Hayati usta Pozantıyı geçtikten sonra Mack'ın gaz pedalına yüklendi.artık gece olmuştu.Tepe lambaları ve Treylerin yan taraflarında boncuk tanesi gibi dizili tehlikeli madde lambaları bir başka heybet katıyordu Mack'a. Şoför kabininin hemen arkasında her İki yanda vapur bacası gibi kalın eksozlarından Islık öttürerek çıkan ses Davutun yanık sesine eşlik ediyordu adeta...
Davut,karşı taraftan gelip geçen vasıtaların,kabinin içine vuran birer anlık ışığında Ustasını süzdü göz ucuyla hayran hayran. Böyle iyi bir insanın yanında çalıştığı için, bir an çocuksu bir mutluluk duydu yüreğinde..Hayati usta uzun boylu ve çok zayıftı hafiften kamburu vardı sanki,şakaklarındaki beyazlarda bir başka olgunluk veriyordu.Elinde sigarası, hafiften direksiyon simidinede abanmış,yine evini çocuklarını ve en çokda sevgili Karısı Fidan'ını hayalliyordu...gece olsun gündüz olsun pek konuşmazdı direksiyon başında. Bazen gerektiğinde Davut'a hayat dersi verirdi,mesleğin ve yolların bütün püf noktalarını ögretirdi,bazende Davut'a kızardı ama sırf onun iyiliği ve geleceği için çok uğraşırdı saatlerce dil dökerdi ona. Yinede pek direksiyonda değilde durduğu veya yük için beklediği yerlerde Davut'a ders verirdi.
Bu sene kış erken gelecek diye mırıldandı.Ulukışlayı geçerken kar serpiştiriyordu.
Kardeşgediği rampasını iniyordu ağır ağır.Bir ara Davuta seslendi,baktı Davut başını köşeye yaslamış uyuyordu. hiç rahatsız etmedi onu.uyanık olsaydı camı açta dikiz aynasını sil diyecekti. bırak uyusun garibim,diye mırıldandı şefkatle baktı ona bir an...
Davut, karayağız henüz yirmibeşinde bir delikanlıydı.Üç senedir Hayati'nin yanındaydı. Hayati usta bir gün yine Ataş rafinerinden yükünü almış,bu sıcakta Toroslara vurmayım diye hemen Rafınerin önündeki koca meydanın bir köşesinde ağaçların altına çekmişti kabinin kapılarınıda açmış öğle şekerlemesi yapıyordu. püfüür püfür esintide uykuya dalmıştı. Bir ara bir ağlama sesi geldi kulağına,uyandı aşağıya indi sesin geldiği yöne,ağaçların altına doğru yürüdü,baktı bir genç adam oturmuş hıçkıra hıçkıra ağlıyor.! yanına vardı çöktü elini delikanlının omuzuna koydu.'' Hayır ola evlat neden bu kahrın bu ağlaman '' diye sordu. delikanlı dakikalarca cevap veremedi hıçkırmaktan. Yüreği çok burkulmuştu Hayati'nin,gördüğü bu manzaraya, hiç ses çıkarmadı biraz bekledi .genç çocuk başı öne eğik sessizce yüzünü sildi,ayağa kalktı Hayati'ye birşey diyecek oldu sonra vazgeçti,tam dönüp giderken Hayati '' Evlat.! derdin nedir söylemeyecekmisin'' diye tekrar sorunca Delikanlı utana sıkıla derdini anlattı.'' Askerden gelmişık bir ay olmiş işim yoktir aşım yoktir.! ona agliyem agam.!'' deyince Hayati bir an bile tereddüt etmeden Benim yanımda çalışırmısın,bak şurda duran Mack Tankerde.!. Delikanlı aniden eline sarıldı Hayatinin,öpmek istedi ama Hayati usta öptürmedi. iki saate kadar yola düşeceğiz önce şurda karnımızı doyuralımda sonra çıkarız diye seyyar kebapcılara gittiler.
Adı Davut'tu Urfa harran tarafından,Askerde cemse şoförüymüş,eğitim alanında cemseyi Başçavuşun üstüne sürünce önce kallavi bir kötek yemiş sonra cemseden almışlar, O olaydan sonra adı deli Davut kalmış. Ne anası vardı nede babası Davutun. Dayısının yanında büyümüş,ilkokul'un üçüncü sınıfında mektepten kaçmış,
Hayati usta,zamanla onu yetiştirdi. çok sağlam çocuktu Davut,Ustasını sayar ondan
çekinirdi,Bazende çocuk gibi darılırdı,Hiç görmediği baba ana sevgisini Hayati ustada görmüştü. Hayati'de onu kendi oğlu gibi sevdi. Davutu işe aldığında Hayati usta Batman'dan Mersin Ataş'a ham petrol çekiyordu şimdi Kullandığı Mack Treylerle,daha sonra o şirket lav olunca bütün arabalar satılmış hayati'de Şoför olarak çalıştığı bu Treyleri almıştı. ''zaman ne çabuk geçip gidiyor'' diye mırıldandı. Taşpınar'da yine mola verdi Hayati usta. demli demli çayları yudumladı,biraz yorulmuştu ama aldırmadı. '' hayırlısıyla yarın öğlene kalmaz evde olurum diye'' keyifle mırıldandı. Taşpınardan sonra yine keyifle gazladı.... Dikmen Rampasını inerken Ankara henüz uyanmamıştı,Sabahın erken saatinde tek tük dolmuşlar,askeri servis otobüsleri vardı yollarda.zamanında gelmisti Ankara'ya. İstanbul yolu üzerindeki depoya varıp yanaştı. Evi Mamaktaydı Hayati'nin çok güzel bir gecekondusu vardı.asmaları vardı romanlardaki evler kadar güzeldi . Fidan'ın eli işte kulağı yoldaydı, Mack'ın sesini uzaktan tanırdı, o güzel yüreği pır pır titrerdi.Hayati'si sevgili erkeğine kavuşmanın sevinciyle bir genç kız gibi eli ayağı dolaşırdı heyecanından. otuz senelik evliydiler Birbirlerine ilk günlerdeki gibi aşıktılar. Fıdan çok güzel kadındı hele bir gözleri vardı ceylan gözü gibi. Sevgili kızı Gül'de aynı annesine benzemiş ondan dahada güzeldi
etraftaki komşularıda çok severlerdi bu güzel insanları...
Hayati Mack'ın vapur kornasını çalarak geçti evin semtinden ilerdeki küçük benzinliğe park ederdi hep,yine oraya gidip durdu, Fidan ayağında mavi adana şalvarı Seyirterek koşup geldi. Hemen arabanın yanında sarıldı kocasına,koklaştılar ayak üstü. Hayati usta Davuta sende akşama eve gelirsin diye tembihleyip valizi yüklenip evin yolun tuttular... Epey hasret giderdi Fidan'ıyla.... oğlu Murat henüz yeni doktor olduğundan çoğu zaman hastanedeydi ama kızı Gül her akşam evdeydi.
Üç gün tez geçti yine ayrılık zamanı geldi.! Fidan her seferinde kocasından ayrılırken ağlardı. ''yeter artık.! bak çok şükür evimiz var Treylerimiz var,bir Şoför tutalımda sende artık yanımda ol.! canıma tak etti bu ayrılık .! '' diye yine sızlandı kocasına . Hayati'de Fidan'ına sarıldı ''hele Gül'de işe başlasın bir, bende bizim deli Davuta Ehliyetini alıyım, onada treyleri teslim ederim ve artık senin yanından hiç ayrılmam. Hasret benimde canıma tak etti.''dedi. Fidan,Yine hüzünle yolcu etti kocasını...
Hayati usta,Tekir'e gelmeden herzaman durduğu şoförler kahvesinde durup mola verdi yine. saat gece yarısını geçmişti, Torosların yükseklerine kar düşmeye başlamıştı artık..Durduğunda kar yoktu,çay içip çıktıklarında heryer beyaza bürünmüştü. Tam yola çıkıyorduki Tarsus tarafından gelen bir Tanker benzinliğe giriş yaptı. Hayati'ye korna ile selam verdi Camı açtı uzaktan Hayati ustaya dogru yüksek sesle '' hayati usta ! Çamalanın az aşağıda kaza olmuş.! iki kamyonla bir Otobüs çarpışmışlar.! ortalık kan revan ! yol kapalı.! İstersen burda kal şimdi gitme derim ama yinede sen biling.'' dedi.Hayati'de'' sağol Kemal usta,yola çıktım artık dönmek olmaz'' diyip gazladı. Gülek boğazı ,Çamalan derken yukarıdan kazanın olduğu yerdeki Işıkları gördü,yavaş yavaş yaklaştı.yol kapalı.! Jandarması, Polisi gelmiş,kurtarıcılar falan ana baba yeri. Hayati Usta imdat frenini çekip Davutuda tembihledi,Aşağıya inip kazanın olduğu yere gitti.yaralı olanları götürmüşler fakat ölenleri henüz çıkaramamışlardı.ölenlerin çoğu Otobüs yolcularıydı bir taneside Aşağıdan gelen kamyonun şoförüydü. Gördüğü manzara karşısında yüreği burkuldu deriin bir acı duydu Hayati.Jandarmaların yanına gidip ölen insanları sıkıştıkları yerden çıkarmak için yardım etti onlara.Çıkardıkları cesetleri hemen Otobüsün arkasına yolun üzerine dizip gazete kağıtlarıyla kapattılar. üstlerini..Gelen kurtarıcıyla Tarsus istikametine giden kamyonu yolun üstünden çektiler
Yolun bır tarafını açtılar...Öndeki Ağır vasıtalar yavaş yavaş yürümeye başladılar,Hayati'de arabaya doğru yürüdü,Kaza yerini yüreği burkularak geçti... Bu kazada Otobüs şoförü suçluydu,çünkü Tarsus istikametine giden kamyonla Tarsus istikametinden gelen kamyonun arasına makasa girmiş Yolda Islak olunca kaydırmış ve Kamyona bodoslama girmiş,kaza olmuştu.Eğer yol ıslak olmasaydı Otobüs şoförü iyi bir manevrayla kurtarabilirdi... İşte.!yine acelecilik dikkatsizlik kendine aşırı güven,bir kişinin hatası ve hiç yok yere,hiç günahı olmadan ÖLEN sekiz tane can...
Hayati Usta, Ne vakit böyle bir trafik kazası görse hemen durup gider yaralı insanları canla başla kurtarır,kaza yerlerinde emniyet önlemlerini alırdı.bir an bile tereddüt etmez hemen yardıma koşardı . ama, sonra günlerce o yaşadığı acılardan çıkamazdı.
Yapmayın etmeyin Arkadaşlar! yazıktır .! günahtır.! Uykusuz yola çıkmayın.Alkol alıp bir adım bile atmayın.Şoförlükte Ani reaksiyonlar çok önemlidir.! Alkol vücudu uyuşturur ve aşırı cesaret verir.! ve Ölüme Çiftetelli oynayarak gidersin.! bir anlık hataların nelere mal olduğunu görüyorsunuz. Sevdiklerinize acılar yaşatmaya,hiç suçu günahı olmayan insanları öldürmeye hakkınız yoook.!. diye hocanın vaaz verdiği gibi,Hep böyle sohbet ederdi şoförlerle...
Sabah şafakla Tarsus'a geldiğinde Hayati Ustada derman kalmadı.Arap kardeşlerin otelinin önüne park etti, Davut arabada kaldı Hayati'de Otele gitti yatmaya...

Hikaye devam edecek
Sinan Sökmen

( Şoförün Destanı 2 başlıklı yazı sinan-sokmen tarafından 19.04.2010 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu