Peri Bacaları Lanetli Konak


Nevşehir’in eteklerinde, tarihin derinliklerine gömülmüş, peri masallarını andıran bir kasaba vardı. Bu kasabanın merkezinde, yüzyıllar öncesinden kalan, yıkık dökük, ama bir o kadar da görkemli konaklar vardı. İnsanlar, bu konakların perili olduğunu söylerdi. Kimi zaman geceleri garip ışıklar görülür, kimi zaman da esrarengiz sesler duyulurdu bu konaklardan.

 
Bu kasabanın sakinlerinden biri olan Ali, bu efsaneleri bir gün gerçeğe dönüştürmeye karar verdi. Bir grup arkadaşını da yanına alarak, bu perili konaklara doğru yola çıktılar. Yol boyunca, kasabanın yaşlılarından dinledikleri hikâyelerle heyecanları daha da arttı.
 
Konaklara vardıklarında, etraflarını gezmeye başladılar. İlk bakışta her şey sakin görünüyordu. Ancak, gece yarısı yaklaştığında, konaklardan tuhaf ışıkların yükseldiğini gördüler. Ali ve arkadaşları, merakla konaklara doğru ilerlediler.
           
Bir konakta, eski bir kütüphaneye rastladılar. Kitaplar arasında dolaşırken, bir anda kitapların arasından bir ses duyuldu: "Kim o?" Ali ve arkadaşları şaşkın bir şekilde etraflarına bakındılar, fakat kimseyi göremediler.
 
Ses, tekrar etti: "Kim o? Neden buradasınız?" Bu sefer Ali, sesin geldiği yöne doğru ilerledi ve bir kitap rafının arkasında küçük bir kapı keşfetti. Kapıyı açtıklarında, içeriye gizemli bir oda açıldı. Odanın ortasında, eski bir koltuğun üzerinde oturan yaşlı bir adam vardı.
 
Yaşlı adam, Ali’ye yaklaştı ve şöyle dedi: "Hoş geldiniz, gençler. Ben bu konakların koruyucusuyum. Siz de benim efsanemi çözmeye mi geldiniz?" Ali, yaşlı adamın sorusuna merakla cevap verdi: "Evet, bu konakların sırrını çözmeye geldik."
 
Yaşlı adam, gençlere konakların hikâyesini anlatmaya başladı;  “Yıllar yıllar önceydi, Nevşehir’in sakin kasabasında bulunan ve lanetli olarak bilinen eski bir konakta, bir zamanlar mutlu bir aile yaşamıştı. Konağın sahipleri, Cemal Bey ve onun eşi Aylin Hanım, iki çocukları Ahmet ve Zeynep ile birlikte huzur içinde yaşıyorlardı. Ancak, konağın taş duvarları bile, aile içinde gittikçe büyüyen gerilimi hissediyordu.
 
Cemal Bey, miras konusunda Aylin Hanım ile anlaşmazlığa düşmüştü. Cemal Bey’in aklında konağı satıp, başka bir yere yerleşmek vardı, ancak Aylin Hanım konağın ailelerine ait olduğunu ve satılamayacağını düşünüyordu. Bu anlaşmazlık, aile içindeki gerilimi arttırıyordu.
 
Bir gün, aile arasındaki tartışma büyüdü ve kavgaya dönüştü. Konağın duvarları, çocukların çığlıklarına, eşlerin bağırışlarına tanıklık etti. Sonunda, Cemal Bey, kararını verdi ve konağı satmaya karar verdi. Ancak, bu kararın ardından tuhaf olaylar başladı.
 
Konağın satılmasıyla birlikte, ailedeki gerginlik daha da arttı. Bir gece, konağın odalarından birinde, tuhaf sesler duyulmaya başlandı. Rüzgârın esmediği bir gecede, pencereler çınlıyor, kapılar çarpıyor, sanki birileri konağı terk etmek istemiyormuş gibi davranıyordu.
 
Bu olaylar, ailenin birbirine olan güvensizliğini arttırdı. Ahmet ve Zeynep, konağın lanetlendiğine inanıyorlardı. Ancak, Cemal Bey ve Aylin Hanım, bu olayları rasyonel bir şekilde açıklamaya çalışıyorlardı.
 
Bir gece, konağın salonunda, aile üyeleri arasında büyük bir tartışma yaşandı. Ancak, bu sefer tartışma daha da çığırından çıktı ve kavgaya dönüştü. O gece, konağın içinde yankılanan çığlıklar, kasabanın her yerinden duyuldu.
 
Ertesi sabah, kasaba halkı, konaktan gelen çığlıkların ardından konaktan alevler yükseldiğini gördü. Kısa sürede, konak küle döndü ve aile fertleri ise hiçbir iz bırakmadan ortadan kayboldu. Bu olaydan sonra, kasaba halkı, konaktaki laneti daha da büyüten bir efsaneye dönüştürdü.
 
O günden sonra, Nevşehir’in lanetli konakları, aile içindeki ihtilafın bedelini ödeyen bir ailenin acı hikâyesini anlatan bir efsaneye dönüştü. Kimilerine göre, hala o konakta aile fertlerinin hayaletleri dolaşıyordu, kimileri ise bu hikâyeyi bir efsane olarak kabul edip unutmayı tercih ediyordu.”
 
Ali ve arkadaşları, yaşlı adamın anlattığı hikâyeden etkilenmişlerdi yaşlı adam bir insandan ziyade bir kitap gibi konuşuyordu. Ama bu adamın gecenin bu vakti burada ne işi vardı? Dahası konak yanmışsa daha sonra tekrar nasıl inşa edilmişti? Tekrar inşa edilmişse nasıl lanetlenmişti. Ali’nin kafasında tüm bu sorular dönüp dururken Yaşlı Adam’ın gözlerinin içine baktı ve korkuyla irkildi. Yaşlı Adam’ın gözbebeklerindeki yalım yalım yanan alevleri gördü. Yaşlı Adam çığlığa benzer bir haykırmayla;
 
“Konağın yanıp yanmadığından ve sözlerimden şüphe ediyorsunuz öyle mi? Peki, sizin yanmadığınız ne malum?!!” dedi.
 
Ali bir anda tutuştu ve tüm bedeni alevler içerisinde kaldı. Aynı durumu arkadaşları da yaşadılar. Çığlıklar içinde diri diri yanarak can verdiler.
 
Lanetli konağın laneti onları da bulmuştu.


Peri bacaları neden bacadır ve bu baca neyin dumanını kusar gökyüzüne?


( Peri Bacaları Lanetli Konak başlıklı yazı zzz tarafından 25.04.2024 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.