Aşkın nasıl ortaya çıktığı bilim adamları tarafından araştırılıyor. Ama siz önce bir gelin benim teorilerimden birini okuyun. Nasılsa eğlenceli… Çürütmek istemeyecek kimse. Çürütemiyorsan inanacaksın o vakit.
En önemli teorim kafa travması teorisidir.
10000 yıl öncesinden bahsediyoruz. Meteor kütlelerinin atmosferden içeri girerken yanmadığı kaliteli zamanlardı o zamanlar. Meteorunu bile özledik mi ne evrenin? Neyse… O sıralar çok meteor düşermiş dünyaya. İnsanlar meteor yağmurlarından korunmak için mağaralara sığınırlarmış. Gökyüzünde meteorlar ışık olarak beliriverince kaçışır, mağaralara girerlermiş. E tabii, o zamanlar meteoroloji balonu, uydu gibi yanıltıcı cisimler yokmuş ki. Meteorsa meteordur. Kakaysa uçan dinozorların işidir. Neyse… Biri çıkar, der ki “ben kaçmayacağım, bakalım, ne olacak?” Kimse bu cesarete hayran olacak halde değildir. Zaten bunun adı bugünün şartlarına göre bile aptallıktır. Bırakırlar maceracı beyimizi yağmurun altına. Meteorlar deli gibi yere çarpmaktadır. Kahramanımız koşturup kaçmakta ve her meteor sıyırmasına sevinç çığlıkları atmaktadır. Sağanak yağış azalmış, meteor ufak ufak atıştırmaya devam etmektedir. Kahramanımız bir süre sonra dindiğini sanarak durur. Ancak son kalan taşın kafasına isabet etmesinin ardından kendini yerde bulur. Ölmemiştir. Ama baş dönmesi ve şiddetli baş ağrısı hissetmektedir. Zar zor ayağa kalkar ve etrafına toplanmış diğer insanlar arasından bir kadın görür. Yarı açık bilinci ona güzel sözler söyletmektedir. Kadının omurilik soğanını gıdıklayan bu sözlerle adına şimdi aşk dediğimiz bir duygu filizlenmeye başlar. Meteor yağmuru erkeğin genetik yapısını bozmuş, o güne kadar “uçana kaçana” olan ilişki durumunu, “bilmem kimle ilişkisi var” olarak değiştirmiştir. Kahramanımızın âşık olduğu kadınla geçirdiği muhteşem geceye imrenen erkekler de artık meteor yağmurundan kaçmamış; yağmur sonrası eş seçmece seremonisi bir ritüel olarak uygulanmaya başlanmıştır. Ancak her erkek o kadar şanslı olamamış, çoğu oracıkta telef olmuştur. Bu da tarihin ilk aşk uğruna ölümleri olur. Bilinmelidir ki aşk tarihi o günlere çok şey borçludur. Olmalıdır.
Artık insanlar âşık olmak için meteor yağmuru beklemeyecek, ama her yıldız kayışını (ki aslında pek çoğu meteor yağmurudur) aşk malzemesi haline getirecektir. Sevgilisi olmayan kadınlar veya erkekler her meteor yağmurunda yeni aşklar dileyeceklerdir. Her güzel kadına güzel söz söyleme arzusu, her güzel söz duyan kadının omurilik soğanında vuku bulan gıdıklanma o günlerden gelen genetik kodlanmanın sonuçlarıdır. Ancak her güzel söz söylediğiniz kadın da size âşık olmaz; kiminin omurilik soğanını gıdıkladığınızda size tokat atabilir. O da başka bir reaksiyondur ve bu da başka bir araştırma konusudur. Diyorum. Dedim.
Bu teori de burada biter. Haydi, çürütün.
Not: Gerçekle alakası yoktur. Gerçeğin de olması gerekenle alakası yoktur zaten.