Aş- ekmekten daha çok ilaç tüketiyoruz
Yaşlandıkça kapıyı hastalıklar çalıyor.
Ne tuzla aramız var ne şeker katıyoruz
İnsan yalnız su içse, yine kilo alıyor.
İnsan çocuklaşıyor ihtiyarlığı ile
Hele eşsiz kalmışsa, yaşaması bir çile,
Geliniyle damada batar gölgesi bile
Mescitlerle parklarda kendini oyalıyor.
Evin bir köşesinde oturur sakin sakin,
İstese de yiyemez dişleri yok ki lakin
Olsa ne faydası var kazandığı emlakın,
Kimi bodrum katında yapayalnız kalıyor.
Kimi gider kahveye akşam- sabah atar zar
Kimi huzurevinde dünyasını eder dar
Camide cemaatten daha çok tabure var
Birçoğu namazını oturarak kılıyor.
Yaşanan acı- tatlı günlerini anarak,
Anlatır duyan olsa, yürek parçalanarak,
Örtü yangını gibi içten içe yanarak
Derin derin of çekip, hep geçmişe dalıyor.
Şair dersin bakarsan şu duygusal yönüne
Anıları depreşir, hüzün çöker gönlüne,
Koyar fotoğrafları sabah – akşam önüne
Bakarak resimlere gözyaşını siliyor.
Yanık Ozan, sus artık fazla gitme derine
Koyduk mu kendimizi hiç onların yerine,
Bayramlarda koşarız tatil beldelerine
Yanlarına ne oğlu ne de kızı geliyor.
Ocak 2022 Sakarya
Muhammet AVCI