Yazmak istiyorum; ama fırsat bulamıyorum mu diyorsunuz. Elinize kağıdı kalemi alın, bu isteğinizi ertelemeyin. Göreceksiniz, yazmaya başlayınca arkası gelecektir. Okuduklarımız, dinlediklerimiz, gözlemlerimiz, yaşadıklarımız, nice duygu ve düşüncelerimiz kağıda dökülüverecektir birden.

Yaşlı bir yazarın makalesini kısa bir zamanda bitirdiğini gören genç gazeteci: “Üstat, ne kadar çabuk yazıyorsunuz. Makaleyi yarım saatte yetiştiriverdiniz” demiş. Yaşlı yazar: ”O yarım saate, bir otuz yıl daha ekleyin”, demiş. Yaşadığımız yılların bize öğrettikleri yazarken en önemli malzememiz olacak, işimizi kolaylaştıracaktır.

Okuyan, yazan insan, kendini sürekli geliştiren insandır.

Büyük Fransız şairi ve fikir adamı Paul Valery: ”Deha diye bir şey yoktur. Her sabah masa başında 4-5 saat çalışma vardır” der. Eğer okumak ve yazmak bir insanın hobisi olmuşsa, o insan bir dehadır. Yazan, yazdıklarını insanlığın hizmetine sunan insana  ne kadar teşekkür edilse azdır.

Şu cümleyi sıkça duyuyoruz: Günlük hayatın koşuşturmacası içinde  bir yarıştan bir başka yarışa soluk soluğa giderken yazacak mecal mi kalıyor insanda. Hep yoğunuz, hep yorgun. Geçim derdi, gelecek derdi, çoluğun çocuğun  eğitimi, sorunları… eve kendimizi külçe gibi atıp sonra da  kağıdı kalemi ele alıp yazmak… Yorgun bir bedenden, derli toplu fikir jimnastiği beklemek nasıl olacak? Nasıl mı olacak? İstemekle olacak, kağıdı kalemi ele almakla olacak.

Her şeyin bir yolu vardır. Gideceğimiz yolu tasarlarsak, gayemize ulaşırız. Bol bol okursak, yazarsak aydınlanma, aydınlatma hedefimize ulaşabiliriz. Söylemek istediklerimizi denemelerle ya da şiirle ifade edebiliriz. İşte o zaman ne can sıkıntısı kalır,ne yalnızlık ne de yorgunluk.

Mutlu olmanın, etrafımıza mutluluk vermenin   basit formüllerinden  biridir yazmak. Hastaya verilen bir ilaçtır yazmak. İnsanı hayata döndüren can suyudur. Bir dostun huzurlu sohbeti eşliğinde bir fincan kahve içmektir. Her birimiz bir gönüle hitap edebilsek... Olduğumuz gibi, göründüğümüz gibi, süslemesiz…

Dinliyorum dostları, kimi şarkı söylüyor, kimi türkü, kimi fıkra anlatıyor. Her biri gönülden gönüle köprüler kuruyor. Biz okuduğumuz her yazıda veya şiirde kendimizden bir şeyler buluruz. Zira insan duyan, düşünen, hayal eden, arayan ve aradığını bulmaya çalışan bir varlıktır. Yazarak düşünmek üşengeçliğin ve yorgunluğun  tutunamadığı  ortamlardaki huzuru görmemize vesile olur, yaşama sevincimizi artırır.

İşten eve geldiniz. Çok yorgunsunuz, rahatlamak istiyorsunuz. İşte size fırsat! Alın elinize kağıdı kalemi; yazın, çizin, rahatlayın. Her kelimeniz  gönül dostlarınız için oldukça kıymetlidir. Öylesine anlamlı bir iletişim oluşur ki… Cümleyi yanlış kurarsam, kelimeyi yanlış seçersem, kendimle çelişirsem, birileri işini gücünü bırakır, yazdığım her harfi eleştirirse… geçin bunları… Hayat paylaştıkça güzeldir.

Dünyada birbirine hiç benzemeyen milyarlarca insan var. Her insanın ayrı yaratıldığı, farklı bir vücut yapısına, mizaç ve karaktere sahip olduğu, ayrı bir aile ve sosyal çevre içinde yaşadığı, farklı problemlerle karşılaştığı gerçeğinden hareketle şahsiyetinin de farklı olduğuna kimin itirazı olabilir? Bu kadar öznenin olduğu bir dünyada  o nispette öznel değerlendirmelerin olması da normaldir. İnsanlar öznel düşüncelerini özgürce dile getirebilmelidirler. Korkak nedenlerden dolayı kendini oto sansürden kurtaramayan insanın, ağzını açıp iki laf etme cesareti de olmaz.

                   Sizin duygu, düşünce hayal dünyanızı okumayı, duymayı arzuluyoruz. Bir yazarın ”Yaza yaza yazmasını öğrendim” sözünden hareketle siz de yazın. Kağıdı kalemi elinize almanız ilk ve en önemli adım olacaktır. Gönül dostlarından sevgiler size.

                                                                                                                      

( Yazmak Rahatlatır başlıklı yazı nihat-karaye tarafından 6.03.2011 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu