Sevgili yazı dostum,

 

             Bir tespit bu kadar isabetli olur. Hedefi on ikiden vurmuşsunuz. “Bu kadın iyi ki öykü ve şiire bulaşmamış” tespitinizde yerden göğe kadar haklısınız.  Öyle duru bir mantık, olayları öyle bir yorumlama, en büyük acıları sükunetle karşılama. Çetrefilleri çözümleme, ne bileyim akla gelen gelmeyen durumlardaki gösterdiği mantıklı duruş. Kılıçdaroğlu’nun aradığı akil adamlardan birisi mi acaba?

 

            Çocukken mahalle terzisi olan annesinin ve komşularının çarşı ulağı imiş. O kadar gönderilirmiş ki çarşıya birisi “Mediha!” Diye seslense o, “Çarşı!” diye karşılık verirmiş.

 

            Öğrenciliği boyunca kılık kıyafet, tertip düzen ve hal hareket yönünden arkadaşlarına örnek gösterilirmiş. Dedesinin vefatı nedeniyle giremediği bütünleme sınavının engelini bilmediği için bir yılını kaybetmiş.

 

            Çevrecidir. Sitedeki atıkları sıkça topladığı gibi piknik yerlerindekilerini de toplatıp mahalleye getirtir. Belediyenin temizlik müdürleri, ne çekmiştir onun telefonlarından!

 

            Duygusaldır. Katıldığı cenaze törenlerinde cenaze sahibinden çok ağlar. Tanışlarının hastalık evrelerini hasta yakınlarından çok o takip eder. İyi bir hastabakıcıdır. Arkadaşların eşlerinin çoğuna refakatçilik yapmıştır.

 

            İki oğlu vardır. Kızı olmadığı için ilk kız torunuma helva yapıp dağıtacağım. Yirmi yaşına kadar da masrafını üstleneceğim diye karar almış ve kararını da uygulamaktadır. Büyük bir sadakatle.

 

            Adalet duygusu ayrı bir yazı konusu dur ama yeri gelmişken kısaca anlatmalıyım:  Düğününde büyük geline:

  

            -Kızım takı için şu kadar paramız var. Bu fiyatı geçmemek koşuluyla istediğini seçebilirsin. Demiş. Gelinin seçtiklerinin ağırlığını kuyumcuya onaylatıp saklamış. On üç yıl sonra küçük geline:

           

            -Şu kadar gram altın hakkın var. Çeşidini seçmekte özgürsün. Çocuklarının arasında on üç yaş fark  varmış.

 

            Büyük torununa ödediği dershane parası miktarını küçük oğluna da ödüyor.

 

            -Onun kızı daha    çocuk, dershaneye mi gidiyor?

           

            -Olsun. Çocuklarımın arasında ayrım yapamam.

           

            Gelinler çalışıyor. İki oğlunun birer çocuğunu büyüttü. Küçük oğlunun küçüğüne  sıra gelince gözü kesmedi ona bakmayı.

 

            -Bakıcı  tutun. Yarı parası benden. Tuttular, bakıcıyı. O kadar da büyük oğluna ödüyor.

 

            -Onun bakıcısı mı var?

            -Olsun. Çocuklarımın arasında ayırım yapamam.

 

            Dikkatlidir. Eşinin yeğenlerinin ve çocuklarının adını eksiksiz bilir. O yüzden de evlerinin en güzel köşesini onun resimleri süsler.Hane halkının doğum, nişan , nikah ve düğün tarihleri onun ezberindedir. Bankada çalışırken müşterilerin hesap, kredi ve telefon numaralarını hep ona sorarlarmış, arkadaşları. Rehbere bakmaya erindiklerinden. Canlı fihrist dururken yazılısına neden bakalım derlermiş.

 

Pazartesi günleri takım elbise, gömlek ve kravat ütülenmiş, askısında eşini beklermiş. giysiler arasındaki renk uyumuna özel bir önem verirmiş. Yeni boyanmış ayakkabılarıyla… Arkadaşın birisi anlatıyor.

 

 

            -Eve girerken ayakkabılarımı çıkardım. Etraflarını tebeşirle çizdim. Bakalım hanım onlarla ilgili bir işlem yapacak mı diye. Ertesi sabah, birisinin çizginin içinde beklediğini, diğerinin bir tekme darbesiyle eşinden uzaklaştırıldığını gördüm, hayretle… Hanım, ilgilenmiş…

 

            Şefkatlidir eşinin hastalıkları sırasındaki yakın ilgisini benim diyen hemşirenin gösterebileceğini sanmıyorum. On beş yıldır tırnaklarını o kesiyor. Bunların yanında hukuk danışmanlığı, editörlük görevi de caba…

 

            Sevgili yazı dostum,

 

            Bir yorumunla nerelere gittim? O evde eş, yolda yoldaş, sahilde yeni tanıştığı  acemi bayanların yüzme hocasıymış. En kötü huyu biraz inatçı ve de rakıyı su katmadan içememesiymiş… Daha yazacaktım ama bir maniyle bari bitireyim…

 

            Mektup yazdım kış idi.

            Kalemim gümüş idi.

            Daha çok yazacaktım,

            Parmaklarım üşüdü.

 

            Sevgi ve saygılarımla…

( Sevgili Yazı Dostum başlıklı yazı RasimCANBOLAT tarafından 11.06.2012 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.
 

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu

EdebiyatEvi.Com | Edebiyat ve Kültür Platformu