Habeşin Yüreğinin Sesini Getirdim Sana
HABEŞIN YÜREĞININ SESİNİ GETİRDİM SANA
Ey insan olarak halife-i arz olan temsilci!
Doğrul ve kaldır başını göğün yüzüne, gecenin yıldızlarına ya da ayın parıldayan esrarengiz duruşuna. Yırt gözlerine kilitlenmiş nazarları, önüne tutulan aynaların rengine yeniden bakıver ve değiştir seni yansıtan aynaları bakışların ile birlikte. Senin üzerine doğan güneşin güzelliği, aynı saatlerde başkasının teninde batıyor olacaktır. Gördüğün güneş sadece doğmuyor dönen dünyanın üzerine aynı saniyelerde bir başka coğrafyanın teninden usûlca çekiliyor sıcak dokunuşları. Sonra ellerine alıver ödünç aldığın aynayı bir bakış at, seni, sana yansıtmasına izin ver...
Aynanın içinde farklı renge boyanmış iki insanın varlığını anlat bana en derin ve fırtınalı açıları ile... Evet görüyorum ki şaşkınlık içindesin. Seni içine alan ayna ile onu içine alan ayna farklı bir âlemin derinliğine vuruyor seni. Dokunmaya korkuyor gibisin sanki önyargı kalelerinin bütün burçlarını yıkmış gibisin... Hep merak ettiğin, ardında ve içinde olanları keşfetmeye yaklaşmış gibisin. Ama biraz korku, ama biraz telâş, ama biraz cesurca... Şimdi yalpalıyorsun karşında duran seni ve onu içine alan aynaya karşı...
Hep ardında olanları merak eden sen değil miydin? Şimdi bu titremelerin, pişmanlık ve üzüntülerini duyuran haykırışların nedendir...! Senin tenin aynada buğdayın beyazını yansıtıyor, göz bebeğinin derin uçlarına, onun teni ise Habeş'in karasını yansıtıyor gözlerine.. Ve derince bakıyorsun Habeş'in karasına... Aynadaki siyahinin, parmak uçlarına kazınan çöl sıcağını karşılıyor bedenine bir anda yanıyorsun hicri 1434'lerin güneşinin altında.. Yüreğin daralıyor.. Ağlayışların aynaya yansıyan kara Habeş'in acılarını buğuluyor. Ve bir anda bütün gözyaşların buharlaşıveriyor... Büyük bir medeniyetin tarihini hatırlatıyor aynadaki Habeş'in gözleri... Ve sen ona şimdiye kadar "köle" ve "Kara Habeş" diyordun şimdi bu pişmanlık niye? Soruyorum şimdi ayna aynı, ebat aynı, denklem aynı... Yoksa bakışınmmı değişti.. ?
Korkma ben Habeş'in yüreğinin sesini getirdim sana. Onun merhametini ve cesaretini medeniyetler aşarak yanı başına getirdim.. Almak istemez misin köle dediğin o gökte parıldayan yıldızın yüreğini içerine... Evet biliyorum o yıldızın gözlerini sadece aynanın yansıttığı kadarını görebildiğini ve dayanamaz oluyorsun bu kadarına bile.. Korkma Habeş yürekliler aydınlıklar saçar ve hep Peygamberin (asm) nurunu sırtlanmışlardır Ebrehe’lere ve Ebu Cehillere karşı.. Şimdi bir güneşin neden doğduğunu ve aynı güneşin neden battığını anladın mı..? Ey insan olmaya hadim edilen beşeriyetin hikâyesinde bulunan temsilci..! Ve bu sana son sözüm olsun; Karanlığı aydınlatmaya bir mum ışığı yeter, ama aydınlığı karartmak için bütün kâinatın sönmesi icabet eder. Zira aydınlıkların nuru ve ziyası bir nebze dahi olsa kâainatı şenlendirmeye denk düşer... Sen üzerine güneşin dokunduğu coğrafyalarda gezin, çünkü oralar kara Habeş'in yüreğinin aydınlığını yansıtır.
Erkam YILDIRIM
(
Habeşin Yüreğinin Sesini Getirdim Sana başlıklı yazı
#eryld tarafından
28.03.2019 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.