MUCİZE KONUSU

(GECİKEN MUCİZE) 



-

“ Sen, hiç tanık oldun mu bir mucizeye?! 

Sen, mucizelere inanmaz mısın yoksa?! 

O mucizeleri nereye sakladın, çabuk söyle?!?

Acaba senin hayatının içinden kaç mucize geldi geçti de senin hiç haberin olmadı..? Ya da kaçından oldu haberin?! 

Ya peki, acı bir mucizeye tanık oldun mu hiç?!

Mucizenin acısı da mı varmışş, vay çok acayip!? “ 

-


-Neee?!    ‘Mucizeler’    mii?! 

-Hani şu ‘peygamberler’ diyince akla gelen ilk şeylerden biri… 

-Hani şu her şeye rağmen “O’nlara” inanmayanların, imansızlıklarının son durağı… 

-Hani ‘O MUCİZELER’ gibi mucizeler mi?!  

-Hani o kurtarıcı…?! 

-Hani o gün; o hayatı, o canı oradan kurtaran o mucize…

-Hani o gün, seni inatla o yola yollamayan o mucize…

‘O mucizeler’ gibi mi mucize?! 


….



Bir varmııışşş

Bir yokmuuşşş

Evvel zaman içinde 

Kalbur saman içinde 

Kendi halinde bir    “ Dün’ya “   varmış 

Ama bu bizim yaşadığımız Dünya’dan biraz farklıymış…  

O da aynı Güneş’in etrafında dönermiş, ‘O’ da… 

Ama birbirlerinden haberleri yok…

Tabi birbirlerini göremezler de…… 

Hissedemezler de… 

Hiçbir bağlantıları yok… 

Yani şimdi… 

Bir Dünya varmış….

…Ah işte bir de bir   “ Dün’ya “  varmış…..

Bu Dünya’lar birmiş aslında ama birleşememişler…

Bir bütünmüş aslında onlar ama bir türlü bütünleşememişler… 

İnsan ruhu ve bedeni gibiymişler….

:

Görünene uzak, görünenden yakın… 

Ve beklemekte ahiretine kavuşmayı… 

“Bir mucize gibi…”



Dünya: 

Üzerinde insanların ve diğer canlıların yaşadığı o mucizevi mavi gezegenmiş…kısaca ve somut olarak…. 

İnsanlar ise, 

Bu Dünya üzerinde soyut ve somut olarak

Yaşamış, yaşayan;

En gelişmiş, 

En becerikli, 

En yetenekli olanlarmış…

‘ Bu Dünya onlar için var ‘ demek…yerinde bir lafmış…. 


Onlar…. 

Yani insanlar…. 

Bu Dünya’nın  -ya-  sonunu getirecek olanlar… 

-Ya da- 

Bu Dünya’ya sonsuzluk getirecek olanlarmış

Sahi, bu Dünya’da hiç sonsuzluk yoktu şimdiye dek, bir parça bile, farkında mısın?! 

Sence bir gün elimizde küçük bir parça da olsa sonsuzluğumuz olur mu?! 

Olursa, n’aparız burada o sonsuzlukla?! 


…  


—————————————

O mucizeler, o mucizeler… 

O mucizeler gibi mucizeler…. 

Halen varlar, hep vardılar……

Görmesi ise hep zordular…… 

Yandı yürekte bir kordular…. 

Ve ansızın…bir mucize gibi

Bir mucize… 

Halen var, hep vardılar…. 

Bir mucize gibi… 

Bir mucize…. 

—————————————



İşte o mucizeler….

O mucizelere giden yollar…. 

O mucizelere götüren, o koca koca dua’lar…. 

Öncesinde ise belki yaşanan o acı acı acılar… 

Ayrılıklar, hasretler…. 

En, en olmazlar… 

Haksızlıklar… 

İftiralar…. 

Niceleri…. 

….

….

Bedeli ne?! 

Ederi ne?! 

Haydi şimdi söyle! 

Kaç özlemek, bir mucize eder?! 

Kaç isyan bir mucizeyle biter?! 

Kaç ızdırap götürür beni mucize kapısına?! 

Hangi haksızlık, hangi ahlaksızlık gerçek bir mucizeyle buluşturur fani ömrümü….?!

Haydi söyle! 

Haydi şimdi söyle! 

Sahi, kaç masum canı bir mucize ederdi ha?! 

Haydi söyle?! 

Susma, söyle?!!

Yaradan’dan hesap sormanın haddini buldum şimdi kendimde….başta amacım öyle değildi de…..

…Tek diyebileceğim-se…utana sıkıla… 

Sessiz sedasız, dilimin ucuyla… 

Dudağımın kenarıyla…. 

“ NEDEN ?! “  diye sormak oldu  “O’na…”

Bu soru, tüm yaşayanlar adınaydı…  

Tüm yaşayanlar adına, utana sıkılaydı… 

Sonrasında ise…. 

…’yaşamak’ bana verdi cevabı… 

Sonrasında ise…. 

…’yaşamak’ verdi bana cevabı…

“Acısıyla tatlısıyla…’yaşamak’” cevabı verdi bana. 

 


Sonra aldım sualimi de cevabımı da cebime

Revan oldum yollara… 

Yollar bana yool…Yollar bana varılacak nokta… 

Yollar bana hem deva hem dava… 

——Yollar…

…bana…

…hayal 

…kurmak…——

Hayalden bir  -“ o’kul “ - yapıp 

B’aşk’anı olmak

Bahçesine de bir güzel olimpik havuz…

Mezun olmasak da olur… 

Ne de olsa hayalimizi yaşıyoruz… 

“Bir mucize gibi…” 

… 


Ve müjde! 

Bir mucizeci daha doğdu az önce… 

Sonra uyan dedi “en güzide mucizesine…”

Mucizesi kabustaydı, kan ter içinde uyandı… 

Sanki haddinden çok uyumuştu da…o’kula geç kalmıştı…. 

Sonra ‘o mucizevi saatine’ baktı, -cidden- o’kula geç kalmıştı… 

Başı beladaydı… 

Üstelik bugün yeni bir konuya başlanacaktı… 

Annesi de geceden kaç kez uyarmıştı… 

Şimdi, kimseyi uyandırmadan sıvışmalıydı evden hemen… 

Ev ahalisine o’kula geç kaldığını tabi ki söylemeyecekti… 

Ve bu, onun ailesine karşı ‘ilk yalan denemesi’ olacaktı… 

Ama o’kulu asmak… 

O’kulu asmak ise en büyük ayıplardandı…

Ancak kötü, lanet çocuklar yapardı böyle… 

Karar aldı! 

Bu; onun, uyku için o’kulu asmak gibi  :  ‘ilk gerçek büyük ayıbı’,  kendinde saklı kalacaktı….




Küçük, 

tatlı, 

hain, 

harika bir 

öğrenci uyku kaçamağı sonrası planı…işte buydu… 

Plan uygulandı… 

Kimse uyanmadan evden sıvışıldı… 

Şimdi o’kul vaktiydi! 




—  O’kul   —  O’kul   —  O’kul  —


Gitti o’kula…yeni konu olan ‘mucizeler’ konusunda -bir derse- yetişebildi ancak, 

Güzel notlar tuttu…heyecanlıydı… 

Bu son üniteyi genel olarak sevmişti zaten, hiçbir konusu sıkıcı değildi

Ama bu ‘mucizeler‘ konusu, ayrı bir ilgisini çekmekteydi sanki… 

Hepsinde başarılıydı derslerinin O…

Gel gelelim, birçoğu ders ve konu hiç mi hiç ilgisini çekmiyordu artık… 

Aslında… 

…O’kulda böylesi ilgisini uyandıran ‘ilk ve tek ders konusu bu olmuştu…’

… 

‘Mucizeler‘ konusu… 

Resmen ders kitabının içinden fışkıran bir ışıktı…

En zifiri karanlığı bile aydınlatacak aydınlıktı…

… 


Sonra anımsadı… 

Danışman hocası girdiği ilk derslerden birinde, 

“O’kulumuzda göreceğiniz neredeyse her konu, başlı başına birer meslektir…haberiniz olsun çocuklar” demişti…

…bolca altın, gümüş bilezikler takın kollarınıza diye öğütlemişti… 

…ve dersleri kaçırmayın, -tekrarları yok- diye tembihlemişti…….


Acaba  ‘mucizeler’ de bir meslek miydi? 

Mucize işiyle uğraşana ne denirdi?!

Kendisi de bir ‘mucizeci’ olabilir miydi bir gün?! 

Ya da bir mucize işçisi..?! 

Mucize doktoru…? 

Mucize tamircisi…!?

Hayır hayır kesinlikle mucize mühendisi olmalıydı…

Ama Allah kahretsin! 

Dersin ‘ilk iki saatine gecikmişti…’ 

‘Mucize nedir?’ 

‘Mucizeler nasıl başlar?’ kısımlarını kaçırmıştı… 

Ve şimdi nasıl öğrenecekti.?

Ve şimdi tüm o koca bilmediklerini…….………

… 


Sonra  “b’aşk’a”  bir sabaha uyandı…biraz erkendi… 

Çok tatlı rüyalar görmüştü…

Yaratıcıya teşekkür etti… 

Ve o’kula gitti… 



— O’kul   —   O’kul   —  O’kul —


‘Mucizeler’ konusunun son bölümüne gelinmişti… 

Hem de hiçbir şey korktuğu gibi olmamıştı kahramanımızın…  

Konunun başını annesi ona anlatmıştı…

Devamını da o’kulda dikkatlice dinlemiş ve evde özenle çalışmıştı… 

Artık kendi de ‘her topluma yararlı birey gibi’ az da olsa mucizelerden anlıyordu…

Tabi yetmeyecekti bu ona! 

Bir kere inanmıştı! 

Kendisi bu konunun, 

Dün’ya tarihinde yaşamış 

En büyüğü olacaktı..!



Doğumundan sonraki ‘ilk yeniden doğuşu’ bu ders konusuyla karşılaşmak olmuştu…

Ve bu uyuyakalıp da derse gecikmesi… 

Ve öncesinde ve sonrasında olanlar… 

Hayatının hatırladığı      ‘ilk’   anısına benzer ”  şeyleri…ydi…

Ve bu ilk anılar asla unutulamazlardı… 

“…Tıpkı mucizeler gibi…..”




Ağustos-Eylül 2024 


















( 1 - Mucize Konusu - Geciken Mucize başlıklı yazı DEDAKİVE tarafından 2.09.2024 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu