Pilavı lapadır, kekiyse hamur,
“Kadınım” diye de geçinir durur.
Sarılmış şalına, sanırsın samur,
“Kadınım” diye de geçinir durur.
Kavanoz kapağı açmayı bilmez,
Aynanın tozunu aylarca silmez,
Fasulyeyi kırar, ortadan dilmez,
“Kadınım” diye de geçinir durur.
Ütüyü yapamaz çizgiler çifttir,
Ördüğü tek şeyse yamuk bir liftir,
Evinin tavanı sanırsın zifttir,
“Kadınım” diye de geçinir durur.
Eşi işe gider, yataktan kalkmaz,
Ardından özlemle, nazarla bakmaz,
Çoluğu çocuğu kafaya takmaz,
“Kadınım” diye de geçinir durur.
İğne, iplik, makas ne işe yarar?
Öğleyin uyanır saçını tarar,
Kimi var illallah, topluma zarar,
“Kadınım” diye de geçinir durur.
Yufkayı açamaz hazırı da var,
Aslında yapar da vakit hayli dar,
Ne kadar dinlense bir o kadar kâr,
“Kadınım” diye de geçinir durur.
Aklı fikri gezmek, tozmak ve yemek,
Veremez dostluğa bir dirhem emek,
İkramı kahvedir “Zahmet ne demek?”
“Kadınım” diye de geçinir durur.
Dirseğin, topuğun rengi nasıldı?
Modaya uydu da hayli kasıldı,
Verdiğin nasihat hangi fasıldı?
“Kadınım” diye de geçinir durur.
Kumanda elinde kanalı pek çok,
Gardırop taşsa da kıyafeti yok,
Misafir yemiyor, sordu karnı tok,
“Kadınım” diye de geçinir durur.
Her gün asık surat kapıyı açar,
Monoton hayattan sıkılmış naçar,
Şikâyet hep artar, tehditler saçar,
“Kadınım” diye de geçinir durur.
Kibirli, nankördür, yüksekte başı,
Kuaföre kapris “Güzel al kaşı!”
Ne otuzu, kırkı, hep gençtir yaşı,
“Kadınım” diye de geçinir durur.
Düşünüp yorulma “Bu kimmiş diye?”
Bizleri anlattım(!) size hediye,
Atsalar yer mi ki kara kediye?
Kadınım diye de geçinir durur.
Eylül, 2012