Taş Masa ( 2 )
Taş masa ( 2 )
Kaç yıl geçti aradan söylesene taş masa
Sabır taşı olsan da ses vermez izân mısın?
Bende bu cinnet hâli, sende tükenmez tasa
______Sürgün şehri gibisin yoksa sen Fizan mısın?
______Yere düşen gazele ağlayan mizân mısın?
Çamlıca’nın üstünde encamını kurmuşlar
Üstüne yalnızlığın damgasını vurmuşlar
Çok çileler dinletip bedenini yormuşlar
____Gemileri yakılmış kimsesiz Liman mısın?
____Hüzün girdâplarını kurutan zaman mısın?
Nerde eski günlerin hani o şanlı hâlin
Çamlıca’nın içinde emsaliydin hilâlin
Kanarya sesleriyle kaybolurdu melâlin
____Geçmiş eski günleri bekleyen mizbân mısın?
____Hatıra defterinde gizlenmiş mihmân mısın?
Bir Sonbahardı o gün aylardan Eylül ayı
Yine sana gelmiştim içimde hasret payı
Boğazda deli güneş kaynatıyordu suyu
____Hâlâ eski günlerin kahrıyla harman mısın?
____Yoksa sende ben gibi vuslata Harran mısın?
Hatırladın mı şimdi geldiğimiz o günü?
Yanımdaki hayâlle güldüğümüz o günü?
Ya senden ayrılırken öldüğümüz o günü?
____Her gece mehtâbımı dinlerken giryân mısın?
____Çatlayan cismin gibi vefada üryan mısın?
Bir semaver çay vardı üstüne koyduğumuz
Üç ince belli bardak vuslata yaydığımız
Tavşankanı çaylardı sevdaya saydığımız
_____Aşkta vefa yok diyen vefasız Cihan mısın?
____Şerm eden reng-i tebessüm dilimde nihân mısın?
Kaç sevdalı aşığın sırlarını sakladın?
Kaç gece Bülbüllerin feryadını yokladın?
Belki de âsûmânda sende cânân bekledin
_____Öyle bakma yüzüme söz bilmez Ozan mısın?
_____Sanki beni bırakıp giden o suzân mısın?
Ne bu yaslı duruşun kederlerden mi çöktün?
Bırakıp gidenlere gözyaşlarımı döktün?
Sende mi yalnızlığın temel taşını söktün?
____Taş masa hey taş masa bahtıma ferman mısın?
____Mazi yaralarına sürülen derman mısın?
Dinle beni taş masa ikimizde yaralı
Ay ve Güneş şahittir yüreğimiz buralı
Derde duçâr olmuşuz zemheriler vuralı
____Hazân vakti kan kusan kanatsız Nu’man mısın?
____Yoksa mezar taşında yükselen duman mısın?
Varsın delice aksın hasret dolu arkımız
Bir segâh bestesinde inlemeli şarkımız
Belki tekrar dönecek paslı gönül çarkımız
____Çaldıkça kalp titreten veremli keman mısın?
____Yusufi zindanları saklayan Ken’ân mısın?
O Eylül akşamında bizdik gâmda ıslanan
Yanımdaki canımdı omzuma yaslanan
Kalbimiz alev alev gözümüzdü puslanan
____Sende o günden beri dinmeyen şivan mısın?
____Ben gibi düş yolcusu ümide revân mısın?
Kara yel lale, sümbül renklerini ayırmış
Üstünden betonları söke söke sıyırmış
Felek hüküm keserek bize firâk buyurmuş
____Yaşanan o günleri anarken pişman mısın?
____Yâr olmayan ömrüne amansız düşman mısın?
Kırılan taburenin acısından solmuşsun
Belli kimse sormamış ondan dertle dolmuşsun
Gizli sevda çekmekten benim gibi olmuşsun
____Cürmünden daha fazla derdinden girân mısın?
____Yoksa hâlden anlamaz ceberrut tiran mısın?
İstedim ki bu gece hicrânını duyayım
İçinden yalnızlığın zarlarını soyayım
Şimdi beni anlatıp sana nasıl kıyayım
____İçten içe çürüyen çaresiz cânân mısın?
____Semerkant ve Buhara yoksa sen Turan mısın?
Taş masa hey taş masa diyemem derdi unut
Lâkin nefes bitmeden bitmemelidir umut
Al bu gözyaşlarımı yaralarına damıt
____Yedi kuşak yazılan bitmeyen destan mısın?
____Nâdân’ların yıktığı sahipsiz bostan mısın?
Belki bizi yeniden ısıtacaktır güneş
İlkbahar vuslatları uzatacak bize eş
Sar beni yorgan gibi ey vefalı çilekeş
____Baykuş yatağı gibi yıkılmış viran mısın?
____Belh şehrinde gülistan yazılmış İran mısın?
Kaybetme ümidini niye boynun eğilmiş
Oysa ahd-e vefanın hükmü böyle değilmiş
Damarların çatlamış yosunların yığılmış
___Canım yanmadı diyen aşık-ı meyyân mısın?
___Yaprakları kurumuş kokusuz reyhân mısın?
Yine veda vaktine fazla zaman kalmadı
Bizi bizden başka hiç anlayan da olmadı
Hey Makberî bahtındır hâlâ çilen dolmadı
____Taş masa hey taş masa konuşmaz Lisan mısın?
____Yoksa dertten taşlaşmış kurumuş insan mısın?
Makberi – Ahmet Akkoyun……………….21/03/2009…21:30..…İst
..........................................................................................................
mizbân = misafir ağırlayan
mihmân = misafir
melâl = can sıkıntısı
Harran = susuz
giryân = ağlayan
üryan = çıplak
nihân = gizli
suzân = can yakan
Nu’man = şakayık
Ken’ân =Filistinin diğer adı
revân =yolcu
girân = ağır
meyyân = yalancı
reyhân= fesleğen
(
Taş Masa ( 2 ) başlıklı yazı
Ahmet Akkoyun tarafından
22.03.2009 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.