USLUP

 

            Öğretmen Okulu son sınıftaydım. Okumayı seviyordum. Edebiyat kitaplarındaki her metni, hatta tarih kitaplarındaki okuma parçalarını defalarca, okul kitaplığındaki yerli kitapların çoğunu da en az, bir kez okumuştum. Öyle ki Reşat Nuri, Halide Edip, Yakup Kadri gibi yazarlarımızdan bana gösterilmeden bir paragraf okunsun, paragrafın hangi yazara ait olduğunu büyük bir tahmin yüzdesiyle bilirdim.

 

            Yazarlarımızın hepsini severdim ama favorim, Reşat Nuri Güntekin’di. Çünkü O, benim ilk göz ağrımdı. Ortaokul birinci sınıf Türkçe Öğretmenimiz Cevdet Canbolat’ın önerdiği Balzac’ın Köy Hekimi romanını okuyamayıp şehir kitaplığına geri götürdüm. Onun yerine elime Çalıkuşu’nu tutuşturdular. Böylece ilk romanımı okumuş, yazarını da tanımış oldum.  

 

            Öğretmen okulunda Edebiyat öğretmenimiz Sabriye Aladağ, edebiyatçılarımızın sanat sanat içindir, sanat halk içindir tezlerini benimsemelerine göre ikiye ayrıldıklarını anlatır, bunları savunanları sayardı, bir bir… Örneğin sanat, sanat içindir tezini savunanlardan Halid Ziya Uşaklıgil’in kendi eserini, Aşk-ı Memnu’yu sadeleştirmek zorunda kalmasını büyük bir keyifle anlatırdı. Ben daha çok, ikincilerden yanaydım, köylü çocuğu olduğumdan mı ne. Divan edebiyatını pek sevmezdim. Ne o bilmece çözer gibi; kalıp imiş, açık kapalı heceler imale, zihaf, ulama vb. Var mıydı, Karac’oğlan, Pir Sultan Abdal, Köroğlu, Dadaloğlu gibisi? Güzel dilimizin tüm arılık duruluğu ile bu günlere gelmesi, belki de onların sayesinde olmuştur…  

 

            Sınıf arkadaşlarımdan Yakup Balcı, İnce Memed’i okumuş, okumayı sevdiğimi bildiği için ısrarla benim de okumamı istiyor. Ben direniyorum. Bildiğim yazarlardan başkasını okumam. İyi olsalar, okul kitaplığına alınırdı. Piyasadan alıp ta okuyacak kadar param mı vardı sanki. Bir dolu yeni yazar türediğini söylüyorlar. Kemaller türemiş: Orhan Kemal, Yaşar Kemal ve Kemal Tahirler… Kurallara uyarım. Kütüphaneye alınan kitapları okurum, alınmayanı kesinlikle okumam. Yetkililerimizden iyi mi bileceğim, neyin okunup neyin okunmayacağını? Böylece üslubuna alıştığım birkaç yazarın dışındakilerin eserlerine ancak öğretmen olduktan sonra ulaşabilmiştim.

 

            Son günlerde sitede yeni bir yazar peyda oldu. Profilindeki çocuk resmi, yeni moda adıyla icra-i faaliyet gösteriyor. Kalem dostu oldum. Gençleri teşvik etmek, onları yüreklendirmek lazım düşüncesiyle zaman zaman yazı ve yorumlarına göz atıyorum. Oda ne? Büyümüşte küçülmüş sanki yumurcak. Öyle isabetli yorumları var ki okuduğu yazıyı derleyip topluyor, ona yeni bir hayatiyet kazandırıyor, adeta…

 

            Yazılarıma yaptığı yorumlarda kalemimi mutlaka tanır gibi ifadelere rastlıyorum. Ben ki kendimi, üslup konusunda şaşmaz bir sezgiye sahip olduğumu sanırdım. Buna rağmen bu kalemin sahibini bir türlü çıkaramadım. Bir mesajla sorayım diyorum bakalım kim imiş bu bazen yaramaz, bazen ermiş yetmiş kalem sahibi?

 

            Çok büyük meraktayım. Bakalım… 

( Üslup başlıklı yazı RasimCANBOLAT tarafından 10.01.2011 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu