Kuran Yeterli Kaynak
Kur'an-ı Kerim, Allah'ın insanlığa gönderdiği son ilahi kitaptır. Müslümanların hayatını düzenlemek ve onlara yol göstermek amacıyla indirilmiştir. Yûsuf Suresi'nin 111. ayetinde de açıkça ifade edildiği gibi, Kur'an “her şeyin açıklaması ve inanan toplumlar için bir hidayet ve bir merhamettir.” Bu, Kur'an'ın İslam’ı yaşamak isteyen bir müminin ihtiyaç duyduğu her bilgiye sahip olduğunu vurgular. Bazı kesimlerin Kur’an’ın eksik olduğu ve dolayısıyla hadis kitaplarıyla tamamlanması gerektiği iddiası, Yûsuf Suresi’nin açık hükmüyle çelişmektedir. Allah, Kur'an'ı eksiksiz ve her türlü ihtiyaca cevap verecek şekilde indirdiğini bildirmektedir. Eğer Kur'an eksik olsaydı, Allah’ın sözüne (hâşâ) güvenilemezdi. Bu nedenle, Kur’an dışında bir kaynağı Allah’ın dinine hüküm koyucu olarak görmek, “Allah’a din öğretmek” anlamına gelir ki bu, Hucurat Suresi'nin 16. ayetinde kesin bir dille reddedilmiştir:> “De: Dininizi Tanrı'ya mı öğretiyorsunuz? Ve Tanrı göklerde ve yerde olan her şeyi bilendir.’”
Bu ayet, Allah’ın her şeyi bilen ve gözeten olduğunu hatırlatarak, insanın kendi anlayışlarını dine ekleme çabasını şirk ve sapkınlık olarak görmektedir. Kur’an’ın indirilişinden yaklaşık iki yüz yıl sonra derlenen hadis kitaplarının dinen bağlayıcılığı yoktur. Bu metinler, Kur’an’ın üstüne hüküm koyamaz ve onun eksik olduğunu ima edemez. Kur’an’da her şey açıklandığı halde, hadislerin bu açıklamalara ekleme yapma amacı taşıması, Kur’an’ın yeterliliğini sorgulamak anlamına gelir. Allah’ın kitabını eksik görmek veya tamamlanmaya muhtaç olduğunu iddia etmek, Allah’ın hükmüne ortak koşmaya çalışmaktır. Mezhepler arasında namazın farklı şekillerde kılınması veya abdest alma yöntemlerinde farklılıklar olması da dikkat çekici bir durumdur. Eğer İslam’ın temel ibadeti olan namaz birden fazla şekilde kılınıyorsa, bu, vahiy ile açıklanan bir dinin özünden uzaklaşıldığını gösterir. Nebimiz Muhammed'in farklı mezheplere uygun olarak farklı şekillerde ibadet etmesi mümkün değildir. Bu da gösteriyor ki, dinin aslına dönüş ve Kur’an’ı merkeze alma ihtiyacı kaçınılmazdır. İslam’ı yaşamak isteyen bir müminin, gelenek, görenek ve kültürel normlardan sıyrılarak Kur’an’a yönelmesi şarttır. İnsanlar, çoğu zaman Kur’an’da olmayan adet ve alışkanlıklarını dinin bir parçası olarak görmeye meyillidir. Ancak bir inancın veya uygulamanın Kur’an’da yer almaması, onun İslam’ın bir parçası olmadığını gösterir. Gelenekler veya toplumda yaygın olan ahlak anlayışları Kur’an’la uyuşmuyorsa, bunların dinde yeri yoktur.
Kur'an'da şöyle buyrulur:
> “Ben, sadece bana vahyolunana uyuyorum.'” (En’am Suresi 50. Ayet)
Bu ayet, İslam’ın yalnızca Allah’ın vahyi olan Kur’an’dan öğrenilmesi gerektiğini açıkça ortaya koymaktadır. Kur’an, müminler için yeterli bir hidayet rehberidir. Allah’ın kitabını eksik görerek veya başka kaynaklarla tamamlanmaya ihtiyaç duyduğunu düşünerek dine yeni hükümler eklemek, Allah’a ortak koşmak anlamına gelir. Allah’ın dini yalnızca Kur’an’dan öğrenilmeli ve yaşanmalıdır. Her mümin, gelenek ve göreneklerden sıyrılarak Kur’an’a yönelmeli ve Allah’ın emirlerini olduğu gibi kabul etmelidir. Dini yalnızca Allah’a has kılmak ve onun kitabını rehber edinmek, İslam’ı yaşamanın tek şartıdır.
(
Kuran Yeterli Kaynak başlıklı yazı
muhammed-ridvan-kaya tarafından
30.03.2025 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.