Ahlak insanın yaratılışıyla başlar.Başladığı zamandan itibaren de Günümüze kadar ya yapılandırmacı bir organizasyon temeline dayalı yada felsefede kalıtsal bir terim olarak var ola gelmiştir.Gerek ideal ahlak unsuru ile ilgili gerekse ideal insan yetiştirme çabasıyla, toplumsal yapı içerisinde sürekli dominant bir iletişim aracı olma özelliğini de korumuştur. Bu yapı zamanla,insanı,ideal toplumun uyumlu bir bireyi haline getirmiştir.Bunun devamı olarak ta,insanda ideal davranış biçiminin oluşmasını sağlamıştır.Felsefe tarihi boyunca filozoflar,ahlaki betimlemeyi,normatif ahlak kuralları çerçevesinde,geleneksel izahın dışına çıkmadan,genel geçer ahlak kavramlarını kullanarak süreçten geri bırakmama yönünde de çaba sarf etmişlerdir.’’Sokrates çeşitli erdemlerin değişmez ve zaman üstü olduğunu savunmuştur.Mesela Platonun meşhur ideaları bölünmez,değişmez,öncesiz ve sonrasız olan gerçek varlıklardır.Yani idealar evreninin nesneler evreninden daha değerli olması,insana yansımıştır.İnsan da bu sayılanları ne kadar değerleştirmiş ve bu değerleri ne kadar saygınlaştırmışsa,evrendeki bütün gelişmelerin zincirleme oluşumunu da sağlamış oldu.Yanlış yapılacağı zaman yada insanlara anlattıklarınızda sapmalar olduğu zaman,sizi mutlaka tanrısal seslerin uyarması lazım.Yani levhaları gözümüzün önünden hiç ayırmamalıyız.Bu da duyusal ahlaki yönlendirmeyle olur.Yani ahlaki bilgi tanrıdan insanlara,insanlardan ise çevreye doğru olmalıdır. Böylece ahlaki bilgi de bilgeliğe dönüşmüş olur.

Ahlaki öğreti soyut ve somut nesneleri aşan,en yüksek ve en kesin teorik bilgi olarak karşımıza çıkar.Ve davranışta ahlaki edimsellik görülmeye başlanır.Yani iyi bir davranış,iyi hal;güzel söz ve ahlaki edimsellikle belirginleşir.Belki işi biraz daha uç noktaya çekersek, evrendeki,yani yaratmadaki oluşumdan sonra oluşacak,dönüşümlerin ahlaki salt forumlarla gerçekleşeceğini.İlahi öğretide önümüze getirilen örneklemelerin hepside,güzel ahlakı örnek alma ve uygulama şeklindedir.^^Asıl şan ahlaktadır. Ahlak insana giydirilmiş en güzel elbisedir.^^Böylece evrendeki bu denge de ahlaki kuramın bir değer kazanmasıyla mutluluğa dönüşür.Tüm ilahi öğretilerde,filozofların birbirinden farklı fakat aynı amaca yönelik görüşlerinin temelinde,mutlu olmaya ve mutluluk oluşturmaya ona nasıl erişileceğine,değerlerin evrensel geçerliklerine,insanında böylelikle ahlaken olumlu değerler kazanmasına dair tartışmalar ileri sürmüşlerdir.Ahlaklı birey,aynı zamanda mevcut toplum yapısının olduğu gibi bu yapının ütopyasını da şekillendirmiş olur.Yani ahlakın davranışı betimlemesi sokağı,mahalleyi,kenti ve evreni de betimlemesi demektir.Bireyler ideal ahlaki öğretiyi tam anlamıyla uygulamaya koyulduklarında,kendi çıkarlarını değil bir bütün olarak toplum çıkarlarını gözetmek zorunda kalırlar.Ahlak görünüş itibarıyla gerçekten üstündür ve mutluluğu elinde tutar.Ve insanın özgürlüğü,ahlaki özgürlükle eşdeğerlik kazanmış olur.

İnsanın ahlaksızlığı kendisinin akılsal etkinliğini o yönde, kendi içsel yapısına dikte ettirerek kullanmasıyla olur.Bunun tersi yönünde oluşturmaya çalıştığı hükmetme,dışlama,sömürme gibi içsel çıkarcıkları ise,ahlakın ortak akılla özdeşleşmesi sonucunda bertaraf edilebilinir.Bunun sonucunda uygun olan davranışlar sergilenir.Farabi de bu durumu görebiliriz.Farabi ahlakı tensel hazdan tinsel hazza dönüştürmüştür.Ahlak tinsel hazza dönüştüğü zaman gerçek anlamını bulur.Bu hazz mutluluk kuramının insandaki yaşamını yönlendiren,temel ahlaksal değer olarak var kılınır.Bu temel ahlaksal kuram,insanda hem geçmiş zaman da,hem gelecek zamanda,insanı doyuma ulaştırarak,mutluluğu metafiziksel kurgu boyutundan çıkararak pratik bir terime dönüştürmüştür.Kültürel ahlak bölgeler arasında farklılıklar gösterebilir.Bu ahlak türünün tıpkı diğer doğal farklılıklar gibi ayırıcı yapısı da,bulunmaktadır.Sizin davranışlarınıza yansıyan ahlaki yapılandırmacılık,sizi erdemli yada erdemsiz,adaletli yada adaletsiz yapabilir.Bu tür özellikler sizi toplum önünde ve var olan konjöktür de sizin öncü kılınmanızda ayırıcı olumlu yada olumsuz manada bir özellik olarak ta karşınıza çıkabilir.İnsanın mutluluğu ve bu mutluluğun sağlanması için,ahlaksal yaşamın gerekliliği.Bu gerekliliğin ise ahlaki felsefenin tinsel yapıya nüfuz etmesiyle olacağını,kanıtlanabilir davranışlarımızla göstermemiz gerek.


Abdurrahman ÖRNEK
( Ahlakın Davranışlaştırılması başlıklı yazı Abdurrahman tarafından 5.04.2010 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu