Yüce bir Türk'e kapısını açtığı için onurluydu o sabah Selanik. Bütün olacaklardan haberdarmış gibi gururluydu. Görebiliyordu mavi gözlerindeki ufkunu, sarışın saçlarını ağartacak emeğini, azimle çalışacağı yurdunu. 


Mustafa'sına kavuştuğundan mutluydu o. O küçük çocuk yiğit olacak, koca bir paşa olacak ve onun da adını duyuracaktı asırlar boyu.



   Büyüyordu Mustafa, kök saldı dalları. Okudu devamlı, çok okudu. Eline geçen iki kuruşun bir kuruşuyla yemek yedi, bir kuruşuyla kitap yuttu. Öksüz kaldı, aç kaldı, çalıştı. Yılmadı bir an bile, araştırdı, öğrendi ecdadını; dostunu, düşmanını...



Zamanla ağacı meyve vermeye başladı. Meyveleri onu koca bir çınar yaptı. "Önce Vatan" dedi, sonra "Yine Vatan!" 


İşte bu yüzden Trablusgarp gasp edilemezdi. Tobruk ve Derne'ye götürecekti onu iki ayaktan fazlası. Durdurdu Conkbayır'da Arıburnu'ndan çıkan düşmanı. Dünya zaferiydi Çanakkale! "Bunu ben değil Türk Milleti başardı" sözünü ağzından eksik etmezdi de.


"Ben size taaruzu değil ölmeyi emrediyorum" diyecek kadar kararlı ve savaşçı, "Barış olmayan bir savaş cinayettir." diyecek kadar da imanlı ve ahlaklıydı. Nice nice zaferler alındı, zafer daima inananlarındı.



Gücü yürekten gelirdi bilekten önce Mustafa Kemal'in. Olayları akışına bırakmazdı. Onları yönlendirecek kadar zekiydi de; gerçekçiydi, mücadeleciydi. Ve onların üstesinden gelecek kadar Teğmen, Kolağası, Komutan, Mareşal ve Gaziydi. Türkiye Cumhuriyeti'ni kuracak gerçek, ilk ve tek cumhurun başkanıydı.



Her antlaşmada korudu Türk ulusunun onurunu. Her an koruduğu gibi Türk'ü, "Ne mutlu Türk'üm" diyebileni. Zaten Türk kelimesini duyduğu an damarlarındaki o ılık kanın gezişini hissedebilmeliydi insan. Aynı Mustafa Kemal'in fikirlerini, duygularını anlamak ve hissedebilmek gibi. Aynı o damarlardaki muhtaç kanın varoluşu gibi.



Ne ümitsizdi Mustafa Kemal ne de ümmetsizdi. Dualarındaydı Türk birliği, gençlikteydi bütün ümidi. 


Bostandan indi bacılar, oturdu o sıralarda benim gibi nice kızlar. İlmi esas aldı demokrasinin yanında. "Ülkeni kurtarmak için bir lider beklemekteysen ben sana hiç bir şey öğretememişimdir." dedi Türk Gençliğine.


Türk Gençliğine "Birinci vazifen Türk istikbalini Türk Cumhuriyeti'ni ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir." dedi hitabesinde.



Türklerin atası Mustafa Kemal ATATÜRK "Türkçülük öyle şerefli bir bayraktır ki onu vatanın her köşesinde durmadan korkmadan dalgalandırmak her Türk'ün ilk ve milli vazifesidir."dedi şimdilerde işitmeyen kulaklara, görmeyen gözlere.



   Ve 1938, Kasım. "Türk Birliği'nin bir gün hakikat olacağına inancım vardır. Ben görmesem bile gözlerimi dünyaya onun rüyaları içinde kapatacağım.



Tuğsel KARAKIRIK

2015.

( Cepheler Mustafa Kemal başlıklı yazı Tuğsel Karakırık tarafından 22.03.2024 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu