Gül,
Gül değildi...
Kardelendi...

Biliyordu...
Onu öpecek olursa,
Onun arzu tuzunun,
Varak gibi olan yapraklarını,
Eriteceğini...

Oysaki erkek beyaz güller,
Kocaman açılmış pembe gelin
Güle,
Ne şehevice,ne aşkça bakarlardı...

Gül ki...
İstememişti...

Onların işi sadece
Arzunun,
En şehevi yapraklısında,
Dindirme çabalarıydı...

Kanmadı geçiçi hevesliğe...
Kanmadı gömlek hayallilere...

Cilt gibi aşk istiyordu...
Uzunca,kapkalın,kopkoyu,
Bitmeyen ebegümeci olan...
Bir aşk...

Uyudu sonra sessizce...
Yaprak döküp...
Gece 4’ünde tekrar,
Açmak için...


Aşkça sarılmak için...

Zerrelik iriliğinde
Açan pembe gözleri...
Kaldı birden,
Şaşı şaşkınlığında...

Genişçe baris toprağı yoktu,
Köklerinde...

Uzundu ama kökleri...
Kil bir tasa,
Nasıl sığardı ki...

Oradaki nem,
Kendilerine ne kadar,
Yetecekti ki?...

İyice soldurdu kendini...
Son nemini korumalıydı,
İçinde...
Yaşamalıydı...
O ki...Baris gülüydü...
O ki..En güzel parçası,
Pembenin...Sevginin...

Güzel bir dört duvarlıya vardı...
Benliği...
Koca bir su kütlesine...
Yakınlardı...

Küçük bukle saçlı kız...
Almıştı gülü...
Ciğerlerinin zerrelerine kadar,
Çekmişti mistik-buruk aromalı,
Kokuyu...

Kızcağızıda sevmişti...
Barisin pembe aşk gülü...

Ve zamanlar tıntın kaldı...
Geçen akreplere yelkovanlara...

Bir gün
Kız çıkardı su kütlesine...
Görücüye gider gibi,
Parlak renklere büründü,
Baris gülü...
Saldı aromalı kokusunu...

Birden geldiler,
O suya...

Aman allahım!!...
Nasıl bir ufuktu?...
Nasılda ebediydi?...
Nasıldı insan kokusu?...

Ve rengi...

Mavinin her tonunu,
Safir etmişti,
Çarşaf elbisesine su...

Ve gül,
Adsız ebedi suya,
Gönül bağlamıştı
O anda...

Aşkını çalıştırmıştı...
Narin pembe bedenindeki...

İçtendi kekeme çıkan...
Duru olması gereken sesi...

"Merhaba...Bana adını nakşedermisin?..."

Deniz o mistik kokuya,
Hayran kalmıştı...
Gönlü gitmişti,baris gülüne...

"Merhaba sevgili...Ben Deniz’im..."

Deniz...
Deniz...
Çağlıyordu zerre bedenine...
Sevgili demişti ona...

Ki zaten,
İmge sevgilileriydi...
Edebi sözlere yatan...

Zaman kavramı kayboldu,
Onlara...

Gün batıyordu,
Sevgilisi denizin ufuksuz,
Ufuklarındaydı...

Nasıldı parselleri...
Çağ açıldı içine...
Deniz çağı...Ebedi deniz çağı...

Deniz aşk dalgasını yarattı birden...
Aldı gülü toprağından...
Yakınına çekti,
Çekti...

Öpücük istemişti deniz ve gül...
Birbirlerinden...

Gül,
Gül değildi...
Kardelendi...

Biliyordu...
Onu öpecek olursa,
Onun arzu tuzunun,
Varak gibi olan yapraklarını,
Eriteceğini...
İşte...

Yinede öptü...
Batırdı aroma kokulu suya,
Pembe yapraklarını...

Deniz çekti içine...
Çekti...Çekti...

Gül...Yanmıştı...
Ölmüştü benliği...
Bakire değildi aşkı...
Ebediyete kadar,
Denize vermişti...

Ve o olmuştu o...

Denizse...
Aşkından kahrolmuştu...
Ama içindeydi işte...

İçindeydi ebedi aşkı...

Ve hep yaşamıştı,
Sevgisi...
Ondan dolayıdır...
Dalgaları...
Ondandır aromalı kokusu...
Ondandır insanları çekmesi...
Ondandır aşkı...
Güle aşkı...Baris gülüne...

ŞAİR-İ SİNEM-İ GÜZEL(Perizer...)
SİNEM ÖZAŞGIN...
 
( *-*-gül’ün Denize Aşkı...-*-* başlıklı yazı £FT€L¥@ tarafından 23.08.2012 tarihinde sitemize eklenmiştir. Sitemizde yayınlanan eserlerin hukuki sorumluluğu , kullanılan materyaller ve yazının içeriği yazarlarına aittir.İzin alınmadan kaynak gösterilse bile sayfamızdaki eserler başka yerde yayınlanamaz. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. )
Okuduğunuz Yazının Site Kurallarını İhlal Ettiğini Düşünüyorsanız, Site Yönetimine Bildirmek İçin Tıklayınız.