Mis gibi
dünya kokuyorum;
Toprak,
gökyüzü, deniz…/ ağaç, su ve ateş…
Mis gibi
dünya kokuyorum;
Yağmur
oluyorum, küçük bir çukurda küçük bir göl
Akan
ırmak, taşan sel…
Mis gibi
dünya kokuyorum;
En
yükseğinden bir dağ oluyorum -rüzgârlarla
sıkı fıkı arkadaş-
Geniş
bir ova -deniz gibi kocaman…/ ve depderin
maviliklere dönüşen-
Susuz
bir çöl oluyorum –bir ömür arayıp da bir
damla suyunu bulamadığım-
Mis gibi
dünya kokuyorum;
Göz gözü
görmeyen sis ve pus oluyorum -üzerine çöküyorum
güneşin-
Dokunduğum
her yeri yıkıp gecen bir fırtına oluyorum bazen
Gök
gürültüsü…/ çakan şimşek…/ dolu…/ kar kış kıyamet…
İçinize
sarkan buz oluyorum…
Mis gibi
dünya kokuyorum;
Aşk
oluyorum…/ aşık oluyorum, ayrılık, hasret, sevinç ve hüzün…
Ve… Sevgili
oluyorum günün birinde sana -ne mutlu
bana-
Mis gibi
dünya kokuyorum;
Ağaç
oluyorum, dalda bahar…/ dalda yemiş
Dallarda
alabildiğine yaprak
Alabildiğine
çok yeşil
Çiçek…/
çiçek…/ çiçek…
Mis gibi
dünya kokuyorum;
Dengesini
bozsa da dünyanın;
Ve ben
hiç istemesem de başına gelmesini hiçbir kimsenin
Yanardağ
olup patlıyorum -yüzüne yüzüne dünyanın-
Yangın
oluyorum…/ istenmeyen deprem -iki
yakasına yapışıp da dünyayı sarsan-
Öldüren,
yok eden, ağlatan savaş…
Şiddet,
taciz ve tecavüz -yakmanın, yıkmanın ve
ezmenin en erkek hali-
Kendimden
utanıyorum…
Mis gibi
dünya kokuyorum;
Ölüp
ölüp diriliyorum –ömrüm boyunca-
Kavga
oluyorum…/ hürriyet, yenilgi, zafer…
Mis gibi
dünya kokuyorum;
Yeni
doğan bebek…/ büyüyen çığlık…
Ve güler
yüzlü bir yaşam oluyorum -az da olsa…/
ağlanacak halimize güldüğüm-
Ve
nihayet ölüm… Ebedi ayrılık oluyorum… Ve aklınızda neysem öylece kalıyorum…
Mis gibi
dünya…/ mis gibi insan kokuyorum
En güzel
parçasıyım dünyanın…/ ve senin…
Temmuz 2020