinle bir şeyler söylüyor atın üzerindekine.Ne der ne demez biraz sonra atın üzerinden gelin iner ve kırmızı entarisi çıkarılır başından.Bizim çakırcalının başı dönmüştür o ne güzellik yarabbim Gülüzar gelin çıkar ortaya. Bizimkinin dili tutulur damağı kurur konuşamaz hale gelmiştir. Adeta gülüzar onun için bir melek gibidir ve dilinin damağının kurumasına sebep olmuştur.Bu arada anasınıda görür orada gülüzar gelinin koluna girip onu emin emmilerin evine içeriye götürmektedir.Bu duruma çok bozulur bizim saf oğlan çakırcalı ağlıyarak evin yolunu tutar.
Anası da geç vakit gelmiştir eve.İner ahıra sığırları sağıp sütü alıp içeri girer sütü tereğe (rafa ) koyup, tekrar dışarı hayvanların yanına gidip akşam otlarını verir içeri tekrar gelir.Bu gidiş gelişlerde içeriye girip çıkmalarda bizim saf oğlan çakırcalının sesi soluğu çıkmamaktadır.Bu duruma bir anlam veremeyen anası yattığı yere sedire yaklaşıp sorar, oğlum nen var ne olduda yüzüme bakmıyon gari der. Bizimki bir hışımla kalkar yattığı yerden, nolucak sen en güzel kızı Gülüzar kızı emin emmilere gelin edip içeri attın onu bana almadında o sümüklüye verdin der.Anası saf oğlana ne dese kar etmez.Bizimki taktı bir kez onun için dünyalar güzeli Gülüzar gelin onun olmalıydı.
Günler hep çakırcalının kurduğu ve Gülüzar gelinin kendisinin olmayıpta anasının Emin emminin sümüklüye vermesini düşünerek geçer. Her geçen gün bizimki biraz daha fenalaşıp kafayı üşütür.Aklında Gülüzar dan başka bir şey yoktur.Ne dense ne söylense hiç birini duymaz işitmez.
Günün birinde Gülüzar gelin evlerinin arkasında on onbeş metre ilerideki çeşmeye su almaya gider. Sıcaktan bunaldığı için akan soğuk suda elini yüzünü yıkamak isterken kendini gözetleyen birinden habersizdir.Tam serin sularla kendini ıslatıp rahatladığı esnada Çeşmenin arka kısmında saklanan bizim Safmı saf artık mecnunluk aşamasına gelmiş olan çakırcalı elindeki taşı fırlattığında Güzeller güzeli Gülüzar gelinin başına vurur.Taş darbesini alan gelin bayılıp yere düşer başlar kafasından kan akmaya bunu gören çakırcalıyıda kan tutar o da kimseye haber veremez.Gülüzar gelin kan kaybından ölür.Bizim mecnun çakırcalıda gözünü açtığında koca ninenin (Köy doktoru koca karı) evinde kendisine soğan koklatılmaktadır.
Böylece bizim saf oğlan çakırcalının bir hatası Gülüzar gelinin hazin sonu olur. Çakırcalıda sümüklü oğlanda böylece düzde kalırlar.
( Gülizar başlıklı yazı R.Kahvecioğlu tarafından 25.01.2010 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu