Ben mutluluğumu çocukluğumda bıraktım
Dağınık saçlarıma kirlenmiş yüzüme
Ve çatlamış ellerime rağmen
Doyasıya gülmeyi
Çocukluğumda bıraktım.
Rengârenk gördüğüm düşlerimi
Bir an önce büyüme hevesimi
Birilerinin gelip yıkacağını bilmeden
Kurduğum hayallerimi
Çocukluğumda bıraktım
Gelin gibi süslediğim bez bebeklerimi
Büyüyüp gelin olma hevesimi
Kaybolmasın diye
Toprağa gömdüğüm bilyelerimi
Çocukluğumda bıraktım
Gökyüzüne bıraktığım uçurtmayla
Bulutlara yükselmeyi
Yağan yağmurun altında
Çıplak ayakla, özgürce dans etmeyi
Ve ıslanmayı iliklerime kadar
Annemin öfkeyle bakan gözlerini
Yinemi ıslandın sen diye azarlayan sesini
Çocukluğumda bıraktım.
Şömine de dans eden alevlerin eşliğinde
İçtiğim o salebi
Gaz lambasının ışığında
Babaannemin anlattığı
Sonu hep mutlulukla biten hikayelerini
Ve o hikayelerde ki prenses olmayı
Çocukluğumda bıraktım.
Ağlamanın sadece,
Düştüğümde kanayan dizlerimin acısından
Olduğunu zannettiğim o günleri.
Annemin, ellerimi tutup,
Başımı göğsüne yaslayıp,
Ağlama, büyüyünce geçer diyen sözlerini.
Mutluluk denilen o en değerli hazineyi.
Çocukluğumda bıraktım
Büyüyünce, daha büyük acıların
Dizlerimin acısını unutturacağını
Büyümenin, aslında daha büyük
Çok…..büyük acıları getireceğini
Söylemeyi unutmuştu annem
Çocukluğumu verin bana.
Masum düşler kurduğum yıllarımı verin.
Sizin olsun dünyanın geri kalanı
Sizin olsun, bu maskeli balonun
Sahte insanları, sizin olsun.
Çocukluğumu verin bana
Masum kirlenmemiş yıllarımı verin
Çocukluğumu.
Meryem Keskin