Şoförün Destanı 3
....Günler günleri kovaladı, bu zamanlar içinde Hayati Ustayla Davut,Malatya Afyonkarahisar ve Eskişehire seferler yaptılar.Artık Kış mevsimi kendini Çukurovada bile hissettirmeye başlamıştı.yinede gün içinde Güneş yüzünü eksik etmiyordu.
Ataş Rafinerinin park meydanında yük almak için bekliyorlardı.Hayati usta Mack'ı yine parkın kıyısındaki ağaçların altına çekmişti.Sabahleyin güneş yüzünü gösterince Davut önce yan dolaptan gaz tüpünü çaydanlığı ve bardakları çıkardı,Antepten aldığı seylan çayından güzeel bir çay demledi,sonrada iş tulumunu giyindi eline gresyağı pompasınıda alıp Tankerin altına girip yağlamaya başladı.Davut,Böyle yük beklemelerinde boş durmaz Treylerin bakımını yapardı,Hayati ustada alır eline bond çantasını,Treylerin dolabında devamlı taşıdığı Tarsus işi iskemlesinide arabanın yanıbaşında gölgesinde otururdu.O da boş durmaz bazen defterine Şiirler karalar
bazende Davut'u İlkokulu bitirme imtihanlarına hazırlar,O arabanın altında çalışırken uzaktan ona sorular sorar sorardı.Davut'ta bildiği sorulara cevaplar verirdi O sevimli Urfa'lı şivesiyle Şimdi yine biryandan tavşan kanı çayını yudumlarken bir yandanda Davut'a elindeki kitaptan sorular sormaya başladı.Davut çoğu soruları bildi bazılarını bilemedi, sinirlendi O esnada başını şasenin altına vurdu,derin bir uff.!anam.! çekti.Sürünerek arabanın altından
çıktı,Ustasına doğru ellerini yarım kaldırdı güleç yüzünde yarı ağlamaklı.
''Dur lo.! Yetter lo.!Bir bak hele kaffam kaniymi.'' Hayati usta şöyle bir baktı,yalandan
''Yok lo kanamiyy.! başında Kan yoktir ama yag vardır lo.!''...gülerek
''Biye ayıp ediysen lo,Kaffam aciyy.Yetter lo yetter istemiyem.!''
''Deli deyyus senii,bütün soruları bileceksin ve İlkokul diplomasını mutlaka alacaksın.!''...
İki dakika sonra başının acısı geçti,yağlı paslı tulumuyla aniden sarıldı Hayati ustaya öptü ellerine sarıldı.
''Şakka diyem lo.!''.dedi gülerek.Hayati'de bir yandan elini yüzünü silerken İşine yolladı onu Ara sıra ustasıyla böyle şakalar yapardı Davut. Hayati onun hem ustası hem babasıydı.
O gün yük alamadılar.Hayati usta akşam üstü bir otobüse binip Mersin'e gitti.Akşam otelden Ankara'da mahalledeki bakkala telefon etti.Evine haber verdiler Fidan hanım koşup geldi telefona,Kocasıyla hasret giderdiler biraz. Hayati karısına Telefon numarasını verdiği Tamirhaneyi arayıp '' Hayati usta Mack'ın motor bakımı için bu hafta gelecekmiş diye söylede yer ayarlasınlar bana.'' dedi,birde Gül'e söylede bizim Davutun diploma işini halledecekti hani şu okul müdürü arkadaşı varmış,bir rica etsinde bu gelişimizde Davutu sevindirelim.''dedi. Fidan,''Hangi gün evde olursun'' diye sorunca,Hayati'de ''eğer üç gün içinde Ankara'ya yük alırsak Rabbin izniyle Kasımın birinde evde olurum,şimdi yollarda kar kış var anca gelirim''dedi selamlan telefonu kapattılar.
Fidan, bakkala teşekkür edip çıktı. evine dönerken yüreğini sevinç kaplamıştı yine...
Kasım ayının İlk günü onların Evlendikleri gündü.Fidan'ın ruhu ,yüreği gülüyordu,''Rabbim sana hamd olsun,Bize hep hasret çektirdin ama Sen bizleri daima mutlu ettin,en güzel sevinçleri Sevgileri yaşattın bize,Sana binlerce onur ve yücelikler olsun'' diye sessizce dua etti,Fidan....
Ertesi günde bir ses seda çıkmadı nakliyeci Sami beyden.Bütün gün park yerinde beklediler.Hayati hiç telaş etmezdi böyle durumlarda. yine Şoför mahallinde oturdu
Direksiyon simidini masa gibi kullanıp Şiirler yazdı defterine. Yazdığı Şiirlerinde nasihati,yol göstericiliği işler ve bunları hüzünlü Sevgilerle süslerdi. Gavur dağı, Kanlı geçit, Azap deresi adlı şiirleri vardı. Ve Daha Sevgi üzerine yazdığı Şiirleri, Diyarbakır'dan Mersin'e.Adanadan Ankara taa İzmit'e İstanbul'a kadar Yol boyundaki Şoför lokantalarındaki fotoğraf ve Şiir panolarında asılıydı.
Bugün o güzel el yazısıyla yazdığı Şiir sayfasını özenle defterden çıkarıp hemen ön camın üstünde duran Karısı ve Çocuklarının fotoğrafının yanına özenle bantla yapıştırdı
Akşama doğru nakliyeci Sami bey geldi gülümseyerek.''yarın sabah Ankara için yüklersin Hayati usta'' deyip evraklarıda verip gitti. Hayati bu duruma sevindi ''Artık
rahat rahat Ayın birinde evimde olurum '' diye keyifle mırıldandı...
Camı açıp az ilerde diğer muavinlerle çene çalan Davut'a seslendi. Yarın sabah yükleyeceklerini bu seferde çok dikkat edip malı çak doldurmamasını ve artık birazda
arabada oturup kitaba çalışmasını tembih etti.Aşağıya indi gitmek için Davut'a tekrar
seslendi.''Nasip olursa bu sefer Ankaraya gidince senin Diploma işinide halledeceğiz''.
Davut yine çocuk gibi sevindi.''sagolasan agam '' diye eline sarıldı Hayati'nin.
Sabah Atağın dolum tesislerine girdiler.Yüklediklerinde öğlen olmuştu. Dışarda çeşmede el yüz yıkama ufak bir temizlik sonra Fellahların seyyar köftecilerde birşeyler atıştırdılar ve yola çıktılar.Güneş yüzünü bir gösteriyor bir kayboluyordu. Beydeğirmeninden Toroslara doğru,Ankara yoluna döndüklerinde yagmur başlamıştı.
Hayati usta bir ara,sanki biri arkadan asılıyor gibi hissetti,aynalardan arkaya bir göz attı,birazda tasalandı yine frenler arızalandı diye. Sarışıktaki benzinliğe girdi.imdatları çekip gitti treylerin altına yattı baktı.evet fren pabuçlarından birinin aşşığı ters dönmüştü.hemen krikoyu dingilin altına vurdular ve o yağmurun altında Hayati usta freni tamir etti.Ellerini yıkayıpda tekrar yola çıktıklarında,yavaş yavaş akşamın karanlığı
düşüyordu torosların üzerine...
Yarın hikayenin son bölümü...
Sinan Sökmen
(
Şoförün Destanı 3 başlıklı yazı
sinan-sokmen tarafından
20.04.2010 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.