Ayten DİRİER

İSTANBUL’UN TÜRKLER TARAFINDAN KUŞATILMASI

1- 442 : Avrupa Hun İmparatorluğu’nun başına ağabeyi Bleda ile birlikte geçen Attilâ, önce Doğu Roma İmparatoru ile anlaşıp, kuzey ve doğudan rahatsız eden istilacıları püskürttü. İmparatorun ödediği baçı(vergi) kesmesi üzerine, Tuna kıyısındaki kaleler ile Balkanlardaki stratejik şehirleri tek tek ele geçirip, imparatorluğun ana güçlerini yendikten sonra, başkentin kuzey ve güneyinden denize ulaştı. Şehri kuşatan surlar karşısında, okçularının yetersizliğini anlayarak Gelibolu’ya yöneldi ve oraya sığınmış bulunan kılıç artığı kuvvetleri yok etti.
Murgus Andlaşmasıyla yıllık baç ve altın ödentisini üç katına yükseltip geri döndü.
2-447 : Tek başına yönetimi ele geçirip, gene Doğu Roma üzerine yürüyen Attilâ, Balkanları çiğneyerek Yunanistan’a indi. Üç yıl boyunca İmparator Theodosios II ile arasında elçiler gidip geldi. 449’da Tarihçi Priskos’un (Historia adlı eserinde Attilâ hakkında ayrıntılı bilgi verir.) heyeti ile imzalanan barış antlaşması, öncekine göre çok ağır şartlar taşımaktaydı.

Attilâ Doğu Roma’yı değil, Batı Roma’yı istiyordu. Çünkü Doğu Roma’nın tüm topraklarını ele geçirse bile; surlar, Grejuva(Rum ateşi) ve yerleşik bir imparatorluk olması nedeniyle başkentini ele geçiremeyeceğini biliyordu. Bu nedenle Doğu Roma’yı iyice hırpalayıp, güçten düşürerek bir tehdit olmaktan çıkardıktan sonra, batıya yöneldi. Doğu Roma, Avrupalıların “Tanrının kırbacı” dediği Attilâ’dan kurtulmak için birkaç kez suikast düzenledi.

3- 626 : Avarlar, Perslerle ve daha sonra tek başlarına şehri kuşattılarsa da ele geçiremediler.

4-Karadeniz’in kuzeyinden göç eden Türk boylarının hemen hemen tümü ya kendi başlarına veya başka kuvvetlerle şehri kuşattılar, ama yukarıda saydığımız nedenlerle ele geçiremediler.

5-1092 : İzmir Beyi Çaka, 1078-1081 yılları arasında tutsak olarak yaşadığı Doğu Roma başkentinin içten içe çürümüş olduğunu, kara ve denizden yapılacak kuşatmayla rahatlıkla ele geçirilebileceğini görmüştü.

İzmir’de ilk Türk Derya Beyliği’ni kurup, kızını Anadolu Selçuklu Sultanı I.Kılıç Arslan ile evlendirerek, kafasında tasarladığu Üçlü Kıskac’ın ikinci ayağını oluşturdu. Trakya’daki Peçenek Türkleri ile anlaşarak üçüncü ayağı oluşturdu. Güçlü bir donanma ile Çanakkale Boğazı’na gireceği günleri hayal derken acı haberi aldı. Bir şeyi unutmuştu; İmparator Aleksi Komnenos’un entrikacılığı ve Doğu Roma’nın ünlü diplomasisini...

Aleksi, altınlarla satın aldığı Türk Kumanları, Peçeneklere saldırtarak tümünü kılıçtan geçirtti. Çaka Beyi bekleyen Peçenekler, ne olduğunu tam kavramadan tarihten silindi.

Çanakkale Boğazı’ndaki Abidos kalesinde Kılıç Arslan ile buluşan Çaka Bey, şerefine verilen şölende, bizzat damadı tarafından hançerlenerek öldürüldü. Aleksi, düzmece mektuplarla Çaka Bey’in asıl amacının Anadolu Selçuklu Sultanlığı olduğunu toy damada kanıtlamıştı… I.Kılıç Arslan hatasını bir yıl sonra, çekirge sürüsü gibi dağı taşı dolduran Haçlı Öncülerini görünce anlamış, ama iş işten geçmişti. Hazineleri, karısı ve başkenti İznik’i kaptırarak, İç Anadolu’ya çekilmek zorunda kaldı.

Bu durum Osmanlı Devleti’nin kuruluşuna dek sürdü.



( İstanbul'u Gelen Kuşatmış, Giden Kuşatmış - 2 başlıklı yazı AytenDirier tarafından 26.05.2009 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu