AİLE VE ÇEVRENİN EĞİTİMİ


Doğrusunu söylemek gerek: Bu düşünce bana ait değil. Bir öğretmen arkadaşın görüşü bu. Eğitim üzerine yazan biri olarak hemen dikkat kesildim. Dinleyince hak verdim. Evet, eğitim bir bütündür. Eğitim ailede başlar, sokakta sürer, mahallede şekillenir, şehirde mahyalaşır. 

Evet, öncelikle aileyi eğitmek gerek. Eğitilmemiş ana baba çocuğu yanlış yönlendirmekte, eğitime ilk büyük darbeyi vurmaktadır. Onun için toplum olarak önce ebeveyn eğitimini ele almak ve bunu acil olarak başarmak zorundayız. 

Gerek evlilik okulu, gerekse anne baba okulu acilen müesseleşmeli. Ruhen, fikren ve bedenen sağlıklı bireylerin kurduğu aileler ancak sağlıklı nesiller yetiştirebilir. Ne yalan söyleyeyim ben kendimi bile aile eğitimi almamış, evlilik ve anne baba okulu öğrencisi olmaya aday biri olarak görüyor, bu alandaki eksiklerimi biliyor, ama onları tamamlama alt yapısı, düşünce ve kazanılmış davranış yönünden yetersiz buluyorum. Üstelik bir eğitimci  ve eğitim üzerine düşünen biri olarak. Tabii ki ben Milli Eğitim’in ilk ve orta eğitimi üzerine düşünen biriyim. Çünkü yıllardır bu kurumlarda çalıştım. 

Sonra sokak eğitilmeli, sonra mahalleye teşmil edilmeli eğitim, sonra da tüm şehir toptan eğitime tabi tutulmalı. Bu eğitimde çevre, toplum bilinci, birey eğitimi, toplumsal ahlak eğitimi öne alınmalıdır. Bu gün topluma zarar veren, devlet malını tahrip eden, sosyal dokuyu zedeleyen bir  yapı oluştuysa eğitimin bu ayaklarından birçoğundaki eksiklik ya da yetersizlik yüzündendir. 

Arkadaşım bu eğitimin tekkede, zaviyelerde ve dergahlarda yapıldığından bahsetmişti. Evet, doğru geçmişte bu böyle yapılıyordu. Tefessüh eden tasavvufi yapı bu müesseselerin işlevini ortadan kaldırmış, toplum ana baba öksüzü gibi ortada kalıvermiştir. 

Tekke ve zaviyelerin yasaklanması bu alanda büyük bir boşluk yaratmış, illegal bir şekilde faaliyet baş gösteren tasavvufi kurumlar kendisinden bekleneni verememiş, denetlenemediği için de eğitimden uzak müesseseler haline gelmiştir. Ayrıca camiler bir kurum olarak yalnızca namaz kılma mekanları haline getirildiği için bu kurumların da aile ve çevre eğitimine katkısı ortadan kalkmış, ayrıca kıraathanelerin asli mahiyetini kaybetmesi toplumu bu eğitim müessesesinden de yoksun bırakmıştır. 

Cami, dergâh, kıraathane ve medrese eğitiminin ortadan kalkmasıyla ortalığı tam bir cehalet kaplamış, batı tipi mektepler ise bize yabancı bir eğitimin kapılarını açmış, laik, seküler eğitim dindışı bir kuşak yetiştirmeye konuşlandırılmış, bu günkü Bonzaici nesil ortaya çıkmıştır. 

Bir de tevhidi tedrisat kanunu gereği tek tipleştirilen eğitim, toplumun çoğulcu yapısına darbe vurmuş, nesilleri hazcı, bencil ve eyyamcı olmaya zorlamış, İmam-Hatip liseleriyle bu yapıya baş kaldırmaya çalışan halk bu okulların rejim eliyle dejenerasyonuyla karşı karşıya bırakılmıştır.

Ahmet Kemal

( Aile Ve Çevrenin Eğitimi başlıklı yazı EDİP GÜL tarafından 9.11.2022 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.