-Bırak yazmayı, elindeki kalemi ve açık olan defteri uzaklaştır önünden ve bir daha aklından bile geçirme.

-Neyi?

-Her şeyi, yoksa duramazsın sen, yazmadan düşündüklerini. Bırak artık o zaman fikir edinmeyi, farklı şeylere kafa yormayı, direkt aklını kullanmayı. Çünkü içersin sen bunları zehir olduklarını bile bile, ''Sizin mi hatırınızı kıracağım?'' diye düşünerekten. O yüzden kökünden kurutmak lazım en tehlikelisini, zaman kaybetmeden.

-Peki emin misin?

-Neyden?

-Kendinden; böyle olmak istiyorsun bence sen, ama değilsin, O yüzden kafanda büyütüyorsun bazı şeyleri. Mesela, gerçekten çok mu düşünüyorsun, yoksa bu tarz bir insan olmak mı isterdin? Böyle insanlar önemlidir, nadirdir, ama sen? Sen öyle değilsin işte: sıradan, beceriksiz, tembel bir canlı... Onlar gibi olmak istediğin için, öyle biriymişsin de bu yüzden çok sıkıntılı, derdini kimseye anlatamıyormuşsun gibi davranmayı seviyorsun. Doğru, tam olarak bazı durumlarda nasıl hissettiğini başkalarına, bazenleri de kendine düzgünce ifade edemiyorsun. Ama belki de bu sadece konuşma bozukluğunun olmasına bağlıdır. Bir uzmanla çalışınca istediğin her şeyi düzgünce açıklayabileceksin ve bakacaksın: ne kadar tekdüze düşüncelerin, fikirlerin varmış aslında.

-Sence öyle mi benim durumum gerçekten?

-Bilmem, ben sadece bir olasılık sundum. Gerisi sana kalmış.

-Hayır kalmadı efendim! Şimdi bütün bu anlattıkların kafamda yer edindi çoktan. Ben neyin doğru, neyin yanlış olduğunu nasıl ayırt edebilirim ki şimdi? Belki de söylediklerin benim için geçerli değildi, ama karışmaya çok müsait olan aklım her şeyi karman çorman hale getirdi ve şu an bir şüphe düşüverdi aklıma. Ben diyorum zaten: aklım gidik benim. Senin söylediklerinle yeni bir gerçeklik yaratma yoluna çıkmış bulunuyorumdur çoktan. Gelip de deme bana: ''hatırladıkların seni oluşturur, onlardan yola çık.'' Olmaz! Kötüdür benim hafızam. Bulandırdın beynimi işte, yok yere ''senin dediklerin benim gerçek karakterim mi acaba?'' diye düşündürtecek beni.

-Ya doğruysa?

-Ya değilse? Eğer doğruysa dediklerin, neden bana bunları önceden söylemedin? Yine senin yüzünden yanlış bir üçüncü karakter oluşumuna gitmişim demektir: Birincisi kendi gerçek halim, ikincisi çökme dönemimde kurtulmamı sağlayacak, yeni karakter tiplemelerini deneyen halim ve üçüncüsü ise son olarak bürünmeyi uygun bulduğum sahte halim. Şimdi, ben ... senedir bu halimle kendi yaşamımı oluşturmuşum, ama sen gelip bana bunlar yalan, sen çamurunda farklı birisisin aslında diyorsun, yaptığın heykel aslında bambaşka olmalıydı. Bunun üzerine düşünmez mi insan: gerçek beni nasıl ortaya çıkaracağım, etrafımdaki her şey benden uzaklaşır, ellerimden kayıp gider mi acaba, eğer gerçek beni gösterirsem dışarıya? Kimse gidip seni sorgulamayacak, çünkü sen yoksun! Bütün tatavayı çekecek olan ben olacağım. Söyle bana, hayatımı kurmuş isem sahte bir karakter, ben üzerine, ne yapmalı o zaman? Sıfırdan başlamayı göze mi almalı, yoksa 'gerçek' benle oluşturduğum yanlış yapılmış sahte beni karıştırıp hayata dördüncü bir 'ben'le mi devam etmeliyim? Hem böylece alıştıra alıştıra herkesi yeni halime geçebilirim. Zor ve az zor iki seçenek...

-Peki üçüncü bir seçeneğe ne dersin?

-O ne?

( Karşılıklı Keyifli Sohbetler başlıklı yazı lilya.ay tarafından 23.05.2024 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu