AKİF’İN NERESİNDEYİZ
Akif bir şair mi,bir şiar mı,nasıl anlayacağız? Akif’i sadece belli günlerde (12 Mart) İstiklal Marşının kabulü gibi 2 saatlik bir zaman diliminde mi anlayacağız yani onu kısa bir zamana sığdırmak mümkün mü? Yada ne zaman okuyacağız.Ne zaman idrak edeceğiz.Hep kendimize Akif le ilgili bir efsane belirleyip öyle mutlumu olacağız.Bu var olanların arkasına sığınıp kendimizi avutma ve aldatmadan başka bir şey değil. Oysa Akif kendi zamanında okumuş bile bizi. Öylece yazmış o güzide eserleri.Hani şu dilimize doladığımız slogan vari mısra var ya ‘Asımın nesli diyordum ya nesilmiş gerçek’ diye yani bu nesil nerede.Adına günler düzenlediğimiz bu nadir şairin herhangi bir eserini kaç kişi sayar.Asımın nesliyle daha aydınlık günlere ne zaman kavuşacağız.Akif’ in koyduğu hedeflerimize ne zaman ulaşacağız.Biz ne yapıyoruz? Akif’in bıraktığı hatıraları ısrarla hatırlamayıp hala saygısızlığımızı sürdürüyoruz.Eğer gerçekten iyi bir nesil olacaksak Akif’in bıraktığı mirası yeniden ele alarak önce kendi içimize dönük sonrada dışa dönük,muktedir olma gayesiyle ya hiç olmalıyız yada hep .Aslında Akif bir insanın hayatının bütün bölümlerine hitap eder.Yani çocukluk dönemi,gençlik dönemi ve yaşlılık dönemi. Düşünebiliyor musunuz? 8-9 yaşlarındayken Sadi nin Gülistanını ezberleyip hangi parağraf ta ne geçtiğini tek tek anlatıyor.Oysa sadi gülistanı büyükler için yazmıştır.Akif çocukluk ve gençlik arası dönemde ilim tahsil etmek için şu medrese,bu mektep,şu alim diye koşturup hiçbir sohbeti kaçırmazdı.Öğrenmeye aç ve susuz bir insandı.Yani insanın öğrenen ve öğreten bir varlık olması hasebiyle diğer varlıklarla arasındaki farkın bu olduğunu hissetmesi ve hissettirmesidir.Öğrenmeye ve okumaya o kadar önem veriyordu ki,Hicri isminde,hiç yerinde durmayan bir orda bir bur da sohbet eden bir zatın peşi sıra her gün hiç erinmeden dolaşırdı.Bu gün biz nerdeyiz?Ancak bu kadar imkanın içinde bir hiçiz.O kadar eserin arasında bir toz tanesi kadar bile varlığımız söz konusu değil.Daha acısı bu günkü bu toplumda sadece adıyla övündüğümüz şairimizin en önemli eserinin safahat olduğunu bilemeyecek kadar da kalabalığız.
Akif’in yazdığı istiklal marşımızı ne kadar anladık.Hem de İstiklal marşının bizim varoluş sebebimiz olduğunu.Hem birey olarak hem millet olarak hem de evrensel bağımsızlık anlamında varolmak amacıyla yazıldığını bilmemiz gerekirken.Akif bize hiç kimsenin kimseden üstün olamayacağını kendi şahsıylayani bir Arnavut olmasına rağmen İstiklal marşımızı yazarak özellikle bulunduğumuz coğrafyada halkların hepsinin kardeş olduğunu vurgulamıştır.Akif bizim şairimiz olduğu kadar bu bölgedeki ülkelerinde yani, Pakistan’ında,Irak’ında,İran’ında,Arab’ında,Acemin de şairidir.Tıpkı İkbal gibi.Hatta şu satırları,çok iyi özetler bu durumu ‘Hani milliyetin İslam idi Kavmiyetin ne!Sarılıp dursaydın a milliyetine,Arnavutluk ne demek?Var mı şeraitte yeri,Küfr olur başka değil kavmini sürmek ileri.Arab ın Türk’e,Laz’ın,Çerkez’e yahut Kürde.Acemin Çinliye üstünlüğümü varmış nerde’ Akif istiklal marşımızı yazınca dikkat edersek, Korkma,diye başlamakta. Burada bize millet olarak,devlet olarak korkmamayı tehlike nerden gelirse gelsin milletçe bertaraf edeceğimizi,korkularımızı bir kenara bırakıp hep zaferin peşinde olmamızı.Hiçbir emperyalist ve işgalci gücün bizi korkutamayacağı ve bizi kuşatamayacağını anlamamız için bizi sürekli taze ve canlı bir ruh içinde tutmaktadır.Korkma sözcüğüyle kendi içimizdeki küçük ayrılıkları bırakıp hep birlikte hareket etmeyi öğütlemektedir.Akif İstiklal marşının bu sözleriyle her şeyini kaybetmiş artık mecali kalmamış bir milletin yeniden nasıl şahlandığını ve bağımsızlığının bu sağlam sözler üzerine temelinin nasıl atıldığını da bugün bizlere göstermiştir.
Akif in sürekli ilim peşinde koşturması ve zamanın olumsuzluğu ve ekonomik anlamda da şartların acılı ve trajik olmasına rağmen onurlu bir yaşamı vardı.Bu olumsuzluğa rağmen kalemini satmadan ve sözünü esirgemeden bazen aç bazen tok ama değerlerinden ve doğru düşünmeden,vazgeçmeden aydın ve mümindi.Okuyarak ve araştırarak bu gün önümüzde bir kahraman,bir vatan şairi,bir ekol ve bir din alimi olarak durmakta olduğunu,herkes görmelidir.Akif’e bakmalıyız onu okumalıyız onun fikirlerini bir çiçek gibi sulamalı, taze kalmasını sağlamalıyız.Millet olarak iftihar edeceğimiz gerçek bir aydın olduğunu söylemeliyiz.Akif’in açlık ve yokluk içinde olduğu zaman kendisine İstiklal Marşının yazılmasından dolayı ödül olarak verilen parayı almayarak,bu parayı bir hayır kurumuna vererek,bununla kendisini üstün görmeden kendinden daha kötü durumda olan insanlara bağışladığını anlatmalıyız.Bir insan olarak hasta eşine ömrü boyu hizmet ettiğini ve bu inceliğini,erdemliliğini bu gün o durumda olup ta hemen ölsün yenisini alayımın hesaplarını yapanlara Akif gibi olun demeliyiz.Akif’i iyi anlamalıyız.Hiçbir zaman başkasına benzemeden başkasını da kendimize benzetmeden kendimiz olarak yaşamalıyız.Vatanseverlik nedir?Adanmışlık nedir? Bir insanın doğru anlaşılması yada yanlış anlaşılması nasıl olur bu ikilemlerin hepsini Akif de bulabiliriz.Akif için çok söylenecek sözümüz var ama yerimiz dar.Akif’i hep sevmeliyiz,örnek alınacaksa Akif’i örnek almalıyız ve doğru anlamalıyız.Herkesin kendine göre anlamasını değil Akif çe anlaşılmasını sağlamalıyız.Akif’i küserek terk ettiği yerden alıp asrın idrakine konuşturmakta boynumuzun borcu olsun.Akif’in eksikliğini,onu hiç aramızdan ayırma dan nerde olursa olsun kendimizi onun dizinin dibinde ve kendisini başımızın ucunda bekliyor olarak göreceğiz.
İşte ağla!fakat biz ne mazhariyetsiz
Ne bahtı kara milletmişiz ki dünyada
Şu beyni kurtaralım der,koşarken imdada!
Beş altı pençe bir olmuş boğazlamakta bizi
Silindi gitti hilalin belki izi.(M.Akif ERSOY Safahat)
Abdurrahman ÖRNEK