Kutlu Fethin 555. Yıldönümü Anısına…
29 MAYIS 1453-2008

Ayten DİRİER

Dünya haritası üzerinde Anadolu ve Trakya’nın durumuna bir göz atarsak, bu toprakların evrensel önemi hemen belli olur. Dünya uygarlığının çevresinde oluştuğu Akdeniz’de hiçbir ülke bu öneme sahip olamadığından, Anadolu tarih boyunca pek çok ulusun tutkusunu üzerinde toplamıştır. Boğazlar, Dünya egemenliğine erişmek isteyen devletlerin can noktası olmuştur.

İstanbul Boğazında; Asya ile Avrupa, Akdeniz ile Karadeniz’e egemen olmak üzere kurulan İstanbul kadar jeopolitik önem taşıyan hiçbir şehir yoktur. Bu salt eski devirler için verilmiş bir yargı değildir. Napoléon gibi Yakınçağ siyaileri bile İstanbul için; “Dünya İmparatorluğunun başkenti olacak tek şehir.” Yargısına varmışlardır. Bugün de durum aynıdır. Boğazlar düşünce, kuzeyden gelecek saldırıyı durdurabilecek hiçbir kuvvet yoktur.

Böyle bir önemi taşıyan şehir, doğal olarak sürekli saldırıya uğrayacaktır. İleride görüleceği gibi en çok Türkler ve Araplar İstanbulu kuşatmışlardır. Bunda şehrin stratejik öneminin yanı sıra, Yüce Peygamberimizin; “İstanbul mutlaka alınacaktır. Onu fetheden kumandan ne mutlu kumandan, onu alacak asker ne güzel askerdir.” Kutlu hadisi de etkin olmuştur. Yüzyıllar boyu bir tutku haline gelen İstanbul’un Fethi, 29 Mayıs 1453’te gerçekleşir. Böylece 1058 yıllık başkent el değiştirir. Bizans olmaktan çıkarak, her şeyiyle kısa sürede Türkleşir…


İSTANBUL KUŞATMALARI

1-M.Ö. 340 : Makedonya Kralı Filip tarafından kuşatıldı. Şehir halkı şiddetle karşı koyarak, kendini savundu. Yunanlılardan gelen yardım ile kurtuldu.

2-M.Ö. 194 : Roma İmparatoru Septim Sever şehri kuşattı. Üç yıl süren kuşatma sırasında, halk açlıktan fareleri, insan cesetlerini yedi. Kadınların saçları kesilerek, savaşçıların yayları için kullanıldı. Sonunda halk teslim olmasına karşın kılıçtan geçirildi, şehir yağma edildi.

3-616 : Pers Kralı II. Keyhüsrev şehri kuşattıysa da ele geçiremedi.

4-626 : İran-Avar birleşik kuvvetlerinin kuşatması bir sonuç vermedi.

5-665 : Emevi Halifesi Muaviye devrinde yapılan kuşatma sonuçsuz kaldı.

6-667 : Gene Muaviye devrinde uzun süre kuşatıldı. Bu kuşatma sırasında, Arapların arasında, Hicret sırasında peygamberimizi evinde misafir eden,Zeyd oğlu Halid (Ebû Eyyüb-el Ensarî) barsak iltihabı geçirerek ölmüştür. Ebû Eyyüb ölmeden önce, arkadaşlarına: “Ölüyorum, ölünce cesedimi bir tahta üzerine uzatın ve onunla surlara saldırın…” dedi. Gömüldüğü yer belli olmamasına karşın, 1453 yılındaki kuşatmada Fatih’in hocalarından Ak Şemseddin rüyasında görerek mezarını ortaya çıkarmıştır. II. Mehmed’in buyruğuyla üzerine mezar ve cami yapılarak, sonraları semte Eyüp adı verilmiştir.
–Mesleme kumandasında yapılan kuşatma bir sonuç vermeyince İslâm donanması geri döndü.

7-672 : Gene Muaviye devrinde üçüncü kez Avd oğlu Süfyan tarafından kuşatıldıysa da, bu da sonuçsuz kaldı.

8-712 : Emevilerden Halife I.Velid devrinde yapılan kuşatma sonuçsuz kaldı.

9-722 : Halife II.Yezid zamanında bir Arap ordusu beşinci kez İstanbul’u kuşattı. Galata ele geçirildi ve bu semtte Arap camii yapıldı.

10-782 : Bu kez Abbasi halifesi Mehdi devrinde kuşatıldı. İmparator vergi vermek koşuluyla şehri kurtardı.

11-854 : Abbasi Halifesi Mütevekkil Devrinde şehir yedinci kez kuşatıldı, fakat ele geçirilemedi.

12-864 : Slavlar şehri kuşattılarsa da, yenilerek geri çekildiler.

13-869 : Halife Muhtedi devrinde Araplar şehri dört ay süreyle kuşattılar. İmparator gene vergi vererek kurtuldu.

14-870 : Halife Mutemid devrinde, Araplar İstanbul’u son kez kuşattılar. Şehir gene vergi verilerek kurtarıldı.

15-904 : VI. Leon zamanında Ruslar, İstanbul’u kuşattılar. Yenilerek geri çekildiler.

16-936 : Bir Rus donanması şehri kuşattıysa da, suda bile yanan Grejuva denilen Rum ateşi ile yok edildi.

17-959 : Macarlar şehri Balkanlar tarafından kuşattılar. Doğu Romalıların şiddetli savunması karşısında geri çekildiler.


18- 1071’den sonra önemli bir tehdit oluşturan Normanlara karşı, Venedik, Ceneviz ve Pisa’lı tüccarlara ticari ayrıcalıklar vererek, kendini kurtaran Doğu Roma, aslında göbeğinden onlara bağlanmış oldu.

19- 1204 : İslâm Dünyasının başına bela ettiği Haçlıların balyozu, bu kez Bizans’ın başında patladı. Öncülerin ardından yapılan ilk üç seferde umdukları zenginliğe kavuşamayan Latinler, 12 Nisan’da D.Roma’nın başkentini ele geçirerek; her tarafı yağmalayıp, yakıp yıktılar ve Latin İmparatorluğu’nu kurdular. Şehirde estirilen şiddet ve yağma hareketi uzun süre hafızalardan silinmedi. Katoliklere duyulan nefret, halkın diline pelesenk olan özdeyiş, şehir İstanbul adını alana dek sürdü:
“Kardinal külâhı görmektense, Türk sarığı görmeyi tercih ederiz…”
Bu durum karşısında imparatorluk ailesi Anadolu’ya göçerek, İznik Rum İmparatorluğunu, bir kolları da Trabzon’a giderek Trabzon Rum İmp.luğunu kurdular.

20- 1261 : 57 yıl Latinlerin zulmünde inleyen şehri, İznik Rum İmparatoru VI.Mihail Paleologos, A.Selçukluları’nın yardımıyla geri alarak, yeniden merkez yaptı.

21- 1302 : Bir Venedik donanması şehri kuşattı. Bir şey elde edemeyince geri döndü.

22- 1348 : Galata’da bulunan Cenevizliler şehre saldırdılar, ama yenilerek geri çekildiler.

23- 1437 : Cenevizliler ikinci kez saldırıya geçtilerse de, gene başaramayıp geri çekildiler.


./.

( İstanbul’u Gelen Kuşatmış, Giden Kuşatmış - 1 başlıklı yazı AytenDirier tarafından 25.05.2009 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu