Tabureyi koyarak tülleri, perdeleri
Taktığında anlarmış, eş eşin kıymetini.
Her sabah sobasını titreyerek elleri
Yaktığında anlarmış, eş eşin kıymetini.
Bu çağda boşanmalar adet midir, moda mı,
Hele ki aldatmalar, bulandırır midemi,
Kiremitlerin uçup, kaldığı evin damı
Aktığında anlarmış, eş eşin kıymetini.
Birlikte yaşadığı acı tatlı yıllara,
Etrafında kendisi gibi kalan dullara,
Alıp götüren, geri getirmeyen yollara
Baktığında anlarmış, eş eşin kıymetini.
Gömlekleri ütülü olmaksızın giyerek,
'Ah ah, şimdi bir sıcak çorba olsa' diyerek,
Sabah- akşam yumurta ve makarna yiyerek
Bıktığında anlarmış, eş eşin kıymetini.
Eşi ölen bir insan hapı yutmakta hapı,
Anne evin direği, baba kapıdır kapı,
Bağında çalışırken kazma- küreğin sapı
Çıktığında anlarmış, eş eşin kıymetini.
Kar rengine boyarken saçının tellerini,
Hiçbir kimse görmezden gelerek hallerini,
Sevip- güvendikleri, düş ve hayallerini
Yıktığında anlarmış, eş eşin kıymetini.
Sıradan bir gün olur, bayram ile düğünü,
Üçten ikiye düşer, kimsesizken öğünü,
İğneler bata bata, yırtığı- söküğünü
Diktiğinde anlarmış, eş eşin kıymetini.
Yanık Ozan, haliyle eli gitmez işe de,
Hayatı alt- üst olur, kalmaz haz da, neşe de,
Yalnızlığın hüznüyle, boynunu bir köşede
Büktüğünde anlarmış, eş eşin kıymetini.
Mart 2021 Sakarya
Muhammet AVCI