“-ne zaman çalışmağ isdersen gel”
“-tamam abi” dedim
“-burası senin evin sayılı”
……….
“-burada emeğin var”
………………..
“-burası senin sayılı
………..
sana bu işin eciğini-cücüğünü ö(ğ)retdim
emeğim mar üsdünde emeğim”
sırtladım çenteyi,
elleşdik yata(ğı) haydi
vurduk kendimizi Bayrampaşa köprüsü
Sucu Abi beni kendi eliynen götürdü
Topgapı Garacına,
biladımı alıvıdı
epili bi bekledikden sonura
sahatından çok sonura
kagdı bizim otopus
yanımdakı Yalavaş’lıya
sıkı sıkı tembih etdi
“-aman deyen bizim biladere sahap çık
eyi göz-gulağ ol” deye
geşmiş gün Feyzi abi bişi yollamadı tabi de
belki.. borşlu çıkdık haralda ki
nası utlandık[1]
gene de Allah razı olsun
alacağını da isdemedi
belki fiti fifti
beklide vizdanı elvermedi de silividi
neyise..
adam, yol boyunca hep bişiy sordu durdu
emme ben ona ne annadayın
iplik bükümünden başga
duraklarda adam zorunan endirdi
tufalete ğetdim, parası ondan
yemekler bahalı olduğundan kimse yemezimiş de
bozuğ olurumuş
o yüzden birer çorba işdik
emme bilmen ya; bi ekmekden fazla yedim valla
ha deyinçe gakmadı belki ikki sahat
yörüdük, apdashaneye ğetdik
o amca beki üş dört cığara işdi
bana sakın “cığara işme” dedi
“ben başım dönmesin deye içiyon”
“beni anamınan garın buhale getirdi”
“ikisi de tahtalı köyü boyladı emme”
“fakırlık” dedi
“o(ğ)lunu evlatlık vermiş” geliyomuş
“gurtulu i(n)şallah” dedi
“i(n)şallah” dedim
adam habire bişiyler annatdı emme
ben fira Yasemini düşündüm …
halama gediyon deye seviniyon
yasemin neyderkine deyon
yol boyu
[1] utlanmak: borçlu sorumluluğu, utangaçlığı, çekingenliği