Yıllara meydan okuyan dostluklar vardır. Hiçbir rüzgara boyun eğmez, sarsılmaz.
Zaman aşındırmaz onları daha da perçinler.
Gözden ırak olsa da gönülden ırak olmaz. Atasözlerini dahi utandırırlar
Bizim de öyle başladı aile dostluğumuz tam 26 sene önce
Aynı şehirde 20 yıl beraber kaldık.
Çocuklarımızı beraber büyüttük
Gel gör ki onlar memleketlerine kesin dönüş yaptığında bizim ayrılığımız başladı.
Demiştim ya,bazı dostluklar zamana yenilmez diye, mekâna da yenilmedi
Dört yıldır hep bu aylarda misafiri oluyoruz onların Ankara'da.
O dostluk bağını pekiştirmeye bir sebep nasip ediliyor illa
Bu sene de öyle oldu.
Sağolsunlar öyle görgülü öyle fedakarlar ki güzel ağırlanma dıuygusunu en üst şekliyle yaşatıyorlar bize
Ankara'ya her geldiğinizde gezdirirler bizi
Ve ben hepsini anı günlüklerime eklerim.
Söz uçar yazı kalır hesebince gördüklerimi de unuturum düşüncesi ile mutlaka not almaya çalışırım
Böylece kalıcı oluyor
Camiler, türbeler, parklar birçok yeri gezdirdiler şimdiye kadar
Lakin dün gezdiğimiz bir yer var ki etkisindeyim hâlâ
Ulucanlar Cezaevi Müzesi
Evet bir zamanlar sıklıka dıyduğumuz kader mahkumlarının belirli sürelerde kaldıkları, işkence gördükleri hatta idam edildikleri yer .
Hakkında üstünkörü bir bilgiye sahiptim şimdiye kadar
Lakin dün gezerken teferruatlı bir şekilde öğrenmiş oldum
Ve en sevdiğim şahsiyetlerin oradaki duvarlar arasında çektiği sıkıntıları okuyunca resimlerdeki hallerini,hele ki o idam sehpasını görünce anlatılanları yaşamış gibi oldum
Bana şiiri sevdiren üstad Necip Fazıl,
İhlaslı kalem Osman Serdengeçti, istiklal mahkemelerinin mazlumu İskilipli Atıf Hoca,
Ve güzel yürekli Muhsin Başkanım (Yazıcıoğlu)
Daha birçok isimler vardı.
Hepsinin orada yatma gerekçelerine vakıf değilim elbette
Haklı yada haksız kimisi cezasını çekmek için kimisi bedel ödemek için orada yatmışlardı
Koğuşlar, zindanlar, hücreler
Ve oradaki seslendirmeler
İnleme, ağlama, yalvarma, işkence sesleri....
Hâlâ kulaklarımda.
Ranza başlarındaki kısa hayat hikayelerini ve hapis yatma gerekçelerini okuyınca çoğunun fikir suçlusu olduğunu gördüm
Ne acı değil mi?
Düşüncenden ya da inancından dolayı hüküm giymek
Bahçedeki idam sehpasını görünce hele tarih şeridi gözlerimin önünden geçti
Bir zamanların cumhurbaşkanının 'bir sağdan bir soldan astık' cümlesi şimşek gibi çaktı beynimde
Evet zihniyet olarak sağ ve sol görüşlü bir çok insan vardı listelerde
Aynı gün idam edilen onlarca kişi
Tarihçesi çok eskiye dayanan hatta Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk cezaevi olan burada tespit edilebilen 18 idam gerçekleşmiş.
(1925-1982)
Çocukluğumda evimiz cezaevi ile çok yakındı
O düdük seslerini hiç unutmadım
Kapıda bekleyen ziyaretçilleri, getirilen mahkumları, o demir kapının çıkardığı o kulak çınlatan çarpılmasını
O vakitlerde içeriyi çok merak ederdim elleri kelepçeli mahkumları görünce çok iyi hatırlıyorum kapının önünde sormuştum bir gün
"Sen suç mu işledin de ellerini bağladılar amca" diye
Dün ilk defa bir cezaevinin içini tefrerruatlı
görünce çok etkilendim, geçmişten çocukluğumdan gelen bir histi bu
Evet adalet muhakkak yerini bulmalı amenna ona dıyecek hiçbir sözüm yok
Can yakanın terbiye edileceği mekanlar olmalı
Bir mazlumun gözyaşı kurumadan zalim hakettiğini bulmalı
Devlet kendine yapılanı afeder etmez onu bilemem lakin kişisel suçlarda bireylerin hakkına girmemeli
Onlar adına tasarrufla bulunmamalı
Kısasa kısas denilen bir işlev ancak suçların ve adaletsizliğin önüne geçer .
Bu düşüncem kabul edilir edilmez orasını bilemem.
Lakin dün orada çoğu mahkumun suçunun fikri olduğunu görünce
şimdilerde ortalıklarda gezinen suç makinelerini düşündüm de
Cana, namısa, hakk'a el uzatanları
Ve yetersiz hüküm verenlerin aldığı veballeri.
Çiğnenen onurları...
Koğuş kapılarından birinde "Taş taşı ama laf taşıma " yazısı dikkatimi çekti
Ne derin bir söz
Dinimizin şiddetle men ettiği insanlar arasında husumete yol açmanın ilk fitilini ateşleten o çirkin hal ve davranış.
Söz müthişti evet ama ders alabilene tabi
Tek tek gezdik
her bölümde farklı bir dünya vardı
Bazı koğuşlarda elinde sazı, tesbihi ile, derin düşüncelere dalmış insan maketleri , duvarda sevdiklerinin fotoğrafları ....
Pişmalık, özlem, hüzün, acı okunan soğuk ranzalar
Kapalı görüş odaları vardı birde
küçücük bir cam ardından sevdiklerini sayılı zaman dilimde dokunmadan sarılmadan görenlerin yeri..
En son ayrılırken şöyle dua etmek geldi içimden haklı yada haksız kimler ceza çekti burada kimbilir
Ama dilerim Rabbim istikametten kimseyi ayırmasın
Ne zalim ne de mazlum eylesin
Kimsenin gözyaşına sebep kılmasın
Ve hiç bir kimse özgürlüğü ile sınanmasın
Vesselam
(Ankara Günlüklerim'den bir kesit)