AN
İnsanlık var olduğundan ve varlığa büründürüldüğünden bu yana, her zaman ve her zamanın içinde var olma mücadelesi vermiştir. Bu endişe ve kaygı, kendi öz varlığını unutturmaya, öz varlığını, var edeni, düşündürmemeye yol açmıştır. Tamamlanmak için, tamamlayanı değil, kendini yani tamlanan olanı seçmiştir. Bu da onu sürekli iki zaman arasında yaşatıp, anlık yaşama kabiliyetini zayıflatmıştır. Halbuki ondan istenen, ondan sorumlu olduğunu bildiren zaman dilimi, anlık zamandır. Çünkü bunu sözel muhakemeye vurursak, insanın geçmiş ile gelecek zaman diliminde , sorumlu olduğu ve tutulduğu zaman, anlık zaman dilimi olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu zaman dilimi nedense çoğu insanın aklından hariçtir yani bu düşünce sürekli ve daimi olarak akılda tutulması gerekirken buna muhalif davranmak ne kadar akıllıca olur siz değerli okuyucuların değerlendirmesine bırakıyorum. O zaman an ‘ın içinde saklı olan bazı şeyleri izah edelim sizinle. An, geçmişin bir adım önünde iken, gelmemişin bir adım arkasındadır. Yani geçmiş, anın içinde var olmuştur, an ile hayat bulmuştur. Çünkü bir şeyin geçmesi için an ile doğması gerek, bir şey, bir an içinde doğacak ki bir süre sonra geçsin, geçmişe girsin. Her ne şekilde olursa olsun, o zaman diliminin an’ da doğması gerekir. Gelmemişe gelirsek, geleceği belirleyenin an olduğunu anlamamak elde olamaz herhalde. Zira bir şeyi tayin etmek adına, bir şeyin gelecekte var olmasını sağlamak adına, o şeyi anda kendi öz ve özgür kararlarıyla insanın barındırması gerek ki, gelecek te, alınan o kararı içinde barındırsın, sürekli veya geçici bu değişir ancak barındırır. Demem o ki gelmemişe kuvvet veren, yön belirleyen, hazırlayan, tayin eden an’ ın kendisidir.
O zaman şöyle düşünmek gerekmez mi, neden an’a kuvvet vermiyor da geçmiş ve gelmemişe kuvvet veriliyor..? Yada neden şu üç zaman diliminin kuvvetini ve kudretini an ile toplayıp rahat etmez ki insan. Halbuki dini ve vicdanı olarak geçmişte barınan ameller ahveller suçlar ödüller yada cezalar, senin yaşadığın andan çıkma değil miydi..? Ayrıca seni o zaman ki geleceğe yani, şimdiki anına taşıyan bunlar değil miydi..? Demek ki, anı iyi yaşayıp değerlendirmemek, hem dini hem içtimai hemde dünyevi olaylarının örgüsünü belirleyen tek zaman dilimi olarak karşımıza Çıkıyor. Yani o zaman şunu demeli ki, geçmişin ve geleceğin sadece andan ibaret. Çünkü geçmişin zaten geçmişken, ve gelmemişin hala gelmemiş iken bu telaşın, baş ağrısının bir anlamı olmamalı öyle değil mi..? O zaman şunu demeli, Belirleyici unsur bulunduğun an olmasını gerektiriyor. Mesela diyelim ki, gelmemiş bir zaman diliminde hayatını belirleyecek ve etkileyecek bir imtihana tabi olacaksın. Bu imtihanın için çalışman gerekecek. Çalışman gerektirecek zaman dilimi senin için an olacak ancak Gelmemiş bir güne hazırlanıyorsun büyük bir endişe ve stres ile. Her gün yaşadığın an, bir sonra ki güne geçmişin olarak not düşülüyor. Hem geçmişe üzülüyorsun hem de gelmemişe. Bu iki zaman da üzülmeni ve endişelenmeni gerektirecek hiç bir şey olmamalı iken, sen üzülüp yaşadığın ana kuvvet vermeyerek motivasyonu yitiriyorsun. . Ve her gün geçerken ve takvim yaprakları her gün düşerken senin ömründen gelmemişte bulunan imtihan tedirginliği biraz daha karamsarlığa sarıyor seni. Hal bu ki yanlış yapıyorsun ancak farkında bile değilsin.
Her şeyin ile bu imtihan için, anda bulunduğun zamanı en iyi şekilde yönettiği zaman her iki zamana da yön verebilecek gücü kendinde aslında bulabilirsin. Ve bunu fark edebilirsen, bir zamanda, iki zamanı birleştirerek tek celsede geçmişi ve gelmemişi rahatlıkla geçebilirsin. Yani an içinde geçirdiğin her çaban, ana verdiğin her kuvvet geçmişine güzellik saçarken, gelmemişine yön vererek istediğin nehirlerden içmek istediğin berrak suları önünde bulmayı gerçekleştirecektir. Şimdi, demeliyiz ki, tüm sorumlulukların an, tüm kazanımların an, tüm kaybedişlerin an ile gerçekleşir. Yüce Allah sana bu üç zaman dilimini vermekteki neden ise hatta en büyük neden ise: geçmişi sorgulayıp, sonuç alman iken gelmemişte ise geçmişten aldıkların ile binayı kurman. Yani, sana yaklaşan her şey için hazırlıklı olman. Ve bunları an’ a kuvvet vererek yapman. O zaman şimdi seninle diyoruz ki geçmişe üzülmek ve gelmemişe endişelenmek , toprakların en derin mezarlıklarına gömüldü. Ve diyoruz ki, Şimdi anı en iyi şekilde yaşama ve kuvvetlendirme zamanı geldi. O zaman şimdi an’a misafir olmaya gidelim var mısın..?
ERKAM YILDIRIM
(
An başlıklı yazı
#eryld tarafından
28.03.2019 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.