Tebrik
TEBRİK
Apartmanımız üç katlıdır. Her katında ikişer daire bulunur. Apartmanda
kiracı yok. Hepimiz ev sahibiyiz. Yaklaşık otuz küsur senedir
komşularımız değişmedi. O yüzden komşularımızla bir evli gibiyiz. Acı
tatlı günlerimiz oldu. Hastalıklarımızda koştuk, düğünlerimizde
eğlendik. Cenazelerimizde yas tuttuk.
Çocuklarımızın sünnetinde,
oğullarımızın askere uğurlanmasında, gençlerimizin düğünlerinde ayırım
gözetmeden beraber güldük, beraber ağladık. Komşularımızla büyük
çoğunluk kuşak sayılırız. Hepimiz emekliyiz. Her hanede azami iki,
asgari bir kişi oturmaktayız. Apartmanımız önceleri çoluk çocuk
sesleriyle çınlarken şimdi sessizlikle çın çın ötüyor. Ara sıra torunlar
geliyor da apartmanda bir hayat belirtisi hissediliyor.
Bir
kış akşamı tam haberlerin başlaması sırasında merdivenlerde sesler
kabardı. Bir gürültü bir şamata ki nerdeyse reklam seslerini bastıracak.
Merakla kapıya koştuk. Kapı komşumuzun oğlu Sinan’la beş altı arkadaşı,
şen kahkahalarla aşağıdan yukarıya doğru çıkıyorlar. Monoton
yaşantımıza renk katan görüntüyü izlemeye başladık, eşimle.
Bize iyi akşamlar dileyen gençler, ayakkabısını çıkarıp dalıyorlar,
Sinan gile. Sinan mühendis olarak bu sene başladı Erzurum’daki işine.
İzine gelmiş. Buradaki arkadaşlarıyla buluşmuş onları eve çay içmeye
çağırmış.
Gençler eve giriyor, biz hala kapıdayız. Sona kalan
delikanlı, herkesin ayakkabısını çevirdi. Kendisi de eve sırtını dönerek
ayakkabısını çıkardı. Bir ev hanımı titizliğiyle onları eşleştirip
düzenlediğinden emin olduktan sonra içeri girip kapıyı kapattı. Eşimle
diyalogumuz bundan sonra başladı.
-Gidip o delikanlıyı tebrik edeceğim.
-Tanıyor musun ki? Hem ne diye tebrik edecekmişsin, ne başarısını gördün?
-Tanımam şart değil. Madem Sinan’ın arkadaşı, o da bizim çocuğumuz
sayılır. Hareketini çok beğendim ve etkilendim. Yıllardır sana ve iki
oğluna hizmet ediyorum. Bir günden bir güne içeri girerken eğilip de
ayakkakabınızı çevirdiniz mi? Çevirmediğiniz gibi dışarı çıkarken
vestiyerdeki ayakkabınızı bile benden bekliyorsunuz.
-Eh, sen bilirsin öyleyse. Ama bu saatte komşuyu rahatsız etmek ayıp olmaz mı?
-Ben anlamam arkadaş, gidip o çocuğu tebrik etmezsem bu gece uyuyamam.
-Ben uyarımı yaptım. Git bakalım. Git de yüreğin yerine otursun. Gitti biraz sonra komşu evden alkış sesleri yükseldi.
****** **********
Bundan sonrasını eşimden dinleyelim:
Kapıyı Sinan açtı.
-Buyur teyze. Hayrola?
-Eve son giren delikanlı kim, onunla konuşacağım. Kısa bir
soruşturmadan sonra aranan kişi tespit edilip karşıma çıkarıldı.
Delikanlı, telaşlı, heyecanlı biraz da merakla:
-Ben Murat, hayırdır?
-Hayır, oğul hayır, korkma. Ben seni kutlamaya geldim. Yıllardır eşimde
ve oğullarımda görmeyi çok arzuladığım ama göremediğim bir hareketi
sende gördüm. Ayakkabıları düzelttiğini görünce çok beğendim ve
duygulandım. Bu hareket ödüllenmeli diye düşündüm. Gel seni alnından
öpeyim. Beraber getirdiğim nazar boncuğunu da takayım.
İşte
benim duyduğum, apartmanı çınlatan alkış sesi o anda kopmuş. Bu
alkışlar, konuşmaları büyük bir merak ve dikkatle izleyen arkadaşlarının
Murat’a armağanıymış…
Huzur içinde eve dönen eşim, hala
hayıflanarak söyleniyordu. Hadi kocam köylüydü diyelim. Hiç olmazsa
evlatlarımı bari, şöyle uygar birer birey olarak yetiştirebilseydim!…
(
Tebrik başlıklı yazı
RasimCANBOLAT tarafından
9.06.2012 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.